53K 2.4K 6K
                                    

Merhabalar :')

Şuraya eylül 2023'ten bir not bırakayım; bu benim yazdığım ilk hikaye.. Yazalı epey zaman oldu. Bu yüzden eğer Olillon veya Barbie'yi beğenip buraya geldiyseniz lütfen beklentinizi yüksek tutmayın 🥲 Zamanında yayından kaldırdığım da olmuştu (aşağıdaki italik olmayan pasajdan anlaşılacağı üzere) ama yeniden okumak isteyenler olduğu için yayınlamıştım. Şimdi de zaman zaman profilimde görünce gözüm seğirse de (cidden çok utanıyorum) silmiyorum çünkü hem yazarken eğlendiğim zamana, hem de geri dönüp okumak isteyenlere kıyamıyorum. Siz yine de lütfen beklentiyi çok yüksek tutmadan okuyun. Neyse ki sparrow komik olması, eğlendirmesi gereken bir hikaye. Pek bir ciddiyet barındırmıyor. Siz de bunları bilerek başlayın isterim 🫠

Bir de şu konuya açıklık getireyim; hikaye tamamlanmış değil (belki günün birinde bir final bölümü yazarım). Ama bu okumaya engel değil çünkü son bölüm final havasında. Final bölümü diye yayımlasam kimse yadırgamazdı herhalde dşjdlfmfk 

Uzun zamandır bölüm yazmadığımdan, özür niyetine Sparrow'u yeniden okumak isteyenler için yayınlamak istedim. Fakat hala beğenmediğim ve düzenleyemediğim için yalnızca 3 günlüğüne yayınlıyorum. Sabrınız ve desteğiniz için çok teşekkür ederim. Sizi seviyorum...
Keyifli okumalar~

"Beş dakika daha beklersek eriyeceğim, Tae." Alnım yapışan saçlarımı belki de ellinci kez geriye iterken söylendim. O kadar sıcaktı ki yürüdüğüm zaman ayakkabımın tabanları asfaltta kalacak diye korkuyordum.

"Söylenmeyi kes, Jimin. Son birkaç yudum suyum kaldı zaten, şimdi hepsini içer şişeyi de sana sokarım." derken havaalanının dışarısındaki merdivenlerde oturmuş, tişörtünün yakasını çekiştirerek serinlemeye çalışıyordu.

Kaşlarımı çattım. "Diline dikkat et."

Orta parmağını yüzüme sallayarak söylediğimi ne kadar umursadığını gösterdi. Zaten dinlemeyeceğini bilerek uyarmıştım, pis konuşmayı severdi.

"Şu arkadaşının geleceğinden emin misin?" Oflayarak sordum.

Gözlerini yorgunca bana çevirirken gelecek küfüre kendimi hazırlamıştım ki, Taehyung arkamda bir noktaya odaklandı. Neye baktığını görmek için arkamı döndüm.

Gözlerim birkaç kişi üzerinde gezindikten sonra onu buldu. Koyu kahve saçları alnının iki yanında dinleniyordu. Beyaz tişörtü kol kaslarını saklamaya yetmemiş, adeta etrafa görsel bir şölen sunuyordu. Bu sıcak havaya rağmen siyah, dar bir pantolon giymişti. Bacaklarını süzmekten çekinmedim. Bir ilah gibiydi.

Keskin bakışları kalabalıkta gezindikten sonra gözlerime değdi.

Ürperdim. Omurgamdan yukarıya tırmanan hissi görmezden gelmek imkansızdı. Dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. Hiç tanımadığım bir adam, tek bakışıyla dizlerimin bağını çözmüştü.

Susuzluğum bir anda arttı. Kaliforniya'nın yakıcı sıcağını unutmuş, onun bakışlarında kavruluyordum.

Gözleri bedenimi baştan aşağı süzdükten sonra dudağının kenarı usulca kıvrıldı. Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum. Arsız bakışlarımı fark etmişti işte.

Başka yerlere bakmak istiyordum, fakat bakışlarımızı koparacak gücü kendimde bulamamıştım. Valizimin kulbunu sıkıca tutmuş, bir karış açık ağzımla ona bakıyordum ki, tek hareketiyle beni beynimden vurulmuşa çevirdi. Ellerini ceplerine yerleştirip gözlerime bakarken dudaklarını diliyle ıslattı ve bana göz kırptı.

Aklımı kaçırdım. Yaptığı hareket direk olarak kasıklarıma sinyal göndermişti. Parmak uçlarıma kadar titrediğimi hissederken alt dudağımı sertçe dişledim.

sparrow || kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin