27.2K 1.5K 1.7K
                                    

Çok merak edilen bir şeyi açıklamak istiyorum; Natale bildiğiniz Natale diye okunuyor. Böyle İtalyanlar gibi yayarak, "Nataaale" diye okuyacaksınız şösmdşösşems

📢 AYRICA KENDİSİ ERKEK

Ve evet, medyada siyah beyaz bir Jungkook yok. Ben de şaşkınım..

🌘🌑🌒

Bazı insanlar neşe ve keder verir. Kimileri hayatı altüst ederken, kimileri hiçbir fark yaratmaz. Kimileri ise hayatı X'ten Önce ve X'ten Sonra şeklinde böldürür, diyor André Aciman.

Jungkook'tan öncesi silik, ufacık bir detaydı sanki. Oysa tanıyalı ne kadar olmuştu, belki iki hafta? Bir insan iki haftada hayatımın merkezine oturabilir mi? Bu mümkün mü? Bir zamanlar Jungkook'un gözünden kendimi gördüğüm gibi, geçici bir saplantıdan ibaret mi, yoksa Jungkook gerçekten de hayatımın Ondan Sonra'sına dayanamayacağım kadar bağlamış mıydı beni kendine?

Onu düşünmenin verdiği çılgın ürpertiyi, tüm vücudumu saran adrenalini haylazca seviyordum. Gözlerimiz değdiği an beliren koyu kızıllık, uzun sohbetlerimizin hücrelerimi boyadığı o parlak sarı, bedenlerimiz değdiğinde oluşan o berrak beyaz yaşamın anlamı oluvermişti bu kısacık vakitte. Taehyung'ı benim adıma başvuru yaparak Jungkook ile tanışmamı sağladığı için sıkı sıkı kucaklamak istiyordum.

Gökyüzünün griye boyandığı serin çarşamba günü, öğleden sonraki ders çıkışında Natale'yi kampüste yakalamayı başardım. Normalde ders çıkışımda beni bekleyen hep o olurdu. Bu defa gelmeme ihtimaline karşın dersten erken çıkmış, onun bölümüne bakınmıştım.

Yanında beni daha önce tanıştırdığı Koreli bir arkadaşı vardı. Adam giydiği uzun, toz pembe yazlık ceket ile adeta parlıyordu.

Kampüsün işlek sokaklarından birinde, ev yemekleri yapan bir kafeye girmek üzerelerdi ki, Natale'nin kolunu kavrayıp bana dönmesini sağladım. Yüzünden ufacık bir saniye geçen şaşkınlık, yerini zorlama bir gülümsemeye bıraktı.

"Yanıma mı geliyordun?" dedim cevabının olumsuz olduğunu bilerek. Dürüstçe yanıtlarsa ne diyeceğim, diye düşündüm geç kalınmış bir endişe ile.

Fakat Natale yüzüne zoraki kondurduğu gülümsemeyi bu kez içtenlikle genişletti. "Evet, gelecektim. Ama dersinin bitmesine daha var sanıyordum." Burnunu şirince kırıştırıp kol saatine göz attı.

"Oh, doğru. Seni bulmak için erkenden çıktım." diye geveledim hiç düşünmeden. Şimdiden kendini utandıracak bir şeyler yapmayı başardın Park Jimin, aferin sana.

Natale henüz yüzümdeki şapşal ifadeye odaklanmışken, yanımızda dikilmekte olan arkadaşına biraz kibar olmak, biraz da dikkati üzerimden çekmek adına elimi uzattım. "Seokjin, değil mi? Tekrar karşılaştığımız için sevindim."

Adam sarı saçlarını çevik bir hareketle düzelttikten hemen sonra uzattığım elimi kavradı. "Ben de sevindim, Park Jimin. Jin demen yeterli."

Yüzü o kadar güzeldi ki, tıpkı çevremizdeki insanlar gibi, ben de gözümü ondan alamıyordum. Bir ara cildiğini nasıl bu şekilde koruduğunu ona sormalıyım, diye düşündüm.

"Yemekte bize katılmak ister misin?" Natale kibarca sorarken tek omzuna geçirdiği spor çantasını düzeltti.

"Aslında, o kadar vaktim yok. Sorduğun için teşekkür ederim." dedim her zaman yaptığım gibi elimi saçlarımın arasından geçirirken. "Biraz konuşabilir miyiz, mümkünse?"

sparrow || kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin