Bölüm 14

422 14 1
                                    

6 yıl sonra

Bugün o kara gündü yeniden. Duygu'nun ölüm günü. Üstünden 6 koca yıl geçmişti ama hiç birşey değişmemişti. Tayfun o reklam şirketini çocuğu bilip bakmış büyütmüştü. Duygu'nun ailesi ise İstanbul'da kalamamış memlekete geri dönmüşlerdi. Bulut yeniden Amerika'ya yerleşmişti ve Selim evlenmişti. Tayfun ise Duygu'dan sonra hayatına dişi bir sinek bile sokmamış çevresindeki mutlu olmak seninde hakkın ölenle ölünmüyor diyenlerin hepsini hayatından çıkarmıştı. Her sabah olduğu gibi önce mezarlığa gitti. Gül kokulu kadını o mezarda yatıyordu işte. "Merhaba sevgilim. Yine ben geldim bu sabah. Biliyorum biraz erken oldu ama sana anlatmam gereken şeyler var. Medine anneyi gördüm rüyamda dün gece. Senin ölmediğini söyledi sen yaşıyormuşsun sevgilim. Keşke sevgilim bana oyun oynamış olsaydın sende. Ama sen bu buz gibi toprağın altındasın işte. Keşke çıksan bir yerlerden ben yaşıyorum be adam desen. Tamam tamam sevgilim ağlamıyorum. Sensiz yapamıyorum Duygu. Lanet olsun sensizlikten geberiyorum. Ama yeter bu kadar ayrılık değil mi sevgilim. Bende gelsem yanına. Yeter ulan artık beni de gömsünler bu toprağa". Tayfun hıçkırmaktan konuşamıyor hale gelmişti artık. Bütün yalvarmaları boşa çıkıyor bütün istekleri sanki red ediliyordu yaratıcı tarafından. Duygu ne çektiyse Tayfun misli misli çekmişti geçen yıllarda. Son kez öptü Duygusunun mezar taşını ve şirkete gitmek için harekete geçti. Şirkete gidince yine işlere gömülmüştü.

6 yıl öncesi

Duygu o uçağa binmemişti. Daha doğrusu uçağı kaçırmıştı. Lakin daha sonra çıkan haberlerle Bulut'u aradı ve bana yardim etmek istemiştin marinede ki yattayım yarım saate burada ol ve ölüm haberim gelirse sana kimseye belli etmeden buraya gel demişti. Ve gerçektende Bulut aldığı ölüm haberine rağmen o yata gitti. Canlı kanlı bir Duygu beklemiyordu. Ve kendisine birinin pusu kurduğunu düşünüyordu ama Duygu yaşıyordu işte. Bulut'a planını anlattı Duygu. Tayfun ona ne yaşattıysa aynısını yaşayacak ve onun gibi ölümü isteyecekti ama asla ölemeyecekti. Bulut sahte bir ceset ayarladı. DNA testi için tanıdıklarını devreye soktu ve geri kalan bütün işleri ayarladı. Ceset oldukça deforme olmuştu uçak kazasında ve kimse kim olduğunu teşhis dahi edemezdi. En son hava yollarındaki tanıdıkları sayesinde Duygu'nun kaçırdığı uçakta varlığını da ispatladı ve herşey hazırdı. Ama Duygu geri dönmemek üzere gitmeye karar vermişti. Geçen zaman boyunca ailesiyle ilk kontağı kurduğu zaman Medine Hanım kafayı yediğini düşünmüştü qmq zaten öldüğüne inanmak istemediğin birinin dirilmesine fazla tepki gösteremezsin aynı o hesap hemen kabul etti yavrusunu. Babası da aynısını yaptı. Duygu yurtdışına çıktı. Oraya yerleşti ve zaman zaman ailesinin yanına gidip geldi. Bulut ise belki Duygu onu sever diye hic Duygu'nun yanından ayrılmadı ama Duygu'nun ona karşı hissettikleri sadece abi sevgisi gibi kalmaya mahkum oldu. Ve geçen 6 yılın sonunda geçen ay Duygu Türkiye'ye kesin dönüş yapmaya karar verdi. Artık sevdiği adamla ödeşmişlerdi ve Duygu'nun Tayfun'a olan aşkı bitmek yerine daha da büyümüş ve katlandıkça katlanmıştı.

Tayfun çalışırken yine asistan kız gelmiş ve dışarıda kendisinin ikizi yani Bulut'un beklediğini söylemişti. Tayfun gelen kişiyi görünce oldukça şaşırdı. Vefasız kardeşi geri dönmüştü. İki kardeş belki de son kez sarılıyorlar ve hasret gideriyorlardı. Yemek yemek için şirketten çıktı Bitirim ikili ve lüks bir restauranta geldiler. Geçmiş günlerden konuşurken ikisi de asla Duygu'nun adını anmıyorlar sanki hiç öyle biri yaşamamış gibi davranmaya çalışıyorlardı. Ta ki Tayfun konuşana kadar. "Dayanamıyorum ulan artık çok özledim" dedi. Bulut ise sadece kardeşini dinledi akşama kadar sohbet edip dertleştiler. Bulut yine yanlış yaptığını düşünüyordu. Kardeşine bu seferde kazık atmıştı. Ama yapılacak başka birşey yoktu sonuçta Duygu o zaman hamileydi ve kendisine yardım etmezse bebeği aldırıp intihar edeceğini söylüyordu. Kimi Kandırıyorum ki diye düşündü içinden. O kadın öl demiş olsaydı ölürdü. Ama artık bu durum Bulut'a ağır gelmeye başlamıştı ve yeğeni sürekli babasını sorup duruyordu. Daha fazla dayanamayan Bulut "şimdi Duygu yaşıyor olsaydı ve bütün bu yaşadıkların bir düzmece olsaydı ne yapardın" diye sordu hala acı çeken ikizine. "İnanırım lan böyle şeyler söyleme. Umut ederim oğlum oyun mu diye dedi Tayfun ve bir damla yaş aktı kipriklerinin arasından. Sonra ikinci ve diğerleri. Koskoca adam restaurantın ortasında hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Bir yandan da " o da böyle acı çekmiş miydi lan ben ona ne yapmışım diyordu. Daha fazla dayanamadı Bulut ve ayağa kaldırdı ikizini. Ve sertçe bir yumruk attı yüzüne. "Bu ona çektirdiklerinden dolayı" dedi ve ikinci yumruğu yine yapıştırdı "bu da bebeğinin bana çektirdiklerinden dolayı" dedi. Tayfun anlamaz gözlerle bakıyordu ikizine. Bulut ise resmen haykırdı "yaşıyor ulan yaşıyor. Hatta yanında sürpriz yumurtası bile var. Baba oldun lan. Ben senin kadınına abilik yapmaktan yoruldum. Onun bir kocaya çocuğunun da babasına ihtiyacı var git oğlum onlara. Geçmişi geçmişte bırakın mutlu olun artık" dedi. Tayfun ise sadece bakıyor ve anlayamıyordu.

KALPSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin