Bölüm - 18

10.7K 1.1K 114
                                    

Şu an hissettiği tek şey öfkeydi. Öylesine deli bir öfkeydi ki bu her şeyi yıkıp yakabilirdi. Tabi, her şeyden önce Baran denilen o adamı yakması daha olasıydı. Her şey onun yüzündendi. Kim bilir yine ne yapmıştı da bu işin içine kendini dahil etmeyi başarmıştı.

Derin bir nefes aldı. Bu işten bir çıkış yolu bulabileceğini düşünerek buraya gelmişti ama karşısında ki adam bu işi ortak yapmaları gerektiğini söylüyordu. Bu mümkün değildi. Baran ile hiçbir ortak işte bulunmak istemiyordu. Onunla aynı ortamda bulunmaya dahi katlanamazken bir de ortak bir işin içinde bulunmak kendisine eziyet etmekten başka bir işe yaramazdı. Kendisine eziyet etmeyi de uzun bir zaman önce bırakmıştı.

Sesini olabildiğince ılımlı tutmaya çalışarak "Biz bu işi gerçekten tek başımıza başarabiliriz. Başka bir şirketin yardımına ihtiyacımız yok," dedi. Baran'ın sessiz kalması doğrusu işine geliyordu. Çünkü o konuşmaya başladığı takdir de pek bir şansı olmadığının farkındaydı. Kendi şirketi onun şirketinin dörtte biri bile değildi. Adam haklı olarak onlarla iş yapmak istiyordu. Ama Asiye bunu gerçekten başarabileceklerine inanıyordu. Bu işe ihtiyacı vardı.

"Asiye Hanım daha çok gençsiniz... Yolun başındasın. Heyecan ve hırsını görebiliyorum ve takdir ediyorum. Fakat ben bu kadar önemli bir işi sizin kadar acemi bir şirket yöneticisinin eline bırakamam..."

Bedeni titremeye başlamışken, zorlukla birkaç kez yutkundu. Ne olursa olsun vazgeçmeyecekti. Yüzünde ki titrek gülümseme ile "Yine de ben bu işi üstesinden geleceğimize eminim," dedi.

Adam sabırsız bir nefes aldı. "Asiye Hanım kararım nettir. Ya ortak yaparsınız Baran Bey ile işi ya da sadece Baran Bey yapar."

Deli gibi hayır demek istese de yapamazdı. Duygularına yenik düşemezdi. Şirketinin geleceğini ve çalışan insanları düşünmek zorundaydı. Evet, Baran'ı görmek, onunla birlikte çalışmak kendine yapıp yapabileceği en büyük eziyetti ama mecburdu. Bunu yapmadığı takdir de zarar etmemek için küçülmeye gitmesi gerekecekti. İşte o zaman kendi kalp kırıklığı yüzünden bir sürü insanın hayatı mahvolacaktı. Buna katlanamazdı. Kendi kalp kırıklığını bir şekilde halledebilirdi. Evet, bunu başarabilirdi. Üstelik alışkındı da. Baran tarafından yaralanma konusunda fazlasıyla deneyimliydi. Eskisi kadar acıtmayacağına emindi.

"Asiye Hanım?" diye sordu adam az önceki sabırsız haliyle.

"Tamam, Baran Bey ile yapacağım bu işi."

"Güzel..." diyen adam Baran'a çevirdi bakışlarını. "Sizin için bir sakıncası yok değil mi?"

"Yok," diyen Baran ile rahat bir nefes alabildi Asiye. Bir de onu ikna etmek gibi saçmalığa girmeyeceği için fazlasıyla mutlu olmuştu.

"O halde izninizle," dedikten sonra Baran ile vedalaşma gereği duymadan hızla odadan çıktı. Kafasını toparlaması gerekti. Bugün haddinden fazla şeyler yaşamıştı. Kafasını toparlaması gerekti. Buna ihtiyacı vardı.

Arabasına bindiğinde anahtarı kontağa sokmuştu ki arabanın kapısının açılması ile yüreği ağzında yan tarafına baktı. Baran'ın teklifsiz bir şekilde yan koltuğa oturması ile titreyen elini kontağa sokmuş olduğu anahtardan çekti ve yönünü ona doğru çevirdi. Bir süre sessizce ona bakmaya devam etti. Baran da aynı rahatlıkla ona bakıyordu. En sonunda Asiye bu sessizlik oyununa daha fazla dayanamayarak "Ne oluyor?" diye sordu.

"Bende onu anlamaya çalışıyorum."

"Ne saçmalıyorsun?"

"Garip değil mi?"

Asiye kafasını direksiyona vurmamak için kendisiyle gerçek bir savaş içerisine girmişti. Baran'ı yine her zaman ki gibi anlayamıyordu. Ya gerçekten Asiye de bir sorun vardı ya da Baran bilerek kendini anlamamasını sağlıyordu.

Yangın YeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin