Pazartesi günü Taehyung erkenden kalkıp şirkete gitmiş, ben de birkaç saat yatakta pinekleyip dizi izlemiştim.Jungkook'u düşünmemek için elimden geleni yapıyordum fakat pek de başarılı olduğum söylenemezdi. Taehyung'a attığı mesajlar aklıma geldikçe karnıma ağrılar giriyordu. Beni zaten tanıyor olması, aylarca benim hakkımda konuşup fotoğraflarım için çıkarcı arkadaşıma bir şeyler alması gerçekten çılgıncaydı. Üç günde kafamı resmen allak bullak etmişti.
Onun hakkında ne düşündüğümden emin olamıyordum. Dürüst olmak gerekirse okuduğum mesajlar oldukça hoşuma gitmişti. İstemeden onunla bir ilişkimin olduğu hayaller kurmaya başlamıştım ve bu çok berbattı. Jungkook'un böyle bir şey istemediğinden neredeyse emindim. Muhtemelen onun için elde etmek istediği geçici bir saplantıdan ibarettim.
İşin en kötü tarafı da, tüm bunları düşünmek bana acı veriyordu. Oysa umrumda olmamalıydı. Jungkook sadece en yakın arkadaşımın dostu ve benim yeni ev sahibimdi. Başka bir şey olmayacaktı ve ben bunu aklımdan bir saniyeliğine bile çıkarmamalıydım. Üstelik onu henüz tanımadan bir şeyler hissetmem olanaksızdı. Yalnızca ufak bir etkilenme, diye tekrar ediyordum kendime. Fazlası değil.
Fakat olmuyordu işte. Buraya gelirken Tae ile gezip tozmaktan başka bir şey yapmayacağımızı düşünmüştüm. Şimdiyse gelir gelmez kendimi zengin ve saplantılı bir adamın gözlerine düşerken bulmuştum ve bundan oldukça nefret ediyordum.
Tae erken çıkacağına dair mesaj attığında eşyalarımı alıp Jungkook'un evine gittim. Dün bahçede yaşananlar ve sonrasında öğrendiklerim yüzünden oldukça gergindim fakat duşa girmem gerekiyordu ve banyomuz ancak akşam saatlerinde kullanılabilir hale gelecekti.
Neyse ki bir kez olsun şans yüzüme gülmüştü. Kapıda beni karşılayan görevli Jungkook'un evde olmadığını söyleyip bana banyoya kadar eşlik etti. Alımlı bir kadın oluşu sinirlerimi bozmuştu. Oldum olası cildime takıntılıydım ve benimkinden daha güzel bir cilde sahip olan herkesten iğrenirdim. Kesinlikle bu kadar güzel bir kadının Jungkook'la aynı evde bulunmasıyla alakalı değildi.
Acaba tam olarak ne iş yapıyordu? Kaç saat çalışıyordu? Her gün burada mıydı? Jungkook da onun cildinin güzelliğini fark etmiş miydi?
Sanki düşüncelerimi dağıtabilecekmiş gibi ellerimle havayı tokatladım.
Bir an çoğu kez hayalini kurmuş olduğumdan dolayı Jungkook'un yatak odasının neye benzediğini merak ettim fakat her ne kadar fırsatım olsa da özel alanına izinsizce girmek gibi bir saygısızlığı ona yapmayacaktım. En azından şimdilik.
Şu zamana kadar ancak filmlerde benzerini görebildiğim banyosunu kullanırken onun da daha önce burada çıplak ve ıslak bulunduğu gerçeğini düşünmemeye çalışmak oldukça zordu. Fakat bir şekilde işimi halledip hazırlandım ve şoförün nazik teklifini geri çevirip otobüsle Taehyung'ın yeni iş yerine ulaştım.
Şirket iş merkezleriyle çevrili bir semtteydi ve oldukça zengin olduğu bariz olan insanlarla kaynıyordu. Her yer takım elbiseli, pahalı saatler takmış erkekler ve şık giyimli, parlak takılı kadınlarla doluydu. Kendimi arkadaşım ile gurur duymaktan alamadım. Neredeyse gözlerim dolacaktı.
Tam da o an yüksek katlı cam binadan oraya ait olmadığını adeta bağıran biri çıktı; Taehyung.
Rahatlığıyla övünerek sürekli giydiği eşofmandan bozma gibi duran bir pantolon giyiyordu. Üzerindeki gömleğin uçlarını pantolonun içine sıkıştırmış, saçlarına oldukça dikkat çeken kırmızı bir bandana takmıştı.
Ben de bu toplulukta en az onun kadar dikkat çektiğimden midir bilmem, beni anında görüp yanıma ulaşmıştı. Yüzündeki gergin ifadeyle dalga geçmek istedim fakat ağzımı dahi açamadan dirseğimi tutup ardından sürüklemeye başladı.