Niall
Yağmurun deli gibi yağmasını sorun etmeden yolda öylece yürüyordum. Bugün aptal bir hataydı, gururum ayaklar altındaydı. Bir kez daha aynı hata, bir kez daha kullanılmak. Hemde aptal bir çocuk yüzünden! Hafızamın unutamadığı insan tarafından!
Ve artık gidebileceğim hiçbir yer yoktu, arzularım bütün elimdekileri yakıp kül etmişti...
8 saat önce...
Noell ile konuşmaya hazır mıydım? Bu yaptıklarım ve yapacaklarım doğru muydu? Harry denemeye değer miydi? Onun için elimdeki son arkadaşı kaybedecektim. Belki de konuşmamalıydım.
Telefonuma gelen mesaj ile düşüncelerimden sıyrıldım. Harry bu gece beni evine davet etmişti. Bu sabahki hiç birşey planladığım gibi gitmemişti. Harry yine aklımdaki herşeyi yıkmıştı. Artık ne yapmam gerektiğini bilmiyorum, bundan sonra duygularım ile başbaşayım. Umarım duygularımı dinlemek beni pişman etmez, bir kez daha kaldıramam.
Uzun bir duş aldıktan sonra kıyafetlerimi giyinmeye başladım. Bu gece Harry'ye dokunmak istiyorum. Bu gece Harry'yi hissetmek istiyorum.
"Planların mı var bugün?" dedi Noell arkamdan. Hemen ona taraf döndüm. Odanın kapısına yaslanmış beni izliyordu.
"Şeyy... aslında evet" dedim. Sesim bir garip çıkmıştı. Hazırlıksız yakalanmıştım Noell'e. Daha ona durumu nasıl açıklayacağımdan bile emin değildim.
"Peki planın ne?" diye sordu.
"Okuldan arkadaşlar ile takılacağım" dedim.
"Bu okula çabuk alışmana sevindim" dedi yüzünde ilk duyunca şaşkınlık belirsede hemen kayboldu. Gözlerin de şuanda mutluluk vardı. Önceki okulumdaki sorunların bu okulda da olmasını o da istemiyordu.
Gülümseyip odadan çıktım o da beni takip etti. Konuşmalıydım! Hemen şimdi! Ama ağzım bir türlü açılmıyordu, kalbimse korkuyordu. Onu kırmaktan o kadar korkuyordum ki ve maalesef ki kıracağımı bilmem daha da kötü yapıyordu. Neden Harry de hissettiğim gibi seninle hissedemiyordum.
"Noell" dedim biranda. Olduğum yerde kaldım ama Noell'e taraf dönmedim. Bakamazdım, mavi gözlerine bakarken ondan ayrılamazdım. Bu kadar zaman bana tahammül eden kişiden gözlerine bakarak artık onu sevmediğimi söyleyemezdim. Noell den hiç bir ses gelmedi.
"Ben yapamıyorum." dedim. Bunu söylemesi seni sevmiyorum dan daha kolaydı. Noell halen konuşmuyordu. Ama arkamda olduğunu biliyordum. Nefes alışlarını duyabiliyordum. Belki de ağlıyordu, hayır bu imkansızdı Noell asla ağlamaz. Ne kadar canı yansa da her zaman etrafa güçlü bir görünüm verirdi. Babasının cenazesinde bile annesi adına güçlü olmak için bir kez bile ağlamamıştı. Bana o gün 'Birisinin güçlü olması lazım Niall' demişti. Ve hep Noell güçlü olan kişi olmuştu. Şimdi de kendin için güçlü olmalısın Noell. Ben senin için hiç bir zaman güçlü olamam kendim için bile olamıyorken. Bu istediğim bencilce ama yapamıyorum. Arzularıma yenik düştüm.
"Sanırım artık yapamıyorum Noell. Bilmiyorum aklım çok karışık düşünmem lazım" dedim. Yüzüne bakmak istiyordum ama bakmamalıyım. Dayanamayabilirim. Noell yine sessiz kaldı. Kalma lanet olsun bağır çağır birşeyler yap. İlk kez Noell sessiz kalıyordu. Önceden de bu anları yaşamıştık, daha da kötülerini yaşadıklarımız bile olmuştu. Ama o her zaman ilişkimizi kurtarmıştı. Aslında ilişkimizi ayakta tutan tek şey o'ydu.
Noell öylece sessiz kalmaya devam ediyordu. Ama ben artık dayanamıyordum. Sanki sessizliği daha çok canımı acıtıyor gibiydi. Daha fazla dayanamayıp evden çıkmaya karar verdim. Kapıdan çıkmadan önce Noell'e yan gözle bir kez baktım. Öylece önüne bakıyordu. Gözlerinde ne nefret, ne sinir aslında her hangi bir duygu yoktu. Taş kesilmişti. Kapıyı çekip çıktım, Noell'in yüzü gözlerimin önünden gitmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In My Memory (Narry)
Fanfiction"Beni de mi unutacaksın?" "Hastalığımın bile unutturamayacağı birşey var" "O neymiş?" Dudaklarımı kulağına yaklaştırıp bir sır söyler gibi fısıldadım.. "Bu bir sır"