Medyada akıyoruz gençler :)
Çayırın derinliklerinde, söğüdün altında
Bir çim yatağı, yumuşacık bir yastık,
Başını yasla, uykulu gözlerini kapa,
Tekrar açtığında, güneş doğacak artık.
Burası güvenli, burası sıcak,
Papatyalar seni kötülüklerden koruyacak
Burada rüyaların tatlı, yarın gerçek olacak,
Burada sana olan sevgim her daim yaşayacak.
Hermione kendi katına çıktığında Draco'nun kendisini beklemekte olduğunu gördü. İkisi de bilinçsizce birbirlerini süzdüler ve bunu ne kadar belirterek yaptıklarını fark ettiklerinde ise kafalarını çevirdiler. Draco soğuk bakışlarını Hogwarts'ın yıldızların ışığı vuran duvarlarından gezdirdikten sonra huzursuzca mırıldandı "Sevgili adayların bir anda ne kadarda çoğalmış öyle Granger?" dedi. Hermione bir an donup kaldı. Bir cevap vermek için ağzını açtı ama diyecek bir şeyi yoktu. Hiç olmamıştı ki zaten...
Draco onun sustuğunu görünce McLaggen'ın sabahki taklidini yaptı. "Benimle çıkar mısın Granger?" Sonra kendide birkaç ekleme yaptı "Senin için ölüyorum Granger. Lütfen benimle çık Granger. O kızıl kafada ne buluyorsun Granger?" Hermione şaşkın gözlerini ay ışığının yüzünü kusursuzlaştırdığı Draco'ya çevirdi. Bir anda kimsenin ondan söylemesini beklemediği sözler söylemedi. "Bu seni hiç ilgilendirmez. Senin gibi egoist bir Slytherin'liyi hiç hem de."
Genç adamda oldukça şaşırmıştı. Nazik ve sessiz Granger'ın bu sert çıkışı karşısında ne yapacağını bilememişti. Genç kız onu kendisi hakkındaki konulara ilgi sahibi olma hakkı olmadığını oldukça soğuk bir şekilde dile getirmişti. Haklıydı da. Bir Slytherin'liyle bir Gryffindor'un birbirleriyle uğraşmak ve yarışmak dışında bir iletişimleri olmamalıydı. Ne ironiydi ama...
İki Hogwarts öğrencisi yaşadıkları o gergin andan sonra geçirmek zorunda oldukları birkaç saat hiç konuşmadılar. Birbirlerinden oldukça uzak olarak yürüdüler ve kaçamak birer bakış bile atmadılar. İkisi de bu sessizlikte hayatlarındaki entrikaları düşünüyorlardı. Ve yaptıkları hatalarla asla emin olamayacakları doğrularını.
Aslında Hermione öyle bir çıkış yapmak istememişti. Sadece bir an için düşündüğü bazı şeyler yanlış bir şekilde dudaklarından dökülmüştü. O asla insanları bilerek incitmek isteyen biri olmamıştı. Ama Draco onun dediklerinden incinmiş miydi ki? İncinmesi için herhangi bir neden yoktu. Hermione onu ilgilendirmiyordu. Onun hakkında bir şey söylemesi bile şaşırtılacak bir şeyken gri gözler neden zor bile olsa belli olan bir kırgınlıkla bakıyordu? "Belki bu kadar sert çıkmamı beklemiyordu." Diye düşündü genç kız. Çünkü kendini düşündüğünü hissetmesi bile Hermione'yi anlamsız heyecanlara sürüklemeye yetiyordu. Gerçek olmasını dilediği her şey canını fazlasıyla yakmıştı zaten. Kendini daha fazla boş hayallere kaptırmak istemedi.
Ama yinede içini kemiren bir şeyler vardı. Huzursuz hissetmesini sağlayan anlamlandıramadığı can sıkıcı bir şey. Kendini biraz rahatlatmak için Draco'ya kaçamak bir bakış attı. Genç adam konsantre olmuş bir şekilde dışarıya bakıyordu.
Saat epey geç olmaya başlamıştı. İkisi de sürekli esnemeye başlamıştı. Ya dışarıya ya da saate bakıyorlardı. Hermione bu sayede iletişim kurmaya başlamıştı. Kolunda saat olmasına rağmen saati Draco'ya soruyordu. Genç adamda onun saatinin olduğunu bildiği halde bu sorulara cevap veriyordu. Bu sayede havadaki gerginlik biraz olsun dağılmıştı. Aslında Hermione Draco'nun kendisinin saati olduğu bildiğini bilseydi saati hiç sormazdı. Ama bunu öğrenmeyeceğe benziyordu.
Gözlerini açık tutmakta zorlandıkları bir anda Profesör McGonagall geldi ve devriyenin bittiğini söyledi ikisi de derin bir nefes aldı. Hermione uykulu gözlerini ovuşturdu ve Ron'u beklemeye başladı. Draco'da kollarını esnetti ve Pansy'i almak için genç kızın devriyesinin olduğu kata doğru ilerlemeye başladı. Tam koridordan çıkıyordu ki Hermione'nin adını söylemesiyle arkasını döndü. "Evet?"
Hermione bunu neden yaptığını bilmiyordu ama sonra içindeki kaygıyı azaltmak için olduğuna emin oldu. "Şey, ben demek istiyordum ki özür dilerim yani o çıkışım için. Öyle demek istemezdim birden oldu." Dedi. Draco bir an uykunun verdiği sersemlikle donuk gözlerle genç kıza baktı. Sonra anladığını belirten bir şekilde kafa salladı ve çoğu kızın aklını başından alabilecek buruk bir şekilde gülümseyerek koridordan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Back to Black - Dramione
FanfictionBu hikaye bir facebook sitesinden alıntıdır.Yazardan izinlidir.Gerçek yazar @AnnabethLily 'dir.