Chapter 17

468 29 15
                                    


Tom'dan

         Asamı çıkarıp yüzüne doğrulttum. Asayla tehdit etmenin aptallık olduğunu hatırlatırcasına yankılı bir sesle kahkaha attı

''Bu beni incitmez Tom. Ölmüş insan ikinci kez ölmez''

''Derdin ne senin? Çabuk o girdiğin bedenden çık!''

''Çıkamam Tom. Eski gücüme kavuşuncaya kadar burada kalacağım. Ayrıca, beni öldürmeye kalkarsan, almış olduğum bedenin sahibini de öldürürsün. Jona'ya bu acıyı yaşatmak istemezsin değil mi?''

Sinirlerim iyice gerilmişti. İlk kez birinden bu kadar nefret eder hale gelmiştim

''Bunu bana sen vaad ettin kardeşim''

''Ne demek istiyorsun! Ben hiçbir şey yapmadım!''

''Yaptın bile! Senin daha kendinden haberin yok. Biz birbirimize bağlıyız. Bende senin bir parçan olduğuma göre, ben ne dersem onu yapmak durumundasın''

''Kahretsin!'' diye haykırdım

Her şeyi saniyesinde berbat etmeyi nasıl başarıyordu? Hogwarts'ın kapanması an meselesiydi artık ve eğer kapanırsa gidecek yerim yoktu. O lanet muggle yetimhanesine hiçbir kuvvet götüremezdi beni.

Jona'dan

    Curtis'le Gryffindor yatakhanesine çıkıyorduk. Merdivenleri tırmanırken birdenbire enteresan bir ses duyduk. Biri uğulduyordu sanki. Ürkmüştüm.

Elimi göğsümün sol tarafına bastırıp nefes alış verişlerimin hızlanışını dinledim

''Sende duydun mu?''

''Evet. Neydi o öyle? Biri uğuldadı gibime geldi''

''Bana da. Tegan'ın hayaleti yürüyüşe çıktı galiba''

''Galiba''

Portreye parolayı söyledikten sonra içeri girdik. Birbirimize iyi geceler dileyip odalarımıza çıktık. Diğer kızlar henüz gelmemişti. Yatağıma doğru ilerlerken yatağımın üzerinde bir not gördüm. Ters çevrilmişti. Düzünü çevirip okudum

Yarın gece seni karanlık ormanda bekliyor olacağım. Konuşacaklarımız önemli. Yakalanmadan gel

                                                                                                                      -TOM- 

Yok artık düş görüyor olmalıydım. Tom beni çağırır mıydı hiç? Hemde karanlık orman gibi izbe ve tekinsiz bir yere. Bu işte bir tuhaflık vardı. Niçin beni çağırıyordu ki? Benle konuşacak neyi vardı? Ne zaman karşısına çıksam elinin tersiyle çarpıyordu beni. 

Ama gidecektim. Her ne kadar oradan korkarsam korkayım gidecektim. Korkularımla yüzleşmem gerekiyordu. Korkmak, benim kitabımda yoktu artık

Hem yarın gece Tom'un benimle ne konuşacağının merakı içinde hem de Beatrice'in durumunun nasıl olduğu ve tekrar iyileşip iyileşemeyeceği belirsizliğiyle aklımı kemirerek uyudum.

Sabah erkenden uyanıp giyindim. Elimi yüzümü yıkayıp saçlarımı düzelttim ve kahvaltıya indim. İtiraf etmeliyim şimdiden heyecanlanmıştım. Akşamı bekleyemezdim. Heyecandan küt küt atan kalbimin ritmini düzene sokmaya çalışırken Gryffindor masasına doğru ilerledim ve Curtis'in yanına oturdum

Tom Riddle Kötücül İkizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin