-İLK BÖLÜM-

481 13 18
                                    

Zırrrr,zırrrr telefonumun ikinci kez çalışında zar zor telefonumu elime alıp tek gözümle baktım ''SERKAN'' yazıyordu serkan hem en yakın çocukluk arkadaşım hemde iş ortağımdı zar zor telefonu açıp kulağıma götürdüğümde gözlerim dayanamayıp tekrar kapanmış kafamsa yumuşacık yastığına geri gömülmüştü , uykusuzluğun verdiği o tiz sesle

-aloo dedim ama telefonun diğer ucundan gelen ses hiçte uyku sersemine benzemiyordu hatta dahada gür bağırarak çıkıyordu

-ya aras nerdesin sen yarım saat kaldı toplantıya telefonlarıma bakmıyor,mesajlarıma cevap vermiyorsunda!!!

Neye uğradığımı şaşırmıştım gözlerim bir şok etkisiyle sonuna kadar açılmış telefonun ekranındaki saate bakıyordu saat 14.30 du benim yarın sandığım toplantıya ise sadece yarım saatim kalmıştı

-ya serkan o toplantı yarın değilmiydi? dedim hala yataktayken

-aynen abicim aynen yarındı ya aras sen hala yataktasın demi kalk ytaktan zaten fransızlar isteksiz yanaşmayacak gibiler anlaşmaya çabuk ol !!! dediğinde

-tamam tamam hadi görüşürüz diyip telefonu kapattım ve adeta ışık hızıyla yataktan kalktım ama başımın dönüşüyle tekrar aynı hızla yere yapıştım hızla kaltığımdan olması gerekti herhalde diye düşündüm ama şu an düşünmeye bile vaktim yoktu hemen dolaptan bir kot ve bir gömlek alıp giydim saçımıda elimle düzeltip anahtarı kaptığım gibi kendimi dışarı atmıştım ayakkabılarımınsa ucuna basıp arabaya atladım garajdan çıkarkende işaret parmağımla ayakkabımı giydim parmağım ezilmiş büzülmüş garip bir şekil almıştı ama canımın acısınabile ayıracak vakit yoktu daha yola çıkalı 2 dakika olmamıştı ki birde kırmızı ışığa yakalanmıştım saati merak ettiğimde telefonumun evde kaldığı daha yeni aklıma geliyordu

-ALLAH KAHRETSİN !!! kırmızı ışıkta yeşile dönmüştü arkamdaki arabalar kornalarına basmaya başlamışlardı bile artık geri dönüş yoktu zaten saattende haberim yoktu belkide toplantı başlamışlardı yada beni bekliyorlardı zaten adamlarda çok istekli değillerdi belkide şu an şirketi terk ediyorlardı belkide şu an sadece benim güzellik uykum yüzünden bir çuval incir mahfoluyordu tüm bu düşüncelerin hepsi beynime aynı anda akın ederken yetişmek için tüm gücümle basmıştım gaza, hayatımda bu kadar hız yaptığımı hatırlamıyordum gerildikçe gerginliğimi gaz pedalına yansıtıyordum...

***

-Gözlerini açıyor...

-güzellll beklediğimden daha erken oldu bu

Neler olduğunu anlamaya çalışıyordum fakat gözlerimi açamıyordum yarısına kadar açıp beyaz duvarları görüyordum ve aniden bam! Yine karanlık göz kapaklarım inatlla düşüyordu konuşmaya bile halim yoktu konuşmaya çalışırken

-ı ııı ıh gibi saçma sapan mırıltılar çıkıyordu ağızımdan daha sonra birinin bana yaklaştığğını hissettim ardından ince bir bayan sesi doldurdu kulaklarımı

-aras bey sakin olun hastahanedesiniz

Ne ne hastanesi ya neler olmuştu ki bana soracak o kadar çok sorum varken konuşamıyordum ama o bayan sesini tekrar duydum sanki zihnimi okuyor gibiydi

-ufak bir kaza atlattınız aras bey şu an yorgunsunuz zaten kendinizi daha fazla yormayın lütfen dinlenin biraz şu an uykuya ihtiyacınız var dedi ama benim hiç uyumaya niyetim olmasada vücüdum ''uyu artık '' diye her saniye baskı yapıyordu bedenime kendi kendimle pekte uzun olmayan bir savaş sonrası yavaş yavaş uykuya dalmayı başardım ama dalarken sürekli bir soru vardı aklımda ''ölüyor muydum?'', ''bu uyku son göz kapatışlarımmıydı?'' daha sonra kendi kendimi kandırmaya çalışarak ''yok be aras daha toplantı yapacaksın''diyordum sonrada kendimi uykunun kollarına atıyordum...

-SEVDAM-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin