First Kiss

646 74 73
                                        

Olayın ardından eve döndüklerinde Baekhyun'un orada olmadığını görmüşlerdi. Sehun Luhan'ın halini gördüğünde neredeyse bayılıyordu. Bütün olan olayı anlattıklarında Luhan'a sarılıp onunla gitmediği için milyonlarca kez özür dilemişti.

Chanyeol canı hala hafif acısa da iyiydi. Baekhyun'un yumruğu birkaç kemiğini kırmıştı ama Luhan'ın iyileştirme büyüsü sayesinde kemikleri düzelmişti. Sadece ağrı ve hafif acı kalmıştı. Ama bu kıpırdatmasına engel değildi. Şu an aklı sadece Baekhyun'daydı. Onu aramak zorundaydı.

Tam çıkacağı esnada Kyungsoo yanında köyün pederi ile gelmişti. Chen adamın kaçmasının ardından Kyungsoo'ya haber yollamıştı. Kyungsoo diğer köye gittiğinde peder neredeyse ayrılmak üzereydi. Son anda onu yakalamıştı ve o köyden çıkarıp bir süre ormanda saklanmışlardı. Daha sonra ise işareti alması ile diğerlerinin yanına gelmişlerdi.

Peder olan olaydan dolayı hala şaşkındı. O nedenle Baekhyun ve Chanyeol'un babası onu biraz rahatlatmak için çay yapmıştı. ( köyün gerçek pederi chanbaek in babası değil. O bu köye sonradan gelmişti.) Neden onun ve Baekhyun'un elindeki taşın peşinde oldukları hala meçhuldu ama bu bilgi sayesinde ilerleme kaydedebilirlerdi. Chen her şeyi dönünce Jihoo ya anlatacaktı. Belki bu şekilde bir şeyler bulabilirlerdi.










Konuşma normal bir seyir aldığında Chanyeol hala Baekhyun'un geri dönmemiş olmasından dolayı evden ayrılmış ve onu aramaya koyulmuştu. Aslında onun nereye gittiğini adı gibi biliyordu. Küçüklüklerinden beri her kavga ettiklerinde veya Baekhyun her diğerlerinden uzaklaşmak istediğinde sürekli canavarın kafatasına giderdi. Nedense orada kendisini huzurlu hissederdi. Belki de en yüksek yer olduğu içindi. Yıldızları en net orada görüyordu ya da kendisini en güçlü orada hissediyordu.

Chanyeol onu her oraya kaçtığında takip etmişti. Orada otururken Chanyeol de hep onu izlemişti. Onu sevmeye başladığı andan beri bunu yapıyordu. Sürekli Baekhyun'u izliyordu. Şimdi de oraya gittiğinde en tepede oturmuş yıldızları izleyen oğlana baktı. Kafasının karışık olduğu her halinden belliydi. Ayrıca gözleri kızarmıştı.

Chanyeol'un geldiğini boynunda aniden parlayan kolye ile fark ettiğinde etrafına bakındı ama onu göremedi. Hafifçe tebessüm ettiğinde "Burada olduğunu biliyorum." dedi.

Chanyeol saklandığı yerden çıkıp yanına geldiğinde, oturup o da yıldızları izlemeye başladı. Kolyeleri hiç olmadığı kadar parlıyordu ve bu Chanyeol'u çok mutlu ediyordu. İçinde umutlar yeşerten bu mutluluk yüzünden gülmeden edemiyordu.

Sessizliği ilk bozan Baekhyun oldu. "Özür dilerim. Hoş bunu ne kadar söylemeye devam etsem de sana zarar vermeyi kesemiyorum." Suratı düşmüştü ve sesi titremişti. Ağlamamak için kendisini sıktığı çok belliydi.

"Chanyeol benden uzak durmanı istiyo.."

"Saçmalıyorsun!" Baekhyun aniden sözünün kesilmesi ile yanında oturan uzun çocuğa bakmıştı. Çok sinirli duruyordu.

"Ben bunca zaman senden bir kez bile kaçtım mı Baekhyun? Bana zarar veriyorsun diye senden nefret mi ettiğimi sanıyorsun? Seni anlamıyorum. O an o benim tercihimdi. Çünkü seni durdurmasaydım çok kötü şeyler olabilirdi. O nedenle sakın bir an bile pişmanlık duyma."

Baekhyun duydukları karşısında ne söyleyeceğini bilemiyordu. Hala içindeki pişmanlık duygusan kurtulamıyordu.

"Chanyeol be.. ben o an Luhan'ı öyle görünce delirdim. Ne kadar bunları söylesen bile bilmiyorum. Lanet olsun. O kadar korktum ki ona bir şey olacak diye. Ama ona zarar gelmesini önlerken sana za.."

Black Flame ○ Chanbaek/BaekyeolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin