Selam, yorum okumak için geldim şsjsşödkd
📢 Bilin bakalım kim erkek? Doğru bildiniz, NATALE!
İNANMASI GÜÇ BİLİYORUM AMA O BİR ERKEK, EVET!🌘🌑🌒
"Jungkook."
"Hm?"
"Uyan."
Altımda kim bilir kaçıncı rüyasını gören Jungkook gözlerini zorlanarak açtı ve hemen burnunun ucunda duran yüzümü görünce irkildi. "Ne oldu?"
"Susadım." dedim hırıltılı çıkan sesimle. Üzerinden saatler geçtikten sonra boğazım daha çok ağrımaya başlamıştı ve konuşunca canavara benzediğimden neredeyse emindim.
Jungkook kaşlarını çatıp gözlerini ovuşturdu. Dağılmış saçlarını okşama dürtümü bastırmaya çalışıyordum. "Yine mi?"
Gözlerimi devirip zihninin açılmasını bekledim. Uyku sersemi Jungkook gerçekten de kalın kafalının tekiydi.
"Saat öğlene geliyor." dedim fakat cümlemin yarısı neredeyse duyulmamıştı. Yüzümü buruşturup birkaç kez öksürdüm. Dakikalardır Jungkook'un göğsünde hareketsiz bekliyordum ve bir ölü gibi yatmaya devam edeceğini anlayınca onu uyandırmaya karar vermiştim.
Gece boyunca arkamın sızısı yüzünden kıvranıp durmuştum ve Jungkook da benimle beraber uyuyamamış, en sonunda iyi geleceğini söyleyerek bana duş bile aldırmıştı. Fakat acı hâlâ tazeliğini koruyor, hatta daha keskin bir hal alıyordu.
Jungkook ağzını bir bebek gibi şapırdatarak kendine gelmeye çalıştıktan sonra dikkatle yüzümü inceleyip genişçe sırıttı. "Seviştik."
Ciddi ifademi koruyamadan şapşallığına kıkırdadım. Şişmiş gözleri ışıl ışıldı ve üzerlerinde dakikalarca uğraştığım morluklar boynunda estetik bir şekilde dinleniyordu. Dudaklarının boyandığı kırmızı, gecenin ne denli yoğun olduğunu hatırlatır gibi gözüme çarpıyordu.
Jungkook yüzüme düşen saçlarımı geriye itip açılan alnıma bir öpücük kondurdu. Gözlerim temasın büyüsüyle kapanmış, etrafımı saran misk kokusunda kendimi kaybetmiştim.
"İyi misin?"
İlgiyle açılan gözleri ve havalanan kaşları geri kalan tüm dünyanın renklerini silmiş, yalnızca onları görmem için uğraş veriyordu sanki.
"Daha iyi." diye mırıldandım çatlayan sesimle.
Daha iyi falan değildim fakat beni tekrar duşa sokmak isterse buna bir kez daha dayanabileceğimden şüpheliydim. Saatler önce ıslak vücudumda gezinen ellerine karşın nefeslerimi düzende tutmaya çalışmak büyük bir işkenceydi. Sonrasında onu durdurup kendim yapmasaydım eğer, deliğime krem bile sürecekti ve tüm bunları kasten, benimle oynamak için yaptığını düşünüyordum.
Jungkook gövdeme sardığı kollarını gevşeterek sırtımı okşamaya başladı. Göğsüme yaslı göğsü aldığı dingin nefeslerin etkisiyle kalkıp inerken dikkatim dağılıyordu. Soluklarımı onunkilerin ritmine uydurmaya çalıştığımı fark edince sessizce kıkırdayıp boştaki eliyle yanağımı okşadı.
"Ben dünyanın en şanslı adamıyım." dedi sırtımı okşamaya devam ederken. Dudaklarına yerleşen içten gülümsemeyi öptükten sonra çenesine de bir öpücük bıraktım.
"Haklısın. Eşi benzeri olmayan Park Jimin'i saatlerce düzdün." deyip öptüğüm yeri hafifçe ısırdım. Onunla kirli konuşmak çok hoşuma gidiyordu.