08.11.2017
Sevgili Calum,
Bu mektupların bir son bulması gerek ve bu kez bu sayfaların hiçbirinin sana ulaşmayacağını çok iyi biliyorum ama elimde değil.Seni ne zaman görsem kalbim teklerdi ve ben bunu aşmayı başarana kadar bir süre de güzelliğinden dilim tutulurdu.Seni karşımda gördüğüm son saniyeye kadar da öyle oldu.
Fakat bu sefer, yazmayı tercih edişimin sebebi bu değil.Çok uzakta olman da değil.Hala uzaksın ama artık bir o kadar yakın olduğunu da biliyorum.Ve bu yüzden çok acıyor işte.Çok yakınsın ama bir dokunuşunla huzuru yakalayamıyorum, verdiğin nefesler dudaklarımı yakmıyor.Boğazım düğümleniyor ve ağzımdan tek kelime bile çıkaramıyorum.
Son günlerde korkunç şeyler yaşadım ama hiçbiri senin burada, toprağın altında ruhsuzca yattığın gerçeği kadar acı vermedi.Bedeninle ilgili yapabileceğim bir şey yok ama ruhunun adresini bilmiyorum ve bu bana umut veriyor.Belki mektuplarımı başından beri görüyorsundur.
Mektubumu buraya bırakacağım ve isterse rüzgar alıp götürsün, önemi yok.Beynimin içinde yankılanan kelimeleri bile duyabildiğini düşünmeye başlıyorum.Çünkü normalde bunu neredeyse başarırdın.Ve sonra grubunuzun şarkılarından birini açacağım ve seninle dinleyeceğim.Soğuk kış gecelerinde senin dudaklarından dökülen sesler gibi.Tek farkı artık ellerimi ısıtamıyor oluşun.
Calum, senden önce ne yaptığımı hatırlamak zorundayım.Yaşamayı yeniden öğrenmek zorundayım belki de.Her baktığım köşede seni görmeden yürümeyi ve parmak uçlarının verdiği hissi bir kenara kaldırmayı öğrenmeliyim.
İkimize de daha fazla acı vermekten kaçınmalıyım.Sevgimize ve anılarımıza haksızlık yapmak istemiyorum artık.Evet, her şey kabus gibi ama bir yanım daha rahat nefes alıyor sanki.Artık senin için endişelenmeme veya nerede olduğunu düşünmeme gerek yok.Sen dünyanın kötülüklerinden, benden kurtulmayı hak edecek kadar saf bir güzelliktin.Ruhunun ışıltısını asla unutmayacağım.
Affetmeyi de öğrenebilir miyim bilmiyorum.Senin hatırana yakışır şekilde yaşamayı çok istiyorum, senin kadar olamayacak olsa da iyi biri gibi hissetmek istiyorum.Öğrenmem gereken şeylerden biri bu çünkü çocukları, kız kardeşini ya da anneni nasıl affedebilirim bilemiyorum.
Kalbimde açtıkları yaraları görmezden gelmek kolay değil.Onlarla yüzleştim Calum ve senin endişeden kafayı yiyeceğin kadar dağıldım.Bayıldım ve ancak ertesi sabah kendime gelebildim.Doktor bunun psikolojik olduğunu söylemiş.Kendime bulduğum çeşitli kaçış yollarından yenisi.
Uyandığımda annen bile oradaydı ve suçluluk duygusunu barındıran on çift gözü üzerinde hissetmek hiç hoş değil.Kimseyle konuşmak istemedim tabii ama bana en azından bir şeyi anlatmaları gerektiğini söylediler.
Son yalanlarından sonra buna inanmak pek olası değildi tabii ama boşverdim.Daha ne kaybedebilirdim ki?
Rahatsız hastane yastığı sırtıma batarken onların acısını görmek nefes kesiciydi.Belki hep kendi acıma odaklandım Calum.Onların açısından yeterince düşünmedim belki de.En yakın arkadaşlarının katili gibi hissettiklerini görmedim.Ben de aynı duyguları yaşarken.
Benimle tartıştıktan sonra tam da tahmin ettiğim gibi çocukları aramışsın.Ama arada bir boşluk olmalı çünkü onlarla akşam konuşmuşsun.Onlar Ashton'un evinde takılıp seni beklerken sarhoş halde çıkagelmişsin.
Şaşırdıklarını söylediler.Biz onlara benim çocukça korkularımı hiç söylemedik.Kavga ettiğimizi söylemişsin ve berbat görünüyormuşsun.Hiçbirimiz seni son gördüğümüz anın bilincinde değildik.
Biraz da orada içmişsin çünkü çocuklar da içiyorlarmış.Dengeni bile zar zor sağlar halde çocukları dinlemeyip arabaya binmiş ve son hızla uzaklaşmışsın.
Kendilerini ne kadar berbat hissettiklerini görüyorum ama kendi canı yanarken bir başkasının canı için üzülmeye hali kalmıyor insanın.
Ölüm haberini ancak ertesi sabah öğrenebilmişler ve sonrasında...
Eh, beni nasıl kandırabileceklerini düşünmeye başlamışlar.Herkes benim suçlu ve acıdan dolayı korkunç hissedeceğimi düşünmüş.Gittiğini düşündüğümde bir süre sonra seni unutacağımı ve hayatıma daha mutlu devam edeceğimi düşünmüşler.
İşin aslı şu ki, içten içe kanayan bir yara asla kabuk tutmaz.Bunu düşünemedikleri için onları suçlamıyorum.Hastanenin önünde hepimiz farklı yerlere dağılmadan önce bana tereddütlü sıcak sarılmalar verdiler.Ben de onlara sıkıca tutununca rahatladılar.Ben veda ediyordum ve bundan haberleri yoktu.
Birazdan eve gideceğim ve ne düşünüyorum biliyor musun? Gitmeyi.Burada çok fazla anı var ve burada kalarak kendimi ne kadar iyileştirebilirim bilmiyorum.Başka bir üniversiteye geçiş yapmayı ve yeni bir başlangıç yapmayı düşünmeye başladım.
Tek sorun senin buradaki varlığın.Ama dediğim gibi, senin belli bir adresin yok.Ne zaman istersem o zaman yanımda olacaksın.Seni hiçbir zaman bedenini görerek sevmedim.Bedeninin verdiği hisleri sevdim ama gördüğüm şey ruhundu.Sonsuza dek seveceğim şey ruhun olacak Calum Hood.Ve seni ziyaret etmeyi unutmak gibi bir planım da yok.
Sanırım yağmur başlayacak, ıslanmadan önce eve gitsem iyi olacak.
Göğüs kafesimin içinde kıpırdayan bir şeyler olduğunu bana kanıtladığın için teşekkürler.Her zaman hissettiğim boşluğu doldurmak için hep oradaydın ve ruhlarımızın ikinci kavuşması için bekliyor olacağım.
Senden nefret etmiyorum,
Tüm sevgimle,
Kiera.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Too Bad At GoodBye's // c.h.
FanfictionRuhumun seninle lekelenmiş kısımlarını mürekkeple akıtacağım ve en sonunda Calum Hood, sen hiç var olmamış olacaksın.