GÜNÜMÜZ...
Berk'in ağzından...
Kıza o kadar çok sinirlenmiştim ki önümdeki kız olmasa kafa göz dalacaktım. Hala bön bön yatağa bakıyordu. Ne söyleyeceğini tartıyor gibiydi yada zaman yaratıyordu ama kime? Neye? Neden?
Derken kapı açıldı ve içeri hiç de günlük olmayan kıyafetlerle girdi. Bende neden bu kız konuşmuyor diye düşünüyordum. Ah ah benden çekeceğin var kızım. Kapıda hala selinin bana pis gülüşüyle bakan yüzüne bakıyordum.
Baktıkça sinirlerim daha da hopluyor. Kafamı şevale çevirdim ve hemen onu çözdüm kolundan tutup babama götürdüm. Daha doğrusu götürüyordum ki selin önüme geçti. Sinirden köpürüyordum resmen beni oyuna getirdiler ama merak etmesinler benimde bir planım vardı.
" çekil önümden" diye kükredim.
İlk önce irkildi sonra tıpış tıpış önümden çekildi. Aslında onu ilk önce babamın yanına götürüp aldığı kişilerin nasıl biri çıktığını görmesini istedim. Ama sonra düşündüm ki onu kapının önüne atarsam herkes görecek.ve nasıl biri olduğunu anlayacakla –ki bunlar çalışanlar-.
Onu kolundan tuttuğum gibi kapının önüne geldim ve aysun ablayı çağırdım hemen yanıma gelip kolunu tuttuğum kişiye baktı ve yüzün buruşturdu. Ben aysun ablaya dönüp
"Aysun abla sen şeval'in bavulunu hazırla seni kapının önünde bekliyor olacak" dedim ve aysun abla kafasını sallayarak yukarı çıktı. Bende tekrar yüzüne bakmadan kızı kapının önüne fırlattım. Tamam onu bu halde bırakmayacaktım tabiî ki aysun abla elbiseleri getirmeden önce şoföre haber verdim.
Onu alıp arabaya götürdü üstü pek müsait değildi ama şoför Murat abai onun tarafından bile değildi. Son olarak aysun abla spor bir çanta getirdi ve koşup murat ağabeye uzattı ikisi birlikte arabaya binip gözden kaybolana dek onları izledim.
Yukarı ışık hızıyla çıkıp selinin anına gittim. Onun ismi aklıma gelince daha çok çıldırıyorum. Odaya gidip seline "sen burada ne yapıyorsun" diye gürledim. Önce bir titredi daha sonra konuşmaya başladı
" sen böyle yapınca daha da kırılıyorum berk lütfen bana kızma ama sana ihtiyacım var bak yardımını istiyorum." Dedi.
İnanmadım çünkü o selindi ona inanmama için çok güçlü bir şey yapmalı ki şuana kadar yaptıkları aksini kanıtlıyor. Onu elinden tuttuğum gibi odadan çıkardım ama bir şey önümü kesti. Tabiî ki babamdı hiç şaşırmadım.
Babam başı dik bir şekilde karşımda dikiliyordu. Başı dikti çünkü hem gururu vardı hem de boyu benden kısaydı. Babamın sabahki haliyle arasında dağlar kadar fark vardı. Babam fısıltı şeklinde
"bırak kızı" dedi. Sadece iki kelime babamın sözünü dinleyip bıraktım bir hırsla. Kolunu ovalayarak babamın yanına gitti.
Babam bana kızgın bakış atarak "sen ne halt ettiğini sanıyorsun da kıza bu şekilde davranıyorsun" dedi. Tabi ki ben duygusuz bir şekilde babamı izlemeye devam ediyordum. Babam "yakında o benim gelinim olacak" dedi.
Ağzımdan "Hah" diye bir şey çıktı. Ve kahkaha attı. Babama bakarak "ah babacığım kuzey için fazla yaşlı değil mi?" diye sordum. Babamın yüzündeki küçümseyici gülümseme yavaş yavaş kaybolurken selinin sözüyle tekrar yüzüne yerleşti
"ne kadar da aptalsın berk ama babam senden bahsediyor bunu anlayamadın mı ?" diye sorunca bende ona doğru kahkaha attım. Ve bu şu 10 dakika içinde ikinci korkunç kahkaham oldu. Sinir katsayım artınca babama dönüp
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umut Işığım
Teen FictionSARE. Neden bunları yaşadı sizce? Aile mi? Arkadaşlar mı? Sevgili mi? Hayır. Tüm soruların cevabı Hayır. Çünkü bunu ona yaptıran aşk. en azından o öyle sanıyordu. takı bağlar kopup arada kilometrelerce koptu oluşturana kadar. Bir ucunda hayatının a...