"Neden sana iç çamaşır alan arkadaşların var?" diye çemkirdim, içerideki odalardan birine girdiğimizde, daha fazla dayanamayarak, "neyine güvenerek alıyor bunu? Nasıl bir arkadaş lan bu?"
Merve, avucunun içiyle dudaklarımı örttü ve susmama neden oldu. "Şş, çok konuşuyorsun," dedi sakince, "önce bir dinle."
Öfkeyle nefesimi verdim. "Tamam, bekliyorum."
"Caner," dedi tane tane, "o çocuk eşcinsel. Umut var ya? Onunla çıkıyor. Bana o gözle bakmaz asla."
Pekala, biraz rahatladığımı söylesem yalan olmazdı ama hala sinirliydim. Ne olmuş yani? Neden ona hediye olarak iç çamaşır almayı seçiyordu, hem de VS'tan?
Merve'yi duvarla bedenim arasına kıstırdım ve dudaklarına yaklaştım. "Sen benimsin," nefesim dudaklarına çarparken, fısıldadım, "benim sevgilimsin. Kimse sana böyle bir şey alamaz," ellerim yanaklarına uzandı ve dudaklarım dudaklarına temas etti, "tamam mı? Benimsin sen."
Dudaklarımı dudaklarına doğru ittirdim. Merve, öpücüğüme karşılık verirken, beni belimden tuttu. "Biraz patavatsız biridir Caner," dedi Merve, dudakları dudaklarımdan ayrıldığında, "istersen konuşurum onunla."
Birbirinden uzaklaşan dudaklarımızı tekrar buluşturmadan önce mırıldandım. "Sadece öp beni. Seni özledim."
Dediğimi yapıp, dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Bir elim, belimden kalçasına indiğinde, onu iyice bedenime yasladı. Merve'nin elleri göğsüme çıkınca inledim.
"Durmazsan, dayanamam," dedi sıcak öpücüğü arasında.
Ani bir hareketle, onu bacaklarının arasından avuçladım ve dudaklarını daha sert emdim; öyle ki onları morartmış olabilirdim. İnlemesi, beni daha çok şehvetlendirdi.
Oturma odası gibi bir yerdeydik ve bir köşede küçük bir koltuk ile sehpa duruyordu. Kapıyı kitledikten sonra, gözümü oraya kenetledim ve Merve'yi belinden tutarak, üzerine doğru adımlar ata ata koltuğa çektim. Beni durdurmuyordu; sanki onu yönetmemi bekliyor gibiydi.
Üzerine eğildiğimde, koltuğa bıraktı kendini. Dudaklarımı dudaklarından ayırmadan, bacaklarının arasına yerleştim. Ağzımızdan çıkan inlemeler haricinde, fazlasıyla sessizdik. Elim altındaki eşofman altını aşağı çekip çıkardı. Beklemek istemezcesine, üzerindeki bluzdan da kurtulduğumda, avuçlarım göğsünü kavradı. Merve bana dokunmaktan bile çekiniyor gibiydi. Kulağına yaklaştım. "Soy beni."
Nefesini hızla havaya karıştırdı ve üzerimdeki tişörtü çıkardı. Ben de o sırada beyaz sütyeninin kopçalarını çözdüm. Süt kadar beyaz teni öyle güzeldi ki, onu kızartmamak için kendimi zor tutuyordum. Daha fazla oyalanmadan, dudaklarımı göğsünün ucuyla buluşturdum. Bakışlarım, onun zevkle şekil alan yüzündeydi. Gözleri beni fark edince, derin bir nefes aldı. "Siktir," yutkundu, "beni çok etkiliyorsun."
Göğsünün ucunu emdim ve -sanki benim olduğunu ispatlamak ister gibi- oraya birkaç çürük bıraktım. Göğsünden karnına doğru, öpücük bıraka bıraka inmeye başladım. Altında da beyaz ve dantelli bir iç çamaşır vardı. Onu hışımla bacaklarından aşağı sıyırdım. Bunu yaptığımda, o da sütyenimin kopçalarına uzandı. Göğüslerim çıplak kalınca, küçük elleriyle onları yakaladı. İnledim. Ellerini tuttum ve başının iki yanına koydum, ardından kasıklarına bir öpücük bıraktım. Avuçlarım, göğsünü kavradı, dudaklarım ise kasıklarından aşağı doğru, yavaşça yol aldı. Dilimi klitorisine ittiğimde, gözlerim tekrar gözlerine kitlendi. Nefes alışverişi daha da hızlanmıştı. İnlemesi beni çıldırtıyordu. Yumuşak vulvasını daha fazla öpüp, daha hızlı emdim.
"Geliyorum," dedi zorlana zorlana, iniltisiyle beraber. "Çık." Dudaklarımı kasıklarından ayırmadım. Bir an sonra, sıcak ıslaklığını, ağzımda hissettim. İnledi. Onu son defa vulvasından öptüm ve geri çekildim
Gözlerim, kararmış gözlerindeydi.
"Neden çıkmadın?" diye fısıldadı.Onu yanaklarından tutup, dudaklarına bir öpücük verdim. "Her zerreni seviyorum çünkü."
Hafifçe güldü. "Benden de alemsin sen, ama iğrenç. Gidip ağzını yıkayalım."
Odadan çıktığımızda, onu lavaboya yönlendirdim. Ayna karşısında tipimize çeki düzen verip, temizlendik. "Çişim geldi," dedi Merve o anda, "beni beklesene biraz."
Güldüm. "Tamam, işe hadi."
Merve, altındaki eşofmanı indirip klozete oturdu. "İlişkimizin rahatlığına hayranım," diye kıkırdadı, tuvalet kağıdına uzanırken. İstemsizce gülüşüne katıldım ve yaklaşıp onu gülümsemesinden öpüverdim. Merve işini hallettikten sonra, sifonu çekti ve elini yıkadı.
Salona döndüğümüzde, çocuklar bizi fark etti hemen. "Nerelerdesiniz? Sorun yok, değil mi?" dedi Şeyda merakla.
Sana ne!
"Kavga falan etmediniz umarım. Ben şaka niyetine almıştım hediyeyi," diye araya girdi Caner.
Çok komikti gerçekten, kahkahalara boğdun bizi.
Merve omuz silkti ve bana baktı. "İyiyiz bence. Sence?"
Güldüm ve onu belinden sardım. "İyiyiz. Kavga etmedik," kıkırdadım ve kulağına uzanıp, fısıldadım, "sadece seviştik."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
📚Hon'ya ⚢
Teen Fictionİşi almam uzun sürmedi. Kitapçıyı işleten, Alya Kızıltan isimli genç bir kadındı. Yeni açmış burayı, bir sene olmuş daha. Çalışan aranıyormuş hala da. Üzerime kitapçının adı -Hon'ya- ve logosunun baskısıyla süslü bir tişört verdikten sonra hazırdım...