First Curiosity

826 79 52
                                    

Ertesi gün Baekhyun ve Chanyeol geçen gece aldıkları cezadan dolayı bütün gün kütüphaneyi temizlemek zorunda kalmıştı. Orada çalışırken bir sürü ilgilerini çeken kitap bulmuşlar ve onlara göz atmadan da duramamışlardı. Kütüphanenin ortak olması çok güzeldi ama ortaklığından dolayı kütüphanenin içi çok değişikti. Batı tarafına siyahlar hakimken doğu tarafına beyazlar hakimdi. Ayrıca daha çok ağır ve büyük kitaplar batı tarafındaki raflardayken küçük ve narin kitaplar doğu tarafındaydı.

Bir bakıma kitaplar kendi içlerinde bu şekilde ayrılmışlardı ve bu iki tarafın da özelliğini yansıtıyordu. Bu zıtlıktan dolayı da kütüphane malikanenin en güzel yerlerinden birisiydi. İnsanlar buraya sırf oturmak ve kafa dinlemek için bile geliyordu.

Çünkü zıtlık insanların içinde olan bir şeydir ve kafanız karıştığında sizi daha zor duruma sokar. Ama ayrıca zıtlık farklı yollar demektir. Sizi farklı yollara yönlendirir. Düşündürür.

Baekhyun'un da aklında aynı hunlar geçiyordu koca kütüphaneyi temizlerken. Farklı bir hayat, farklı bir amaç veya farklı insanlar. Hayatı şu anda olduğundan farklı olsa ne düşünürdü acaba? Bunu nasıl karşılardı? 'Sever miyim?' dedi başta ama sonra karşısında Chanyeol'u görmesi ile bu düşüncesinden uzaklaştı. Şu anki haliyle mutluydu.

Sevdiği herkes yanındaydı. Onu bırakan ailesinin yerini tutmuşlardı ve Baekhyun kimseyi değiştirmezdi. Kendi kendisine sırıttı. Tabi bu sırıtış Chanyeol'un gözünden kaçmamıştı.

Chanyeol en çok Baekhyun'u gülerken görmeyi seviyordu. Tamam aslında şapşal gibi sürekli gülüyordu ama bazı gülüşleri hep farklı oluyordu. Daha anlamlı ve daha içten.

Chanyeol bunu çözmüştü. Hangi gülüşlerinin bu anlamı içerdiğini biliyordu. Biri ona iyisin dediği zaman, Bir işi başardığı zaman hislerini sakladığı zaman (ki çok salak oluyordu çünkü sırıtıyordu) ya da Luhan'ın karşısında olduğu zaman..

Baekhyun hiç Chanyeol'un karşısında böyle gülmemişti. Ona hiç gülmemişti. Chanyeol belki de göremiyordu ama bu fark ettiği gülüşler gibi değildi hiçbir zaman. Sanki çok bormal ve her zamanki gülüşlerini sergilerdi Chanyeol'a. "Bir kez görmek isterdim bana güldüğünü." demişti içinden. Bunu çok istiyordu ama ne yapsa da başaramamıştı.

Düşüncelerine daldığında gözlerinin Baekhyun'a kilitlenmiş olduğunu fark etmemişti. Baekhyun da ona bakıyordu. O an aklımda çok fazla şey geçiyordu ve hiç Chanyeol'un neden ona baktığını sorgulamıyordu. Sadece bakmasını istemişti.

Belki de onun gözlerinde kendisini gördüğü içindi. Hiç kimsenin veremediği bir güven duygusuydu bu. Baekhyun her ne kada çok güçlü olsa da kimse mükemmel olamazdı. Sonuçta kendi ailesine bile güvenemezdi bu dünyada. Ama nedense Chanyeol'a hep güveniyordu. Bunu hiç bozulmamasını diliyordu her gün.

İçinde bulundukları durumu fark edip gözlerini kaçıran ilk Chanyeol olmuştu. İçinden kısa bir küfür savurduktan sonra kaldığı işe devam etmişti. Baekhyun da hızlıca toparlanıp ona katılmıştı. Kısa bir sürenin ardından koskoca kütüphaneyi temizlemeyi bitirmişlerdi. Tabi sonlara doğru en hızlı kim bitirecek yarışına tutuldukları için bu kadar çabuk bitmişti diyebiliriz.

Şimdi bu salak yarış yüzünden ikisi de kendisini kütüphanenin zeminine bırakmış yorgunluktan ölmüşlerdi. Etraflarında onlara bakan insanları bile umursamıyorlardı ki bence yaptıkları şey orda bulunan insanlardan daha normaldi.

Ciddi anlamda kaldıkları yerde hiç normal biri yoktu. Baekhyun üç kişiyle tanışmıştı ki biri sürekli yemek yiyordu, biri ölü gibiydi ve konuştuğunda ağzı dahi oynamıyordu, diğeri ise kız kardeşine takıntısı olan bir sapıktı.

Black Flame ○ Chanbaek/BaekyeolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin