-7-

165 17 1
                                    

     "Hadi kızlar uyanma vakti." Diye bağırdı aşağı kattan anneleri Brenda. Bugün okula gitmek zorundalardı tabi bu yüzden de erken kalkmak.
Aria yatakta döndü ve gözlerini açmaya çalıştı.
"Alice?" Diye mırıldandı.
"Ne var Aria?"
"Kalkmayı düşünsek mi acaba?"
"Bence çok iyi bir fikir." Aria kıkırdadı ve yatakta doğruldu.
     "Günaydın kızlar."dedi Brenda ikizlerin yanaklarına bir öpücük kondurduktan sonra.
"Günaydın anne."
Kahvaltılarını ettikten sonra çantalarını aldılar ve anneleri ile arabaya bindikten sonra okula geldiler.
     Sınıftan içeri girdiklerinde herkes onlara tuhaf bir bakış atıyordu. Onları ilk görüşleri değildi ama en son olan olaylardan sonra herşey onlar için daha ilginç bir hal almıştı.
    Sınıfta en arka sırada oturan bir erkek çocuk vardı. Hiç kimseyle konuşmuyor, Sırasından kalkmıyordu. Bu çocuk Aria'nın ilk günden beri tuhafına gitmişti. Beyaz tenli ve tuhaf renkte saçları vardı. Gözleri ise kafasından çıkarmadığı montunun kapşonundan gözükmüyordu bile. Aria adını merak ediyordu, özellikle de niye böyle davrandığını.
"Hey Alice, şu en arkada oturan çocuk, kim o?"
"Açıkçası, kimse pek bilmiyor. Neredeyse hiç kimseyle konuşmaz, hakkında çok az şey biliyoruz."
"Adı ne?"
"Harris. Tek bildiğimiz şey bu heralde."
     Dersler çok hızlı bir şekilde geçiyordu. Okulun çıkış saatine az bile kalmıştı. Ama hayatlarını değiştirecek olan bu olayın gerçekleşmesine daha da az kalmıştı.
     Sınıf öğretmenleri dersin bitiminden sonra Alice'in yanına gitti.
"Alice, bundan sonraki ders yani son ders müdür seni odasına bekliyor, bir konuyu konuşmak istiyormuş. Zaten sonraki ders tören salonunda bir etkinlik olacakmış, işin bitince oraya gelirsin. Tamam mı?"
Alice başını salladı. Niye durup dururken müdür onunla konuşmak istesin ki?
"Alice ne oldu?" Aria ikizinin yanına gelmişti.
"Sonraki ders müdür beni odasına çağırıyormuş. Oraya gitmem gerek."
"Niye seninle konuşmak istesin ki şimdi?"
"Bilmiyorum. Ben şimdi odasına gidiyorum, tören salonunda bir etkinlik olacakmış herkesin katıldığı, orada buluşuruz-"
"Bir dakika, bir dakika ben de senle geliyorum."dedi Aria Alic'in sözünü keserek.
"Saçmalama Aria, sadece beni çağırmış o yüzden ben yalnız gideceğim."
"Bak Alice, seni zaten zor buldum, kolay kaybetmeye hiç niyetim yok. Her ne kadar muhtemelen önemli bir şey olmasa da ben de geliyorum. Müdür çıkmamı isterse çıkarım."
"İyi tamam. Hadi gidelim o zaman." Dedi Alice ve müdürün odasına doğru yürümeye başladılar.
     Tüm sınıflar boştu, herkes tören salonuna gitmişti. Koridorda sadece ikizler vardı.
Odanın önüne geldiler. Alice kapıyı tıkalttı ama cevap gelmedi. Tekrar kapıya vurdu ama gene cevap yoktu.
"Kimse yok sanırım."
"O zaman biz de içerde bekleriz." Dedi Aria ve kapıyı açtı.
     Masanın önünde duran iki tekli koltuğa oturup beklemeye başladılar.
"Bu nasıl bir iş ya, bizi odasına çağırıyor ama odada bile değil. Çok tuhaf." Dedi Aria ısrarla müdürün gelmesini beklerken.
"Biraz daha bekleyelim, eğer biri gelmezse geri döneriz."
"Tamam."
Hala beklemeye devam ediyorlardı. Çok sıkılmışlardı. Artık biri gelmezse gideceklerdi. Fakat bir anda kapı açıldı. İkiside oraya doğru döndüler. Kapıda iki tane tanımadıkları adam duruyordu en azından Aria'nın.
"Bu da ne şim-"
"Alice Brown." Dedi adamlardan bir tanesi.
"E-evet benim."
"Dışarda konuşmamız lazım."
"Siz kimsiniz ben-ben sizi tanımıyor-"
"Hemen bizimle gel, sonra geri dönersin."
Adam sözünü bitirince Alice ayağa kalktı ve adamları takip etti. Odanın dışarısına çıktıklar. Aria'nın gelmesine izin vermemişlerdi.
"Şimdi beni iyi dinle, bizi tanımamış olman imkansız."
"Evet sizi tanıyorum, ben buraya gelmeden önce kaldığım tesiste veya her neyse orda çalışıyordunuz."
"Doğru tahmin ve şimdi tekrar bizimle geliyorsun. Buradan öyle kolay kaçabileceğini sanıyorsan yanılıyorsun. Seni her durumda buluruz biliyorsun."
Alice bir şey söyleyemiyordu.
"Hadi gidiyoruz."
"Hayır, ben hiçbir yere gelmiyorum, hem siz nasıl girdiniz buraya ben anlamı-"
"Gidiyoruz dedim hadi."
"Ben sizinle hiçbir yere gelmiyorum bunu anlayın. Benim yerim sizin yanınız değil ailemin yanı şimdi beni rahat bırakın."
Alice tam arkasını dönmüş Aria'nın yanına gidiyordu ki adam onu durdurdu.
"Ne yani kardeşini de mi almamızı istiyorsun."
"Benim kardeşim yok."
"Bize yalan söyleme. Şu an içerde. Hadi o zaman onu da alalım."
"Durun! Hayır, onu rahat bırakın."
"O zaman hiç birşey belli etmeden gel bizimle, kardeşini rahat bırakalım."
"Tamam , tamam onu rahat bırakın bana ne yapıyorsanız yapın ama ona dokunmayın."
     Alice odaya girdi, yüzü bembeyaz olmuştu.
"Alice ne oluyor, bu adamlar kim?"
"Bak Aria, sana hiç birşey açıklayamadığım için özür dilerim. Ama gitmek zorundayım."
"Alice sen ne diyorsun, hiçbir yere gidemezsin."
"Gitmek zorundayım Aria.- Seni seviyorum."
     Alice ikizine sarıldı. Gözünden yaşlar süzülüyordu.
Aria'dan ayrıldı ve arkasına bakmadan dışarı çıktı. Adamlar onu hazır bekliyordu.
"Gidelim." Dedi Alice ve adamlarla okuldan ayrıldı.
     Aria konuşamıyordu. Kendini bu olaydan sonra kaybetmişti. Odadan dışarı fırladı.
"Alice! Alice!" Aria koridorda deli gibi bağırıyordu. Sonunda daha fazla dayanamadı ve dizlerinin üzerine yere yığıldı. Gözyaşlarına daha fazla hakim olamamıştı.

                -Bölüm sonu-

GİZEM-1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin