033

28.2K 1.3K 183
                                    


Çukulatam: Lan mal !

SarıBok: Hayırdır inşallah

Çukulatam: Seni gebertirim
Bu kızlar neden hala bizimle

SarıBok: Kanka ya sakin ol bi
Sen bu adamla takıla takıla çok agresif oldun
Sinir beyin hücrelerine zarar verir

Çukulatam: Senin hücreni sikerim Behlül
Beni sinir etmeye yer arama olum gönder şunları yoksa ben kalkıp ağızlarını burunlarını dağıtcam
Kız diye acımam bilirsin

SarıBok: Tamam kankiş
Kızma hemen
Dün sen enişteyi kolundan çekip götürünce ikisini de teselli etmek zorunda kaldım
Gece yorulduk bir hayli
Birazdan giderler

Çukulatam: Allah belanı versin
Ulan ikisiyle de mi yattın?

SarıBok: Kanka biliyon ki ben ayrımcılığa karşıyım
Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar

Çukulatam: Seni yapamamışlar
Yok sen olmamışsın
Bu nasıl bir gevşeklik
Bu nasıl bir rahatlık

SarıBok: Ben tek eşliliğe karşıyım kardeşim
Bir sürü güzel kız var dünyada
Ziyan mı olsunlar
Hepsi benim olsun

Çukulatam: Siktir git amına kodumun yavşağı

SarıBok: Genelde sikerim kanka
Siktirmek tarzım değil ama
Sen olursan sorun olmaz

Çukulatam: Pezeveng

SarıBok: 😘 (Görüldü)

***

Kayak yapacaktık. Ama ondan önce ben önümdeki dörtlüye kayacaktım. Kızlardan zevk almazdım, hatta kalkmazdı bile ama diğer ikisinden kan almayı planlıyordum.

Güzel bir öğleden sonra kayak yapalım dedik. O kadar Uludağa geldik. Ama gel gör ki dün gece götümüzden ayrılmayan kızlar yine bizimleydi.

Hep o Behlül Utku yavşağı yüzünden. Onunla tatile çıkmanın büyük bir hata olacağını bilmem gerekiyordu.

Fırat sıkkın ifadeyle etrafı inceliyordu. Üzerinde siyah mont ve beresiyle oldukça hoş görünüyordu. Soğuk yüzünden burnu ve yanakları kızarmıştı. Çok sevimli görünüyordu.

Ona ayran budalası gibi baktığımı fark etmiş olacak ki bakışları beni buldu. Güzel gözleri önce kısıldı sonra gülümsedi.

Utandığımı hissetmiştim yine. Onu görünce tüm sistemlerim birbirine karışıyordu. Yanıma doğru yürüdü. Bana iyice yaklaştığında durdu ve eliyle yüzümü okşadı. "Üşüdün mü?" Diye sordu. Bunu başka biri sorsa 'Ne münasebet şimdi baksırla güneşlenecem.' diye alay ederdim ama o sorunca ellerinin sıcaklığı yüzünden "Birazcık." diye cevap verdim.

"Yaa Fırat bana kaymayı öğret lütfen."

AMA BEN BU KIZA KAYARIM!

Yeşim yine yanımıza geldiğinde Fırat'ın koluna sarıldı amk kertenkelesi.

Fırat ise "Orada hoca var. Git ondan öğren." diye cevapladı onu. Hâlâ ona bakmak yerine bana bakıyordu ve bu beni mutlu ediyordu.

"Ama sen öğret. Behlül bana senin çok iyi kayak yaptığını söyledi. Lütfen! Lütfen!"

"Tamam." Dedi Fırat. Lazer saçan gözlerimi kapatıp açtım. Bu bir şaka olmalıydı. Sikerlerdi böyle işi!

"Fırat bana öğretecek. İlk bana sözü var. Unutmuş olmalı." Dişlerimin arasından tısladım.

Fırat ise dediğime yan yan güldü.

Kertenkele ise "İyi de sen zaten kaymayı biliyorsun. Geçen yıl snowboard yaptığın bi video bile paylaşmıştın." dedi. Amk ya cahillik resmen erdemlikti.

Fırat ve kertenkele kayak takımlarının yanına doğru giderken sinirden tepinmek istiyordum.

Behlül malı halimi farkedip yanıma geldi. "Seri katiller gibi duruyorsun. Şu sıfata bak!"

"Seni çaprazlama sikerim Behlül. Tüm hıncımı senden alırım. Benimle uğraşma."

"Ya oğlum sakin ol. Herifin niyeti seni kızdırmak belli. Uğraşıyor senle. Hemen kıskanç triplerine girme. Biz erkekler sık boğaz edilmekten hoşlanmayız. Sal adamı."

Sinirle ona baktım. Kendimi gücenmiş ve kırılmış hissediyordum. "Siktirin gidin abi. Uzak durun benden." Diye fısıldadım.

Arkamı dönüp kayak tahtamı alıp onlardan uzaklaşmaya başladım. Yanlarında durmak istemiyordum. Fırat'ın başka birine yakın davranmasını istemiyordum. Bunu görmekten nefret ediyordum.

Hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı. Bir kaç tur atmıştım. Alıştırma yapmak amacıyla. Şimdi ise genelde profosyonellerin kullandığı pisteydim. Burası diğerlerine göre daha engebeli ve zordu. Ama daha keyifliydi. Fırat'ı düşünmeyecektim. Ona hava atmak istemiştim. Mükemmel kayak yaptığımı görsün istemiştim. Lakin umrunda olmadığım için buna gerek yoktu.

Yavaşça kendimi aşağıya doğru bırakıp kaymaya başladım. Her zaman yaptığım şeydi. Bir zorluğu yoktu.

İnsanlardan bir hayli uzaklaşmış olmalıydım.

Pistin bu kadar uzun olduğunu hatırlamıyordum. Panik yapmaya başlamıştım. Geri dönmem gerekiyordu. Bu arada bir kaya parçasına takılıp dengemi kaybettim.

Ben daha ne olduğunu bilmeden bir tümsekten aşağıya düştüm.

Kaç dakikadır böyle hareketsiz yattığımı bilmiyordum. Ama kalkamıyordum. Üzerinde korkunç bir ağırlık vardı. Üşüyordum.

Ellerimin ve ayaklarımın uyuşmaya başladığını hissediyordum."Yardım edin!" Diye bağırdım. Sesimi birileri duyardı belki.

Kimse duymadı. Hava kararmıştı.

Telefonum yanımda yoktu.

Uykum gelmişti.

Uyumamam gerekiyordu. Eğer burada uyursam bir daha uyanamazdım. İyi haber ise bacağını ve kolumu kırmış olmamdı. Neden hareket edemediğimi ancak kavrayabilmiştim.

Kimse beni merak etmemişmiydi?

Böyle mi ölecektim?

Annem geldi aklıma. O bir başına ne yapacaktı. Kimsemiz yoktu bizden başka.

Fırat'a kavuşamama az kalmıştı.

Behlül Utku kimle arkadaşlık yapacaktı?

Ağlamaya başladım.

Bağırmaya yardım çağırmaya devam ettim.

Sonunda birileri bana seslenirken geç olmamış olması için dua ettim. Ölmek istemiyordum. Bilincimi yitirken son düşündüğüm buydu. Yaşamak istiyordum.

***

Kamu spotu: Flörtünüz olan kişiyi kıskandırmak için götü başı dağıtmayın. Onu kaybedebileceğiniz aklınızda olsun.

AŞKIMCIM/ BOY×BOY/ TEXTINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin