Final

13.5K 1K 94
                                    


Her şeyi bekliyordu. Onunla kavga etmeyi ya da onun peşinden gelmesini... Bu kadar kolay pes edeceğini hiç düşünmemişti. Baran onu bırakmıştı. Bunu düşünmek nefesinin kesilmesine sebep oluyordu. Bir ay geçmişti. Kocaman bir ay. Bu süreçte Baran'ı bir kez bile görmemişti. Yaptıkları ortak işi de onunla değil Fırat ile yürütüyorlardı artık.

Hayatının bir anda nasıl bu kadar değiştiğini anlayamıyordu. Kendini fazlasıyla kızgın hissediyordu. Hala aklında cevapsız sorular vardı. Ve bu soruların cevaplarını ancak Baran verebilirdi lakin o yine kaçıp gitmişti. Her zaman yaptığı gibi Asiye'yi bırakmıştı. Katlanamıyordu buna artık Asiye. Onun her gidişinde yüreğinin parçalanması ilk gün ki gibi acı çekmesine neden oluyordu. Onu affetmek istemiyordu ama sorularına cevapta istiyordu. Öyle bir ikilem arasına sıkmıştı ki ne yapacağına dair en ufak bir fikri yoktu.

Daha fazla düşünerek kendine acı çektirmeyecekti. Baran ona bir açıklama borçluydu. Her şeyi anlatacaktı. Anlatmak zorundaydı. Odasından hızla çıktı. Yanına telefonunu ve çantasını alarak konaktan dışarı çıktı. Babasının sesini duymuştu arkasında ama şimdi kimseyle konuşmak istemiyordu. Arabasına binerek direk Baran'ın evine doğru sürdü. Madem Baran ondan kaçıyordu, Asiye de onun peşinden gidecekti. Onun evinin adresini biliyor olmak kendine öfkelenmesine de neden olmuştu. Hala bu adamı aklından çıkaramıyordu. Hala ona dair ne varsa aklının en kuytu köşelerinde saklıyordu. Sakin olmalıyım diye hatırlattı bir kez daha kendisine. Sakin olmalıydı. Aksi takdir de merak ettiği her şey cevapsız kalırdı.

Nefesi daralıyordu. Yaşadığı hayatı düşündükçe kaderine daha fazla öfkeleniyordu. Tabi Hazar da bu öfkesinden fazlasıyla nasibini alıyordu. Onun yüzünden yaşadıklarını düşündükçe bir kez daha ondan nefret ediyordu.

Hayatında hiçbir zaman çok şey isteyen bir insan olmamıştı. Ona ne verildiyse onunla yetinmeyi bilirdi lakin artık öyle değildi. Artık ona verilenle yetinmeyecek, kendi istediğini alacaktı. Kararlıydı.

İki katlı, bahçeli evin önüne gelince arabayı durdurdu. Bir kez daha sakin kalmak adına derin bir nefes aldı. Öfke hiçbir şeyi halletmezdi. Hiçbir şeyi... Aksine her şeyi daha zor bir duruma sokardı.

Arabasından inerek bahçe kapısından içeri girmişti ki gördüğü manzara ile olduğu yere çivilendi. Oturma odasının büyük camının perdesi yarıya kadar açıktı ve Baran oradaydı. Kucağında ise iki buçuk yaşında ki kızı Buse vardı. Onu sarmalamış bir halde yavaşça sallıyordu. Bu manzara canını çok acıttı. Tarif edemediği kadar çok canı yanıyordu. Onlar baba kızdı... Buse'nin babasının kollarında güvende olduğunu görebiliyordu. Asiye de güvende olmak istiyordu. O kollarda... Onu da öyle sarsın istiyordu. Baran'a ne kadar kızarsa kızsın kendini ondan koparamamak acizlikti belki de. Ama umurunda değildi. Güçlü bir kadın olmak gibi bir derdi yoktu. O sadece mutlu olmak istiyordu. Sevmek ve sevilmek...

Öyle dalmıştı ki karşısında ki manzaraya Baran'ın ona baktığını fark edememişti. Ta ki Baran kucağında ki kızını koltuğa bırakıp kapıya doğru yöneldiğinde onları izlerken yakalandığını fark edebildi. Nabzı hızlanmaya başladı. Bedeninde ise nedenini bilmediği bir titreme başlamıştı. Neden böyle oluyordu ki? Buraya Baran ile konuşmaya kendisi gelmişti. Şimdi niye kaçmak ister gibi bir his vardı içinde bilmiyordu fakat bu hisse kulak vermemeye kararlıydı. Bu gece ya cehennemi yaşayacaktı ya da cenneti. Ve sonucuna razı olacaktı. Adımlarını kapıya doğru yönlendirdi. Kapının önüne varmıştı ki kapı açıldı. Baran pantolonun içinden çıkmış mavi gömleği ve çıplak ayaklarıyla fazlasıyla dikkat çekici görünüyordu. Birde göğsünün yarıya kadar açık olduğu göz önünde olunca bu dikkat çekicilik başka boyutlara doğru kaymaya başlamıştı. Bunları düşündükçe yanaklarının ısındığını fark etti.

Yangın YeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin