"Annemin dediklerini duysaydın, ağzın açık kalırdı," diye söylendim, penceremin önünden parkı izlerken. "Babam eve gelince kıyamet kopacak. Eğer telefonumu alırlarsa, abimden ulaşmayı denerim. Annemin sandığı gibi düzelteceğim bir şey yok, beni terapiyle iyileştireceğini sanıyor," dedim ardından öfkeli bir sesle.
"Babanla görüşmek zorunda değilsin," dedi Merve, biraz düşündükten sonra, "bir de ondan aynı lafları işiteceksin. Annenin tepkisi değişmeyecek. Ben giyinip çıkıyorum birazdan, bavulunu al ve hazırlan. Bu gece bende kal."
Kalbim hızlı hızlı çarptı. Evden -anneme gözükmeden- kaçabilirsem, kesinlikle kendimi tebrik etmem gerekirdi. Öte yandan, kız arkadaşımın dediklerine de hak vermeden edemiyordum. Bu gidişle annem bildiğini okuyacaktı, bir de babamdan fırça yiyecektim ve sonum da bir terapi merkezinde bitecekti.
"Yakalanırım ama ," diye inledim sıkıntıyla, "salondadır şimdi."
"Abine mesaj at. Oyalasın onu," derken Merve'nin sesindeki heyecanı da hissedebiliyordum.
"Tamam, deneyeceğim. Muhtemelen bir daha geri dönmeme izin vermeyecekler ama," diye söylendim üzgünce. Hiç kuşkum yoktu ki hayatımın tepe taklak olduğu bir andı bu.
"Bana mesaj at, güzelim," demekle yetindi Merve, "her şey olacağına varır ancak senin yarın sabah bir psikiyatr ile sohbet etmene izin veremem. Üstelik psikoloji alanındaki herkesin de eşcinselliğin mental bir hastalık olmadığını kabul ettiğine eminim artık."
Derin bir nefes alarak iç çektim. "Pekala, Mervem. Kapıyorum ben, yazarım sana."
Aramayı sonlandırıp, telefonumu cebime koymadan önce What's App'a girerek abime mesaj attım.
Ben:
Abi
Babamla görüşmek istemiyorum
Ve psikiyatra falan da yollanmak istemiyorum
Babam gelmeden evden bavulumla çıkıcam
Annemi oyalayabilirsen tabi
Mantıksız olabilir ama yardım etmen gerekBirkaç dakika sonra cevap verdi.
Göt Batuhan:
Nereye gideceksin?
Bana konumunu at ama haberim olsunBen:
Merve'ye
Atarım
Çok teşekkür ederim
Nasıl oyalayacaksın
Şey
Yatağına bir şey dökersen hemen temizlemeye gelir
Bana da yeterince zaman kazandırırAyy, kendimi resmen ajan filmindeymiş gibi hissediyordum ya!
Birkaç dakikada önemli eşyalarımı -şarj, kulaklık, defter, cüzdan, makyaj malzemeleri, parfüm- toparlayarak küçük bir sırt çantası hazırladım. Gerisi bavuldaydı zaten; çıkarmayı bırak, odama getirmeye vaktim olmamıştı. Hala girişte bekliyordu beni.
Abim mesaj atınca hemen baktım telefonuma.
Göt Batuhan:
Odamda şuan hızlıca çıkDerin bir nefes alarak kendimi hazırladım ve odamın kapısını yavaşça açtım. Parmak üstünde dikkatlice koridordan geçerken annemin abimin odasından gelen sesini duyabiliyordum. "Eh be oğlum, neden dikkat etmiyorsun?"
Kapıya ulaştığımda, bavulumu kaptım ve ayakkabılarımı giyip dairenin kapısını açtım. Birkaç saniye içinde dışarıdaydım.
Tuttuğum nefesi rahatça vererek, asansöre bindim ve bloktan çıktım. O sırada Merve'ye bir mesaj yolladım.
Ben:
Çıktım güzelim😌Merve beni aramaya başladı. Bekletmeden aramayı açtım ve bir yandan da sitenin çıkışına hızlı adımlarla ilerlemeye koyuldum.
"Alo?"
"Bebeğim, hallettin mi?" diye sordu Merve, meraklı bir sesle.
"Evet, abim annemi oyalayınca hızlıca tüydüm. Babamın eve gelmesine bir saat var daha," derken kol saatime bakıyordum.
"Tamam, beş dakikaya oradayım," diyerek ekledi, "görüşürüz, bay bay."
"Görüşürüz, bay bay," deyip gülümsedim.
Siteden çıktığımda, üstümdeki gerginlik de birazcık azalmıştı. Pencereden burayı göremezdi annem ve babam da daha işteydi. Sadece beklemem gerekiyordu.
Metronun olduğu kaldırıma çıktım ve bavulumu da arkamdan çekiştirdim. Merve'nin gelmesi dediği gibi sadece beş dakika sürmüştü.
Tanıdık siyah ve Reanult marka arabasını gördüğüm gibi, büyük bir gülümseme eşliğinde arabaya bindim ve kız arkadaşıma sarıldım. O kadar çok yaralanmıştım ki, dokunsalar ağlayacak gibiydim.
"Şş," diyerek başımı okşadı Merve, "iyi olacağız."
"Annem kapına gelirse diye korkuyorum," dedim endişeyle, "sonra ailene gidecek ve mesele iyice büyüyecek."
Merve iç çekti. "Halledeceğiz beraber, söz," bana döndü, "annen defteri atmış mı?"
Omuz silktim. "Hayır, yatağımda duruyordu. Onu da aldım."
Başını salladı. "Atabilirdin," dedi ardından, "sayesinde her şey mahvoldu. Keşke hiç hediye etmeseydim o defteri."
"Atmaya kıyamadım," diye itiraf ettim, "bana verdiğin ilk hediyeydi."
Merve yarım yamalak gülümsedi ve arabayı çalıştırıp, Kozyatağı'na doğru yola çıktı.
İşte, ilerisinde ne olacağı belli olmayan evden kaçış hikayem de böyle başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
📚Hon'ya ⚢
Teen Fictionİşi almam uzun sürmedi. Kitapçıyı işleten, Alya Kızıltan isimli genç bir kadındı. Yeni açmış burayı, bir sene olmuş daha. Çalışan aranıyormuş hala da. Üzerime kitapçının adı -Hon'ya- ve logosunun baskısıyla süslü bir tişört verdikten sonra hazırdım...