Bölüm 2

1K 18 5
                                    

Medyada Tayfun ve Bulut

Duygu sabaha karşı tekrar çığlık çığlığa uyanmış Medine hanım ve Salih bey onu sakinlestirememis  doktor çağırmışlardı ama ne dedilerse Duygu o iğneyi yaptırmamış ve Tayfun'un ölüsü de olsa görmekten kimse onu vazgecirememisti. Tayfun'un babasını aradılar ve durumu anlattılar. Acılı baba kızı kadar sevdiği Duygu'ya kıyamayıp gasilhaneye götürdü sabahın erken saatlerinde tabi kapıda tam teşekküllü bir ambulansla çünkü Duygu'nun geçirdiği ameliyatta çok riskli ve stres yaşanmaması gereken bir ameliyattı. Duygu içeride üstüne beyaz örtü örtülmüş sevdiğini görünce yanina yanaştı 'Kalk sevdiğim hadi bak geldim bu şaka fazla uzamadı mı sencede' ses gelmeyince Tayfun'dan onun yüzüne narince dokundu Duygu 'hadi ama bak üşümüşsün burada sen sevmezsin soğuk havaları aşkım lütfen ölmemiş ol ve uyan hadi cennet kokulum lütfen uyan' dedi. Tayfun'dan yine ses çıkmayınca ona sarıldı ama örtü biraz aşağı kayinca dikiş izleri çıktı meydana. Tayfun'un boynundan aşağıya kadar bir dikiş ve göğüs kalesinden boydan boya bir dikiş daha. Duygu o an idrak edebildi herşeyi Tayfun ölmüştü ve ölürken bile Duygu'ya can vermişti. Kapının yaninda bekleyen doktor ve iki acılı baba bu ana tanık olmamak için herşeyi yapabilirdi ama bu andan kaçış yoktu. Duygu önce dondu kaldı sonra yavaşça parmağını Tayfun'un dikişlerin de gezdirdi sonra kendi dikislerine  dokundu. "Sevdiğim, ne yaptın sen ?" diye bağırmaya başladı var gücüyle sarıldı Tayfun'a babası kızı daha kötü olmasın diye tuttu çekmek istedi ama başarılı olamadı. Duygu'nun çığlıkları yankılanmaya başladı orada da "Tayfun seni benden alamazlar, kalk sevgilim biliyorum bu bir oyun kalk, yalvaririm kalk seni almalarına izin vermem kalk, Tayfunnn  lütfen kalk, kalk cennetim  sen Yoksan yaşayamam ben sensiz olmaz, ne olur uyan sevgilim, yalvaririm uyan". Uç erkek birlikte ayiramadilar Duygu'yu sevdiği adamın bedeninden. En son ona daha fazla ızdırap verme dediler ve Duygu sessizce çekti ellerini onun üstünden. Cenaze yıkandı önce eve gittiler sonra mezarlığa, Duygu anlamsızca etrafa bakıyordu. Tayfun'u tabuttan çıkarıp kazılan mezara bırakırlarken Duygu gözlerinin kararmasını durdurmaya çalışıyor ancak başarılı olamıyordu. En son hatırladığı şey ise Tayfun'un üstüne toprak atarlarken  çığlık atmasiydi sonrası karanlık.
Duygu hastaneye kaldırıldığında nabzı çok yavaştı hemen yoğun bakıma alındı. Müdahale edilip tekrar uyutuldu ama sürekli Tayfun'un adını sayıklıyor ve uykusunda bile ağlıyordu. Doktor Kenan bey boyle bir aşkı hayatında hic görmediğini ve seven kadının nasıl olduğunu anlamış olduğunu düşünüp Duygu'ya hayran kalmaya başlamıştı.

2 YIL SONRA

Duygu artık tam anlamıyla yaşayan bir ölüydü. Sabah kalkıp mezara gidiyor saatlerce orada oturuyor ve sevdiği adamla konuşuyor ve ondan başka kimseyle tek kelime bile etmiyordu. Neredeyse hic yemek yemiyor  ve kaburgaları dahi sayılıyordu. Ölmek için yaşıyordu aslında ne kimseyle görüşüyor ne çalışıyor saatlerce odasında tavana bakıyordu. Bazen Medine hanım onun Tayfun diye kendi kendine konuştuğunu duyuyordu. Medine hanım, Salih bey ve Tayfun'un ailesi Duygu'nun bu haline üzülüyor ancak ellerinden hiç birşey gelmiyordu. O gün yine mezarlığa gitti Duygu sevdiği adamla saatlerce konuştu. Ona hiç yapmadığı şeyleri yapmış gibi anlattı kendisi mutluymuş gibi gösterdi. Sırf o daha fazla ızdırap çekmesin diye. Hava kararmasina yakın gördü yine mezarlık bekçisi Duygu'yu onun bile içi acıyordu bu kızcağıza. Doktor Kenan iki günde bir ziyaretine geliyor ama onunla mezarlığa kadar gitmekten bir tik ileri taşıyamıyordu ilişkisini. Zaten yıllar içinde umudu da kalmamıştı. Duygu yine mezarlıktan çıkıp babasının ona geçen aylarda sırf mutlu olsun diye aldığı arabasına bindi eve doğru sürmeye başladı. Sonra vazgeçip Tayfun'la gittikleri tepeye gitti ve İstanbul'u izlemeye başladı. Tayfun onu ilk buraya getirince aşık olmuştu bu tepeye. Ve "Tayfun eğer birgün biz diye birşey kalmazsak buraya gel ayrılmışta olsak ben seni özleyince buraya gelicem ve sende gelirsen barışırız bu sayede demişti. Duygu o öldüğünden beri haftada 5 gün geliyordu buraya ama Tayfun yoktu işte. Bir kaç saat bu tepede zaman geçirince artik gitme vakti olduğunu düşünüp ayaklandı. Tam tepeyi ineceği sıra karşısına 3-4 tane serseri çıktı saldırmak istediler. Duygu karşı gelince tokat attılar ve Duygu yere düştü düşerken kafasını sertçe yere çarptı, bu durumdan korkan serseriler kaçtı. Duygu gözleri kararınca bayılacağını anladı. Ama son gördüğü görüntü delirtecek cinstendi. Bir çift ela göz ve aynı ya çok yakın bir ses tonu " İyi misiniz ?"
Duygu'nun ağzından son olarak "Tayfun" çıktı ve kendini karanlığa teslim etti.

Umarım beğenerek okuyacağınızbir bölüm olmuştur.

KALPSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin