Bölüm - 10

10.7K 1.1K 134
                                    

Bekledi. Dudakları onun dudaklarının üzerinde öylece bekledi. Onu öpmeye cesareti yoktu. Onun öpmesini bekledi. Bunu gerçekten umut etmişti ama umut ettiği gibi olmadı hiçbir şey. Karşılık alamadı. Baran ne geri çekiliyordu ne de ona devam etmesi için cesaret veriyordu. En sonunda dudaklarını çekmeye başlamıştı ki, dudakları Baran'ın dudakları tarafından acımasızca ele geçirildi. Baran onu öyle bir öpüyordu ki sanki içindeki tüm öfkeyi, Asiye'nin dudaklarından çıkarıyormuş gibiydi. İlk öpücüğüydü bu Asiye'nin. Sevdiği adam tarafından verilmişti ilk öpücüğü. Mutluydu ama bu kadar acımasızca öpülmekten dolayı gergindi de. En sonunda nefes nefese kalmışlardı ki Baran dudaklarını çekti.

"Bunu mu istiyorsun? Sana böyle davranmamı istiyor musun?"

İstediği bu değildi. İstediği sevdiği adam tarafından biraz olsun sevilmek, değer görmekti. Artık kendi yolunu çizmek, kendi ailesini kurmaktı. Kendini o kadar yalnız ve mutsuz hissediyordu ki bunun içinden bir türlü çıkamıyordu. Mutluluğun ona bu kadar uzak olması canını yakıyordu. Mutlu olmak istiyordu artık sadece. Mutlu olmak.

"Mutlu olmak istiyorum," diye fısıldayabildi gözyaşları içinde. Tek istediği buydu. Gerçekten mutlu olmak istiyordu. Uzun zaman olmuştu gerçek anlamda gülümsemeyeli... Gerçek bir gülümsemenin delicesine özlemini çekiyordu.

"Benimle mi?" diye soran Baran'ın kaşları çatılmıştı. Söylediklerine inanamaz gibi bir hali vardı. Belki de inanmak istemiyordu.

"Evet."

"Asiye ben karıma aşığım!"

Bu sözler zehirli bir hançer gibi Asiye'nin kalbini söküp yerle bir etmişti. Hızla oturduğu yerden kalktı. Bu adam için yaptıklarına inanamıyordu. Bu aşağılık adam için yaptığı her şeye lanet etti.

Gözyaşlarını elinin tersiyle silerken, kendini sakinleştirmeye çalıştı. Az önce yaptıklarının hepsi bir hataydı. Bir an için duygularına yenik düşmüştü ama bu kadardı. Bundan fazlası değildi.

Baranda ayağa kalkarak tam karşısında durdu. Bakışları sertti. "Canını yakmak istemezdim ama..." demişti ki Asiye devam etmesine izin vermedi. "Benimle..." dedi ama devamını getiremiyordu bir türlü. Ağlamamak için kendisiyle büyük bir savaş içine girmişti. Ağzından çıkmak için çabalayan hıçkırıklarını zorlukla bastırarak "Gerekmedikçe bundan sonra tek kelime konuşma," diyebildi. Ve daha sonra bir an bile beklemeden kendini banyoya attı. Kapıyı arkasından kilitlerken bunun boş bir eylem olduğunun farkındaydı. Kapıyı kilitlemese de hatta açık bile bıraksa tamamen onun gelmeyeceğini biliyordu. Çünkü o karısına âşıktı. Karısına... Onun bir tek karısı vardı o da kızının annesiydi. Asiye değildi. Hiçbir zamanda olmayacaktı.

Umut yoktu artık. Umudu tamamen bitmişti. Her şey olması gerektiği gibi olacaktı. Buna alışmaktan başka bir şansı yoktu. Alışacaktı. Tüm bu olanlara, yaşananlara alışacaktı. Bu konakta mutsuzluktan belki de ölecekti. Ama Baran'ı da mutlu etmeyecekti. İkisi de mutsuz olacaktı. İkisinin hayatı da bundan sonra cehennemden farklı olmayacaktı. Oysa isteseydi Asiye ona cenneti yaşatırdı. Bir gülüşüne dünyaları yakabilirdi ama o istememişti. O Asiye'yi istememişti.

Gözyaşları yanaklarından hızla kayarken, dizlerinin üzerine soğuk zemine düştü. İçindeki acı onu öylesine yakıyordu ki soğukluğu bile hissedemiyordu. Canı çok yanıyordu hem de çok. Ve bir ömür de böyle yanacaktı. Biliyordu.

*****

"Neler oluyor?" diyen Fırat'ın sorusuna sadece boş gözlerle bakınmakla yetindi. Kendi de bilmiyordu neler olduğunu ve neler olacağını. Bildiği tek bir şey varsa artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağıydı.

Yangın YeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin