8 ❦ camdan converse giyen aptal prenses

1.4K 208 86
                                    



#kim kyung hee - and i'm here.


#kim kyung hee - and i'm here

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





Kağıttan bir kalbim olsun isterdim hep.

Ya da sadece kan pompalama görevini sırtlamış kartondan yapılsın. Aklınıza gelebilecek her türlü kalbi göğüs kafesimin içinde saklamak isterdim. Çocukluktan bu isteğim bir kat bile olsun azalmamış, aksine giderek güçlenmişti.

Ben asla gerçek bir kalbe sahip olmayı istememiştim.

Eğer ki gerçek bir kalbe sahipsen kan pompalamaktan daha fazlasına göz dikerdi; Hissetmek isterdi. Etten duvarının, ıslak bir kağıt gibi kolaylıkla parçalanacağını bilsede her duyguyu tatmak, damağına yayılan o tadı almak isterdi.

Ve eğer gerçek bir kalbin varsa, bir gün mutlaka kırılırdı.

"Bu dünyadan daha fazla acı veren hiçbir dünya yok,"

Edebiyat Hocamızın yumuşak sesini duyduğumda cama vuran damlaları saymayı doksan sekizde bıraktım ve ona baktım. Maria Hoca kadife rengi bir elbise giymişti ve gözlüğünü burnunun ucuna düşürerek, elindeki kalın kitapla sıraların arasında dolanıyordu; eşzamanlı olarakta konuşmaya devam ediyordu.

"Ama buna rağmen biz insanlar hâlâ dünyada yaşıyoruz. Mars'ta değil ya da Venüs'te, Ay'da da değil. Dünyada."

Bal rengindeki hareleri bir anlığına benim koyu yeşil, -dikkatlice bakılmadığında yeşil bile sayılmayan- gözlerime dokundu. Kısa süreli bakışmamızın ardından oyunu sonlandıran ben oldum. Tekrardan pencereye vuran damlaları saymaya koyuldum. Uzun süre insanların gözlerine bakmayı pek sevmezdim.

Filmlerin aksine ben on beş dakika boyunca sevdiğim kişinin gözlerini sabırla inceleyemezdim; canım sıkılırdı.

"Dönem sonu ödeviniz ne alemde?" diye sordu bir anda Maria Hoca. "En fazla iki hafta vaktiniz kaldı."

Sınıftakilerin ağzından sıkıntılı nidalar fırladığında Maria Hoca elindeni kalın kitabı sıraya bıraktı ve burnunun ucundaki gözlüğü geri itti. "Kesin zırlamayı. Hepinizin ödevini teker teker inceleyerek okuyacağım. Bu yüzden çok düşünün."

Aklıma sürekli gelip duran birşeyler vardı; Kitaplarda ya da filmlerde gördüğüm bütün ana karakterler genellikle cam kenarında otururlardı.

Eğer orta sırada oturuyorsa onun bir hayatı yoktur ve eğer en önde oturuyorsa kesin hiç bir anlamı olmayan görüntü kirliliğidir.

Oysa bir sınıfın içindeki herkesin o kadar değerli hayatı vardır ki, bazen orta sırada oturan biri için cam kenarında oturan birisi görünmez bile olabilirdi.

Cam kenarını herkes sevmek zorunda değil, ve sevmedikleri içinde yargılanamazlar.

İlk dersten beri kafasını sıraya yaslayarak uyuklayan Kristina'ya baktım. Biz de cam kenarında oturuyorduk.

taç yaprağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin