"Bazı aşklar bitmesi için yaşanır.
Bazı doğum günleri kötü geçer.
Bazı Romeo'lar Juliet'leri iplemez...
Boş ver... Kim aşktan ölmüş ki ?"
Hermione hızlıca arkasını döndü ve gözlerini sıkıca kapadı. Sanki gözlerini açtığında Pansy orada olmayacaktı. Sadece Draco olacaktı yanında. Kendine “Sadece o.” Diye fısıldadı. O anda ensesinde soğuk bir nefes hissetti. Ve hemen gözlerini araladı. Draco karşısında durmuş alaylı bir şekilde gülümsüyordu.
Soğuk ama meraklı bir sesle “Sadece kim Granger?” diye fısıldadı. “Yoksa o kanı bozuk Weasley mi?” Hermione o anda “Sadece sensin şapşal.” Diye bağırmak istiyordu ama ağzından sadece “Ben şey…” kelimeleri döküldü.
O anda endişeli bir ses “Hermione?” diye seslendi. Draco ve Hermione refleks halinde arkalarını döndüler. Ron endişeli ve birazda kızgın bir şekilde genç kızı kolundan tutarak yanına çekti. Draco arkadan onlara iğneleyici ve alaylı bakışlar atıyordu. Kızgınca mırıldandı Ron “Neler oluyor?” Hermione bir an anlamamış gibi baktı sonra hızlı bir şekilde açıklama tonunda “Kendince dalga geçiyor.” Dedi. Ron anladım anlamında başını salladı. Hermione Ron’la çok yakın durduğunu hissetti. Kan dolaşımı hızlanmıştı sanki. Ron’da bunu fark etti ve kızardı ama loş ışıkta pekte belli olmuyordu. “Ben sadece diyecektim ki eğer saçma sapan bir imada bulunursa ya da ne bileyim aptalca bir şey yaparsa sadece 'haberim olursa' gerçekten iyi olur. Hermione kaşlarını kaldırdı. "Yani ?" Ron kararsız bir şekilde gülümsedi ve "Yani burnunun üstüne yumruğumu indirmem için bir neden." İki Gryffindor'lu da birbirlerine bakıp sırıttılar. Hermione güven vermek istercesine başını salladı.
Ron koridorun sonuna ilerledi ve yüksek bir sesle "Ama en önemlisi sensin. " dedi. Hermione bir an kalakaldı ve kıpkırmızı bir hal aldı. Sadece sevimli bir şekilde Ron'a gülümsedi. Genç adam kararlı adımlarla kendi koridoruna gitti. Arkasında şaşkınlık ve merakla bakan bir Draco bırakarak.
Bir dakika kadar öyle kaldılar ve Hermione önemli bir şey hatırlamış gibi toparlandı. Yanaklarının kızarıklığı da yavaş yavaş geçiyordu.
Draco'yu da uyarmak amacıyla öksürdü. Ama genç adam zaten toparlanmıştı ve her zamanki alaylı gülümsemesi yüzünde yerini almıştı. Yavaş ve yaylanan adımlarla genç kızın yanına geldi. Koridorları gezmeye başladılar. Hogwarts'ta çıt bile çıkmıyordu. Ama sonra yüksek rahatsız edici bir ses duyuldu. Karanlık bir gölge hızla onlara doğru yaklaşıyordu. Hermione refleks halinde Draco'nun arkasına geçti ve tek koluna sıkıca yapıştı. Draco'da kesik nefesler alıyordu ama Hermione kolunu sıkıca tuttuğu için mi yoksa fark ettirmese de görünmez bir ürküntüye kapıldığı için mi bilemiyordu.
Onlara doğru hızla gelen siluetten boğuk bir kahkaha yükseldi ve gizlendiği karanlıktan kurtulup loş ışıkta yüzünün aydınlanmasına izin verdi.
Draco ve Hermione biraz olsun rahatladılar. Peeves onların bu korkmuş hallerine kahkahalarla gülüyordu. Hermione Draco'nun sıkmaktan neredeyse morarttığı kolunu yavaşça bıraktı. Draco hızlıca asasını çekti ve Peeves'e doğrulttu "Seni pis düzenbaz..." cümlesinin devamını getirecekteki yaşlı hayalet ona dil çıkararak ortadan kayboldu.
Draco kararsız bir şekilde arkasını döndü ve ufak bir şok geçirmiş olan Hermione’ye baktı. Aslında şu an daha iyi görünüyordu. Hermione’de ona kararsız bir bakış atınca Draco kayıtsızlıkla omuz silkti. Hala Hermione’ye en ufak bir ilgide ya da imada bulunmuyordu. İyi anlamda ona hiçbir şey etmiyorsa ne yapacaktı? Umutsuz muydu aşkı? Gereksiz miydi? Sadece canını acıtmaya mı yarıyordu? Bilemedi. Emin olamazdı ki hiçbir şeyden.
Bütün gece oldukça sakin geçti. Sadece dakikalarca çok rahatsız eden bir sessizlikle koridorları dolandılar.
Sonra McGonagall uykulu bir halde yanlarına geldi ve devriyenin bittiğini fakat yarın yine orda olmaları gerektiğini söyledi. Hermione kapanmak üzere olan gözlerini ‘Pekâlâ’ anlamında kırpıştırdı. Koridorun sonunda ise duvara dayanmış ve uykuya teslim olmuş Ron’u gördü. O kadar tatlı ve huzurlu görünüyordu ki Hermione’nin yüzünde bir gülümseme oluştu. Tam Ron’u uyandıracaktı ki Draco’nun huysuz sesini duydu “Sevgilini uyandırmalısın burada uyumak isteyeceğini hiç sanmıyorum.”
!!!Not: 4. Bölümde kullanılan son cümleyi Draco Pansy'e söylemedi. !!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Back to Black - Dramione
FanfictionBu hikaye bir facebook sitesinden alıntıdır.Yazardan izinlidir.Gerçek yazar @AnnabethLily 'dir.