Kalbimde bir ateş yanmaya başlıyor.Alev alma seviyesine gelip beni kurtarıyor.Sonunda seni kristal şeffaflığında görebiliyorum.Devam et ve beni elinden çıkar. Ben bomboş şekilde orda yatacağım.
Senin sevginin yara izleri bana bizi hatırlatıyor.Bana neredeyse tamamen başardığımızı...
Hermione sabah kalktığında kendini biraz huzursuz hissediyordu ama pişman değildi . Evet, kesinlikle pişman değildi . Sadece birazcık endişeli. Ama artık hayatında belirsizlik istemiyordu. Hem de hiçbir şekilde . Bir hatanın nelere yol açabileceğini iyi biliyordu .
Merak ediyordu acaba Ron ona nasıl davranacaktı? Sanki orada yokmuşçasına uzak ve soğuk mu, yoksa son günlerde davrandığı gibi sıcak ve dünyada sadece ikisi varmış gibi mi ? Bu sorunun cevabını kütüphanede bulamayacaktı bu yüzden yüzüne cesur bir ifade takınarak hazırlandı ve ortak salona indi .
Normal bir günde olsa Harry ve Ron'u bekleyebilirdi. Ama bugün normal bir gün değildi kesinlikle . Zaten o kadarda cesareti yoktu. Yani aslında vardı ama bu onun cesaretinin de ötesindeydi. Bu kurt adamlara kafa tutmaya ya da Profesör Snape'in sorularına parmak kaldırmadan cevap vermeye benzemiyordu .
Kahvaltıya indiğinde ise daha çok şaşırmıştı . Ron ve Harry kahvaltıya ondan önce inmişti. Daha garip olanı ise hafta sonları öğleden önce kalkmadığı bilenen Draco'nun orda olması ve zaten solgun olan yüzünün iyice beyazlamasıydı . Hermione gizli bir rahatsızlık duydu. Genç adamın neden bu hale geldiğini merak ediyordu. Acaba? Hayır, bu kesinlikle Ron'la öpüşmesiyle alakalı olamazdı. Yani Draco ona değer vermezdi ki. Kesinlikle başka bir şeyle alakalıydı.
Daha fazla orda beklerse fazla dikkat çekeceğini anlamış olmalıydı ki temkinli adımlarla Gryffindor masasına gitti.
Sabahları güzel geçmişti. Şakalarla birbirlerini güldürmüşlerdi. Ron ve Harry imalı imalı birbirlerine bakıyorlardı. Hermione Ron'un dün gece hakkında ağzından bir şeyler kaçırdığına emin olmuştu . Kahvaltıdan sonra Ron'un dikkatini çekmeye çalıştı ama sanki genç adam inatla kafasını çeviriyordu . Sonra birden Harry Ortak Salona gitmesi gerektiğini kitabını unuttuğunu söyledi ve giderken de destek olmak istercesine Ron'un omzuna vurdu.
Harry ikisi gittikten sonra sessizce koridorda yürümeye devam ettiler ama Ron birden uzanıp Hermione'nin elini tuttu . Genç kız kıpkırmızı oldu ama elini çekmedi, aksine mutlu olmuştu . Ses çıkarmadan derse girdiler. Onları gören Gryffindor öğrencileri el çırpıyor ve ıslık çalıyordu. Yeni çifti kutluyordu Gryffindor'lular .
Dersler bittiğinde rahat bir şekilde yatakhanelerine döndü öğrenciler . Haftanın ders olan son günüydü ve bu ertesi gün istedikleri kadar geç kalkabilecekleri anlamına geliyordu . Hermione'yse 9'u beklemeye başladı. Bu onların bu haftaki son devriyeleriydi . Bu devriyeden sonra 1 hafta devriye olmayacaktı . Sıra Ravenclaw ve Hufflepuff'ındı . Saat 9'u gösterdiğine kararsız adımlarla ortak salona gitti .
Ron'u görünce gülümsedi ve uzattığı elini tuttu . Yavaş adımlarla koridora indiler. Ron kibarlıkla Hermione'yi bıraktı ama giderken durdurdu ve yüzüne düşün bir tutam saçı arkasına attı. Hermione soluğunun kesildiğini hissetti .
Arkadan bir öksürük sesi geldi . " Romantikliği bırakıp işinize dönecek misiniz yoksa sabaha kadar birbirinize bakmaya devam mı edeceksiniz ? Gerçi eminim ki ikinci seçenek size daha cazip geliyor ama üzgünüm genç aşıklar böyle bir seçenek yok . " Dedi asi bir ses. İkisi de irkilerek arkalarına döndü .
Draco Malfoy koridorun sonunda kollarını birleştirmiş , gözlerini kısmış onlara doğru bakıyordu. Hermione birden sinirlendiğini hissetti . Kendiyle yıllardır ilgilenmeyen biri hangi cüretle birden ona sahip çıkmaya kalkıyordu ? Hem de tam ona olan ilgisinin azaldığını fark etmeye başlamışken, yeni bir şeyler yaşamaya başlamışken...
Hermione Granger içinde acımasız bir şeylerin uyandığını hissetti. Yıllardır orda olan bir şeydi ama sanki iyi huylu şeylerin arkasına saklanmıştı. Dudakları sinirli bir gülüş için gerildi ve arkasına dönüp baktı. "Haklısın Draco. Sanırım bütün gece burada birbirimize bakabiliriz. Ama sanırım senin bakışların altında değil. Her neyse yarın hafta sonu, bunu o zaman konuşuruz ." dedi. Draco'nun şaşırmış bakışları arasında uzanıp Ron'un yanağına ufak bir öpücük bıraktı ve el sallayarak koridorun sonuna doğru yürüdü.
Ron'da etkilenmiş bir şekilde gülümsedi ve koridordan çıktı. Genç kız derin bir nefes aldı ve devriyeye başladılar.
Önceki gecenin aksine bu sefer hiç konuşmamışlardı. Draco sanki bir şey söyleyecekmiş gibi ağzını açıyor ama bir şey söylemeden kapatıyordu. Devriyenin sonu geldiğinde, ışıklar altında loş bir görünüme sahip olan Hogwarts koridorlarında hiç ses yoktu.
Saat onlara devriyenin bittiğini haber vermek istercesine hareket ederken Hermione arkasına bakmadan koridordan çıkmak için yürüdü. O sırada arkasından bir ses duydu Hermione. "Hey Hermione." Genç kız refleks halinde arkasına döndü. Draco hızlı adımlarla onun yanına geliyordu. Bir an arkasına dönüp gitmeyi düşündü ama yapamadı. Yapmak istemiyordu.
Sakin olmaya çalışarak arkasına döndü ama Draco sandığından daha yakın duruyordu. Bir an afalladı bir adım geri çekildi ama Draco buna karşılık bir adım daha attı. "Ne oldu Granger? Şimdide benden kaçıyor musun?" Genç kız tedirgin olduğunu hissetti ve bir adım daha geri attı ama aldığı cevap ona yaklaşan bir adım dahaydı. "Ben... hayır yani hayır neden senden kaçayım ki?" Draco'nun soğuk nefesini saçlarının üzerinde hissetti. "Öyle mi? Yalan söylemeyi beceremiyorsun Granger." Dedi ve daha 2 saat önce Ron'un geriye attığı saçı ellerinin arasına aldı. Bekledi ve dikkatlice genç kızın yüzüne baktı. "Sana dokunması o kadar korkunç ki. Canımı yakıyor... Çok fazla. Böyle olmamalıydı."
Hermione bir damla gözyaşının yüzünü aydınlattığını hissetti. Bir diğeri de ona eşlik ediyordu.
"Hey Draco artık kesebilirsin. Pekala, sen kazandın. Şimdi o bulanıktan uzaklaş ve iddianın sonuçlarını konuşalım." Hermione şaşkınlıkla kafasını kaldırdı ve tiksinti dolu bir ifadeyle kendilerine izleyen Pansy Parkinson'a baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Back to Black - Dramione
FanfictionBu hikaye bir facebook sitesinden alıntıdır.Yazardan izinlidir.Gerçek yazar @AnnabethLily 'dir.