Arkadaşlar biliyorsunuz okullar başladı ve yazmak biraz zor oluyor. Bu bölümü zor şartlar altında yazdık aslında ne düşündükte yazdık bilmiyoruz. Finale son iki bölüm kaldığından Harry'nin ağzından yazalım dedik. Final nasıl bir son olacak bizim dahi fiikrimiz yok ama sizin aklınızda varsa lğtfen fikirlerinizi paylaşın, yorumlalrınızı da eksik etmeyin. Narry ailesine büyük öpücükler iyi okumalar :)))))
Harry
Kalbim çok acıyor. Yıllardır atmayan kalbim acıdan mahvoluyor. Sanki binlerce bıçak saplamış gibiler. Onunsuz olmak istemiyorum artık ama onunla olmamın da hiçbir yolu yok gibi. Gözlerine bir daha eskisi gibi bakabilmek istiyorum, dudaklarını yeniden dudaklarımda hissetmek istiyorum...
Kapıdan çıkıp gitmesine izin vermemeliydim. Beni bir kere daha terk etmesine izin vermemeliydim. Belki isteyerek yapmamıştı beni terk etmek asla istemezdi, ama canımı acıtıyor. Beni unutmasını, anılarımızı, öpüşmelerimizi... Elimde olsaydı zamanı geri sarar ve son günümüzü bir kez daha yaşardım. O anın bu kadar değerli olabileceğini tahmin etmezdim. Böyle olmak zorunda değildi.
Niall şuanda büyük bir travma geçiriyor olabilir ama ben yıllardır ölü olarak yaşıyordum. O gün onu bıraktığım o hastaneden sonra kalbimin attığını hissedemedim. Aklıma o gün ki beyaz solgun yüzü geldikçe delirecek gibi oluyordum. Onu bırakmamalıydım herşeye rağmen onunla kalmalıydım. Niall ve benim resimlerimizin asılı olan oda da öylece etrafa bakıyordum. Bir an öfkeleniyor bir an sakinleşiyordum.
Neden geri döndüm ki! Yıllardır dayandım ve şimdi bir anlık hevesle geri döndüm. Belki hatırlar dedim, küçük bir umudu hayal kırıklığına dönüştürdüm. Onun üstüne böyle bir sorumluluk yüklememeliydim.
Niall'ı ilk gördüğüm anda anlamıştım. O mavi gözlerin hayatımı değiştireceğini... O hayatımda olmadan önce sadece insanların canını acıtıyordum. Babamın kırık göz yaşlarıyla doldurduğu kalbimle başkalarının kalbini kırdım. Annemi gördükçe babamı hatırladım. Gaylerden nefret ederdim ama aşık olduğum kişi beni tamamiyle değiştirdi. Ondan her ne kadar uzak durmaya çalıştıysam da kendime engel olamadım. Her hareketiyle değişmeme neden oldu. Ona acı çektirmek istemedim, ona acı çektirmemek için kendime acı çektirdim. Hiç bir zaman fark etmedi onunla mutlu olamayacağımızı, içten içe sonumuzun mutlu olmayacağını biliyordum ama belki mutlu oluruz dedim. Bu sefer beni terk etmeyen biri olur dedim.
Babam tarafından terk edilmemin üzüntüsünü başkalarından çıkardım. Bir suçum olmadığı halde yalnız kaldım. Ve o bunu önemsemedi. Küçüktüm, duygularım fazla doruktaydı. Vurdum duymazdım, o gidene kadar. O gidene kadar ağlamak neydi bilmezdim. Öğrendiğimdeyse bir daha ağlamamaya karar verdim. Eğer ağlamak istemiyorsan ağlatman gerekiyordu.
Niall'la tanışana kadar herkese bencilce davrandım. Önemli olan benim ağlamamamdı. Onlar ağlasa da umurumda olmazdı. Ama Niall'ın ilk göz yaşında eriyip gitti kalbim. O ağlarken ben ondan daha fazla acı çektim. Bunları ona çok az söyledim. Şansım olmadı. Ona kalbimi göstermeye zamanım olmadı.
Aşk belki çok acıtıyor ama onsuz da nefes alamıyorsun sanki... Yıllardır gördüğüm her mavi gözü Niall sanıyorum. Sürekli umut ediyorum onunla karşılaşırım diye, sürekli bir gün beni hatırlayıp bana döneceğini... Her ne kadar Niall'ın benden haberi olmasa da benim ondan hep haberim oldu. Onu bırakmak zorunda kalsam da her zaman onu izledim.
Ailesi onu benden uzak tutmak için İrlandaya götürdü. Onu o odada bıraktığım günler aklıma geldi. Her gün içiyor eve iki gün sonra geliyordum. Onunla olduğum yatağa uzanıyordum. Kokusunun sindiği yastığa sarılıyordum. Onu unutmak için başkalarıyla olmaya çalıştım. Hepsinin mavi gözleri vardı, sarı saçları, beyaz tenleri... Ama hiçbiri Niall'ın gözleri, dudakları, saçları değildi.
İlk başlarda Niall'ı hatırlatan herşeyden kopmaya çalıştım. O eve bir daha girmedim. Onu bana hatırlatan herşeyi hayatımdan çıkardım. Yastığı, çarşafları, resimleri, dokundupu her şeyi yakmak istedim. Ama yapamadım. Ondan kalan şeyleri yok etmek onu yok etmekti. O beni hafızasından yok etsede ben onu edemezdim. Hafızam da ölümsüzdü o.
Onsuz bir hayata başlamıştım. Her gördüğüm mavi gözde aklıma gelsede eskisi kadar acıtmıyordu. Acıya alışmıştım. Bana yaşadığımı hatırlatan tek şeydi acı.
Ta ki o kitabı görene kadar onsuz idare edebiliyordum. İn my memory adındaki kitabı çok fazla okunmuştu. Kitabı duymuştum ama okumak istememiştim. Yazarının kim olduğunu görene kadar. Bir kitapçı da kitabı incelememle fark etmiştim. İlk başlarda ad benzerliği diye düşünmüştüm. O kitabı okumamla kendimi uçuruma daha fazla ittim. Aptal hayallere kapıldım, umutlarla doldurdum kendimi. Onun hakkında herşeyi öğrendim. Nerede yaşadığını, kiminle yaşadığını, hangi müzikleri dinlediğini, en sevdiği tatlıyı... Beni tanımasa da ben onu yeniden tanıdım. Onunla karşılaşabilmek için herşeyi yaptım. Eski editörüne başka bir iş sağlayarak yeni editörü oldum.
Ailesi onu benden almakla kalmayıp Noell'den de almıştı. Her ne kadar Noell ile aramız hiç bir zaman iyi olmasa da intihar ettiği haberi benide üzmüştü. Aynı kişiye aşık olmuştuk, o da benimle hemen hemen aynı acıları yaşamıştı. Ben Niall'ı uzaktan severken o yakının da olsa da ona dokunamadı. Noell'i sevmezdim ama Noell'in Niall'ı ne kadar çok sevdiğini her zaman görebiliyordum. Noell'in Niall'ı benden daha çok seviyor olma olasılığı onu kıskanmama neden olurdu. Ama Niall'ın yanında olamıyorsam, yanında Noell'in olmasını isterdim.
Şimdi küçük umutlarımdan Niall'ın hayatını bir kez daha mahvettim. İnsanların beni terk etmesine alışmıştım. Yeterince güzel bir kalbe sahip değildim. Bencildim, yalancıydım, umursamazdım...
Dizlerimin üstüne durduğum yerden yavaşça kalktım. Göz yaşlarım akıp gidiyordu. Yok olan umutlarım gibi. Eskiden Niall için önemli olabilirdim ama artık değilim. Aşkı ne kadar canımı acıtsa da hiç bir zaman keşke sevmeseydim diyemiyorum. Keşke karşıma çıkmasaydın, keşke seni tanımasaydım. Bunları demem lazımdı. Ama ilk kez birinin mutluluğu için kendi canımı acıttım. İlk kez bencil biri olmamıştım, ilk kez kendimi umursamamıştım... Benim gibi birinin mutlu olmaya hakkı yoktu. Onun mutlu olabileceği bir hayatı elinden alamazdım o gün.
Karşımda kocaman olan sadece Niall'ın yüzünün olduğu resme yaklaştım. Gözleri hep umutlu, korkak, yorgun ve yalnız bakardı...
"Bir kez daha canını acıttım. Ama bu son olacak. Bir daha varlığımı hissetmeyeceksin. Seni kendimden kurtaracağım sevgilim..." dedim resimdeki gözlerine son bir kez bakarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In My Memory (Narry)
Fanfiction"Beni de mi unutacaksın?" "Hastalığımın bile unutturamayacağı birşey var" "O neymiş?" Dudaklarımı kulağına yaklaştırıp bir sır söyler gibi fısıldadım.. "Bu bir sır"