-16-

75 9 8
                                    

     "Biri bana tekrar oraya nasıl gireceğimizi anlatabilir mi acaba?" Dedi Alice. Hepsi odada toplanmış plan yapıyorlardı.
"Bize iyi bir plan lazım."
"Lazım da, nasıl yapıcaz?"
"Bir dakika durun, daha büyük bir sorunumuz var. Ailemize ne diyeceğiz?"
"Öncelikle bir şey diyecek miyiz?"
"Bence bu sefer bir şey demeden çekip gidersek başımız ciddi derde girer." Dedi Harris.
"Bencede Harris ama anneme böyle bir şey söylediğimizde sence izin verir mi?"
"Vermez tabi."
"Offff, niye hiçbir şeyimiz kolay değil."
     Ailecek akşam yemeklerini yedikten sonra çocuklar tekrar odaya konuşmaya gittiler.
"Yaklaşık bir haftadır ne yapacağımızı düşünüyoruz ama şuana kadar hiçbir sonuca ulaşamadık. Ne güzel değil mi?"
"Bir şey bulmak zorundayız. Başka şansımız yok. Bunu sen istedin Alice."
"Tamam her neyse. Şimdi asıl konumuza dönelim. Ailemize söyleyecek miyiz yoksa söylemeyecek miyiz?" Diye sordu Aria.
"Bence söylemeliyiz." Dedi Alice.
"Saçmalama Alice söylersek annem asla izin vermez. Bunu sen de biliyorsun." Diye cevap verdi Aria.
"Aria haklı. İzin vermezler." Dedi Harris.
"Yani ikinizde söylemeyelim diyorsunuz?"
"Söylememek istemiyorum ama söylersek asla gidemeyiz." Dedi Aria.
"Bak Aria söylemezsek başımız belaya girer. Bunu kendin söyledin. Gidip söyleyelim işte!" Ortalık kızışmaya başlamıştı. Ne yapacaklarına bir türlü karar veremiyorlardı.
"Alice, sana tekrar söylüyorum, söylersek gidemeyiz!"
"Ne yani, yine gizlice gidip sonra orada esir mi düşelim peki bizi kim kurtaracak. Söylesene Aria!"
Harris aralarında kalmıştı. İkizler bir türlü anlaşmaya varamayınca tartışma büyüyordu.
Anneleri Brenda'nın ise onları kapının arkasından dinlediğinin farkında bile değillerdi.

    Brenda:

Brenda duyduklarına inanamayarak kapıdan uzaklaştı. Duvara yaslandı ve iç çekti.
"Neler oluyor böyle ya." Diye geçirdi aklından.
Sonra odasına gitti. Yatağa uzandı, derin düşüncelere daldı.
 
"İzin vermem tabi değil mi, yok yok vermem. Neden tekrar böyle birşey yapsınlar ki. Yok efendim orada başka çocuklar varmış... bize ne oradaki çocuklardan. Tabi benim kurtarıcı çocuklarım da hemen bu işe sardılar. Tamam anladık yardım etmek istiyorlar ama tekrar oraya gidemezler, olmaz."
Tüm bunlar Brenda'nın zihninde dolanıyordu. Tüm bu duydukları ona fazla gelmişti.

"Tamam, tamam sakin. Şimdi gece gece düşünmeyeyim bunları. Sonra çocuklarla konuşurum. Hallederiz bir şekilde."
Brenda sonunda yorganı üzerine çekti ve gözlerini kapadı ama bir türlü uykuya dalamıyordu. Yatmadan önce tüm bu düşündükleri zihninden çıkmıyordu.

     "İmdat, kurtarın bizi!" Diye bağırdı esir çocuklardan bir tanesi. Güçlükle nefes alıyordu. Yanında bir sürü çocuk daha vardı.
"Burdan asla çıkamayacağız." Dedi başka bir tanesi. Ölümle burun burunaydı. Ağzı yüzü kan içindeydi. Tüm çocukların hepsi işkence çekiyordu. Orada çalışanlar da sadece izliyordu.
"Kimse yok mu!!"
     Brenda yataktan fırlayarak kalktı. Nefes nefese ve ter içinde kalmıştı. Derin derin nefes aldı.
"Sadece bir rüya." Kalp atışları yavaşlamıyordu.
"Oradaki tüm çocuklar, hepsi gerçek olamaz, değil mi olamaz."
Düşünmeden duramıyordu. Oradaki çocukların halini, acılarını unutamazdı. Sadece bir rüya olsa da Brenda'nın fikrini değiştirmesini sağlayacak kadar etkiliydi.
"Onları oradan çıkarmamız lazım."

                -Bölüm sonu-

GİZEM-1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin