Umut kavramını inatla reddeden dünyada yaşanılan bazı olaylar, insanları belirli şeyler yapmaya zorlardı.
Her insan, kalbi sevgiye bağlı olarak dünyaya gelmişti. İlerleyen yıllarda kimisi bu kavramı unutup modern aşka tutulmuş, kimisi de ölmek üzere olan sevgiyi yaşatmaya çalışır olmuştu. Ne yazık ki, sevgiyi yaşatmak hırsla dolmuş insanların nefes aldığı dünyada bir hayli zordu. Tüm kalbiyle sevmenin kalpte bıraktığı büyülü etkiyi bilen bir avuç insan kalmıştı. Jimin, bu insanlardan biriydi.
Bulutlara sarılmak isteyen, onların uçan pamuk parçaları olduğunu düşünen masum çocuklar gibi seviyordu Jungkook'u. Onu kaybetme ihtimali, tüm gençliğini sömürüyordu sanki. Elinden alınmaya çalışılınca nasıl gözünün döndüğü ise apaçık ortadaydı.
Jungkook'u esir alan şeytani beden, alnının ortasına isabet eden kurşunla yere yığıldı. Vurulduğu noktadan akan kanlar yüzünden aşağı süzülüyordu. Gözleri açık kalmıştı, sık nefesleri artık yoktu. Öylece yatıyordu yerde, kan içinde. Birbirine muhtaç iki insan, şok içinde ayakta dikiliyordu.
Taehyung ölmüştü.
Jungkook gözlerini yerdeki bedenden ayıramıyordu. Çok hızlı olmuştu, her yeri titriyordu ani olay karşısında. Hayatında verdiği en yanlış karar olan eski sevgilisi yerde kanlar içinde yatıyordu. İçinde ona acıyan en ufak yanı yoktu, sadece olanların bu raddeye gelmesine anlam veremiyordu. Hiçbir şey düşünemez olmuştu. Bedeni adeta sarsılıyordu. Gözleri önünde kalbi şeytanlaşmış, duygusuz bir insanın ölümüne şahit olmuştu. Bunu bir türlü idrak edemiyordu benliği. Tek yapabildiği, kuru dudaklarının arasından titrek bir nefes vermek oldu.
Korkak bakışlarını yerde yatan ölü bedenden zorlukla çekti ve ona baktı. Yüzü dehşet içindeydi. Silahını hala havada tutuyordu, titreyen ellerinden düşmek üzereydi. Olanlara o da inanamıyordu.
O çok sevdiği gözlerinden teker teker gözyaşlarının akmaya başlamasına şahit oldu. Ne bir hıçkırık sesi duyuluyordu, ne de iç çekişler. Yıkılmak üzere olduğunu görebiliyordu, bayılmanın eşiğindeydi aciz beden. Kendisinin de pek bir farkı olduğu söylenemezdi. Ona sarılmalıydı, buna ihtiyacı vardı. Fakat öyle güçsüzdü ki, yerinden hareket bile edemiyordu. Yaşadıkları şok yüzünden birbirlerine sarılamıyorlardı, sadece bakıyorlardı. Dakikalar birbirini kovaladı, ikiside kılını kıpırdatmadı.
Jungkook ona doğru yürümeye çalıştı. Değil yürümek, ayağını bulunduğu yerden bile kaldıramamıştı. Yumruk yaptığı elleri, tenine batan tırnaklar yüzünden kanamak üzereydi. Kalbindeki ağrının giderek ağırlaşmasıyla Jimin'in durumunun kötüleştiğini farketti. Ağrının izin verdiği kadarıyla nefes almaya çalışıyordu. Olayları bir türlü idrak edemeyen beyni yüzünden hareket etmekte zorlanıyordu.
Küçüğe ağır gelen silah ellerinden kayıverdi. Jungkook silahın yere düşüş sesi ile daldığı suretten ayrılırken titrek bir nefes verdi. Silah tutmaktan dolayı bir hayli güçsüzleşen ellerin iki yana düşüşünü izledi. Tekrar gözlerine çıkardı bakışlarını, hızlanan gözyaşlarının yanaklarından kayıp boynuna doğru yol alışına, kurumuş kan izlerini dağıtışına şahit oldu. Ağlama demek istedi, ağzını bile açamadı.
Bacakları giderek daha fazla titremeye başlamıştı gücünü yitirmiş bedenin. Sanki az sonra dayanamayıp dizleri üstüne çökecek, hıçkıra hıçkıra ağlayacaktı. Çok az zamanı vardı ona koşup tutunabilmek için. Yoksa durduğu yerde çaresizlikle yanacak, külleri etrafa dağılacaktı.
Yaralarına, hareket ettiği anda acıyan kemiklerine aldırış etmeden ona doğru koştu. Kolları arasındaki varoluşuna hasret kaldığı sevgilisine doğru koştu. Bedenleri günler sonra buluşurken zor tutuyordu kendisini ağlamamak için. Sıkı sıkı sarılırken, bir eliyle saçlarını okşadı. Hissedebiliyordu nasıl titrediğini, duyabiliyordu özlemle atan kalbinin çaresizlik çığlıklarını. Boğazını sıkan suçluluk duygusunu, silah tutmanın verdiği ağırlığı nasıl taşımakta zorlandığını. Ona olan sevgisinden dolayı hızla atan kalbini, tam kendi kalbinin üstünde hissedebiliyordu. Aynı acı ile çırpınıyorlardı, birbirlerini saran kolları olmasa şuracıkta bayılacaklardı sanki. Koynuna saklanmış bedenden bir hıçkırık duyunca fısıldadı, saçlarını okşarken;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Porn Link 2 | Jikook
AksiYağmurlar sahiden de, Olmasaydı eğer Hasret kalır mıydı güneşe insan? -------------------------------- #3 Porn Link adlı serinin ikinci kitabıdır. Mpreg içerir. Yaş sınırı: +15 DİKKAT: Angst içerir, birinci kitabın aksine mizah odaklı değildir. >K...