umut şimdi, hiç görmeyen birine gökkuşağını anlatmak kadar zor ve imkansız

31.2K 1.7K 7.2K
                                    

Üç saat on beş dakika geçmişti, bir melek dünyadan ayrılalı.

Jungkook, tam üç saat on beş dakikadır Jimin'sizdi.

Gözleri yavaşça açılırken, kendisini tekrar aynı yatakta, aynı sinir bozucu makinenin başında bulmanın verdiği yenilmişlikle ofladı. Yüzünü buruşturarak etrafa bakarken, tüm olanlar beynine hücum etmeye başlamıştı bile. Sevgilisinin ölü bedeninin yanında dizleri üstüne çökerek uyanması için yalvarması, çığlıklarına sessiz kalan insanlar, öpüşüne tepki vermeyen, üşüyen genç çocuk. Yirmi bir yaşında, tertemiz kalbiyle beraber elleri arasından kayıveren çocuk.

Tekrardan titremeye başlamıştı, üşüyordu. Üstünde katlarca yorgan vardı, oda ısıtılıyordu fakat o üşüyordu. Kalbindeki ağrı kendini yeniden hissettirmeye başlamıştı. Kabullenemeyiş, bir hayli zordu. Her şeyin sonsuza dek iyi gideceğini sanmak bunu daha da zorlaştırıyordu. Hep mükemmel ilerleyeceğini sandığı, peri masalları gibi ilerleyen hayatının ortasına büyük bir gerçeklik oturmuştu. Her şeyden çok sevdiği adam yoktu.

Sakinleştiriciler yüzünden bağırıp çağıramıyordu fakat ruhu, çığlıklar içinde kıvranmaya devam ediyordu. Yanaklarından aşağı birkaç damla gözyaşı süzüldüğünde dişlerini sıktı. Onun sesi kulağında yankı yapıyordu şimdi. Her şey, sonuna kadar gerçekti. Acılı, kıvrandırıcı, saf gerçekler. Kafasını duvarlara vurmak istiyordu bu gerçekler yüzünden, mahvolmuştu benliği. Zihninde iç karartıcı düşünceler, gözleri dolu, kalbinde dayanması güç bir ağrı. Boğazındaki yumru gözyaşlarını yanaklarından aşağı kayması için tetikliyordu.

Yara içinde kalmış dudaklarını dişledi ve dizlerini karnına çekip, tüm olanları gözlerinin önünden geçirdi. Ruhu, kocaman bedeninin içinde kaybolmuştu ve savunmasız kalmıştı bir anda. Sanki biri dokunsa kül olacak gibiydi. Her şeyi yapmasına rağmen onu kurtaramadığı için kendisinden nefret ediyordu. Düşen gözyaşları, bıçak gibi kesiyordu yüzünü. Bedeninde dolaşan yepyeni bir his, boğazını sıkıyordu. Sessizce gözyaşı dökmek, bağırıp çağırmaktan daha acı vericiydi. Çaresizliğin sinsice içine yerleşmesine sebep oluyordu. Onu öldürmeye çalışan, karşı konulamaz duygular zorluyordu göğüs kafesini. Derin bir iç çekti. Kanatsız meleği olmadıkça, şeytani güçlerle başa çıkmak çok daha zordu.

Yüzü, ağlayacakmış gibi buruşurken kapının tıklatılmasıyla duruşunu düzeltti. Biraz sonra kapı açılmış, içeri genç bir hemşire gelmişti. Hafifçe gülümsedi;

"Bebeğinizi getirdik."

Jungkook, sanki bedenine ani bir elektrik yüklenmiş gibi yatakta hızla doğruldu. Elleri titriyordu. Bebekleri... Jimin'in ve onun birleşimini görecekti. Karnı heyecanla kasılıyor, kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Kime benzediğini, gözlerini, dudaklarını, kokusunu çok merak ediyordu. Daha önce hiç eline bebek almamıştı Jungkook. Şimdi ise kendi bebeğini görecek olma heyecanıyla yanıp tutuşuyordu.

Hemşire, kapının önündeki diğer görevliden bebeği dikkatle kucağına alıp tekrar Jungkook'un yanına gelmişti. Jungkook, uzun zaman sonra ilk defa heyecanla gülümsedi. Kalbindeki çarpıntı yüzünden göğsü hızla inip kalkıyordu. Gözleri parlıyor, dudaklarını dişleyip duruyordu sürekli. İçinde dindirilmesi imkansız bir heyecan, buruk bir mutluluk vardı. Bebeklerini görecekti, Jimin'in ve kendisinin çocuğunu görecekti!

Aylardır beklediği bu an için kendisini hazırladı ve yatağında iyice doğrulup, gözlerini kapıya dikti. Biraz sonra hemşire, elinde battaniyeye sarılmış minnacık bir bebek ile yanına gelmiş, gülümsemişti. Jungkook o an tek bir şey düşündü;

Mucize.

Onu görebilmek için yerinde kıpırdanıp duruyor, battaniyenin ardından yüzünü görmeye çalışıyordu. Her yeri titriyordu heyecandan. Genç kadın, yaklaşıp bebeği uzattığında heyecanla gülümsedi ve bebeği incitmekten korkarcasına, dikkatle kucağına aldı. Jimin'i gittiğinden beri kaybolan gülüşü, parlayan gözleri, titreyen bedeni ve hızla çarpan kalbi geri gelmişti sanki. Bebeği tutan elleri titriyordu. Dolan gözlerini kırpıştırdı ve bebeğinin yüzünü inceledi. Şok içindeydi. Tanımlanması zor duyguların içinde kaybolmuştu.

Porn Link 2 | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin