Okuyacağınız bölümün boşluğu için şimdiden özür dilerim..
📢 Ve evet, çok doğru. NATALE ERKEK..
🌘🌑🌒
"Merhaba, Taehyung!" Kapıya açan Tae'yi iterek aceleyle içeri girdim. Bir an önce odama çıkıp makyaj yapmam gerekiyordu.
"Jimin?"
Dış kapının kapanma sesi kulaklarıma dolmuş, hızlanmamı sağlamıştı. Kaçabileceğime dair inancım yok olsa da çabalamaktan çekinmeyecektim.
"Jimin! Buraya gel, seni ördek surat!"
Koşmaya başlamak için geç kalmış olmalıyım ki, bir an sonra beni ensemden tutup çeken Tae'ye, merdivenin trabzanlarına tutunarak karşı koymaya çalışıyordum.
"Taehyung, ne yapıyorsun ya? Bıraksana!"
Trabzanlara tutunan ellerim yorulmuş, eklemlerim bembeyaz olmuştu. Ayrıca çekilen ceketim boğazımı sıkarak nefes almamı zorlaştırıyordu. Yine de pes etmeyip debelenmeye devam ettim.
"Ne saklıyorsun?"
Taehyung ceketime sertçe asılarak beni kendine çevirdikten sonra gözlerimi sıkıca kapatıp yok olmaya çalıştım.
"Vay canına. Yeni aksesuarın çok.. mor?"
Kendimi sıkarak yok edemediğimi fark edince göz kapaklarımı araladım. Tae dudaklarını sıkıca birbirine bastırarak gülmemeye çalışıyordu.
Elim istemsizce boynuma gitti ve ceketimle, Jungkook'un bıraktığı izleri beceriksizce gizlemeye çalıştım.
"Kapa çeneni." dedim onu iteleyip salona girerken. Çoktan görmüştü zaten, artık makyajla kapatmama gerek yoktu. Ceketimi yeni koltuğumuza fırlatıp rahatça kuruldum. Evet, Jungkook gerçekten de zenginliğin getirdiği tasasız tavrından ödün vermeksizin, kirlettiğimizin yerine yenisini almıştı.
Taehyung karşımdaki koltuğa yüzünde görüp görebileceğim en uyuz ifadeyle oturduğunda, gözlerimi devirdim. Kaçınılmaz olan gelip çatmıştı işte.
"Jungkook'un insan olduğundan emin miyiz?" diye sordu gülerek.
Başımı indirip göğsüm ve omuzlarıma bakmaya çalıştım. İzler vişne çürüğünden hallice, böğürtlene kayan bir renge bürünmüştü. "Öyle olduğunu umuyorum."
Sırf beni bu aptalın diline düşürdüğü için, hoşlandığım adama bol bol küfrediyordum.
Oh hayır, dedim kendi kendime. Sırf bu yüzden değil.
O kadar kurnaz ve oyuncuydu ki, ona olan bakış açım bir gecede tamamen değişmişti. Beni altında saf bir arzuyla kıvrandırırken, onun her zamanki sinir bozucu soğukkanlı tavrıyla planlarını uygulamakla meşgul oluşunu fark edene dek, birkaç bin kez ona orgazm için yalvarmış, zihnimi adeta o yatağa armağan etmiştim.
Ve bu beni deli ediyordu.
Uh, en iyisi biraz geriye saralım.
**
"Jungkook!"
Aynadaki yansımama bakarken gözlerim şaşkınlıkla açılmış, dudaklarımın arasından kaçan çığlığa engel olamamıştım.
Jungkook endişeli bir ses tonuyla banyonun dışından seslendi. "Serçe? İyi misin?"
Boydan aynadaki karşıtımı incelerken ellerimi çıplak vücudumda gezdiriyordum.