Kendimi aştığımı düşünüyorum. Kaosa girince gaza geldim herhalde, utanmasam her gün bölüm atacağım şsjsşödşd
Jungkook hakkında hiç bu kadar detay vermemiştim. Okuduktan sonra düşünceleriniz ne yönde değişecek merak ediyorum..
🌗🌑🌒
"Jungkook.."
Taehyung dolu gözlerini kırpıştırıp ayaklandı ve atölyeye giren Jungkook'a doğru koştu. Gevşetilmiş kravatına rağmen boğuluyormuş gibi görünüyordu ve Tae'nin aklında bu gecenin ne denli berbat geçeceği hakkında birkaç fikir oluşmuştu bile.
Kollarını çocukluk arkadaşının boynuna doladı ve sanki bunu bekliyormuş gibi anında hıçkırarak ağlamasını dinledi. Bedeni öyle şiddetli sallanıyordu ki, Tae bir an panik atak krizi geçirdiğini sanmıştı.
Onu salona adeta sürükleyip koltuğa oturttu ve masada duran su şişesini arkadaşına uzattı endişe ile.
Jungkook şişeye göz ucuyla bile bakmadan saçlarını terli alnından uzaklaştırdı. "Her şeyi batırdım."
Taehyung sıkıntıyla nefes verip Jungkook'un yanına oturdu yavaşça. Koltukta bağdaş kurup yüzünü Jungkook'a döndüğünde de sessizliğini korudu. Aksini söyleyemiyordu çünkü evet, bu kez gerçekten de batırmıştı.
"Taehyung.." dedi sızlanarak. "Ben tüm bunları nasıl kaldıracağım?" Gözyaşları ardı arkası kesilmeyecekmiş gibi hızlıca sıyırıp geçiyordu tenini.
"Ona anlatacaksın," dedi Taehyung sessizce. Hayatı boyunca hiç bu denli çıkmazda hissetmemişti kendini. Jimin'i hiç kaybetmemişti.
"Neyi anlatacağım, Taehyung? Lanet olası kocam Serçe'yi öldürmek için yer ararken onu evime getirip duygularımı açık ettim! Beni nasıl affedecek, söylesene?"
Taehyung hıçkırıkları yüzünden doğru düzgün konuşamayan adamı hayretle izledi. Jeon Jungkook'u ilkokuldan beri tanıyordu ve onu bir kere bile böylesine dağılmış görmemişti.
"Başka şansın mı vardı?" dedi Taehyung bir aptalla konuşur gibi. "Kaliforniya'da okuyabilmesi için yaptın. Bu fırsatı geri tepseydin çok bencilce olurdu, sen de biliyorsun."
Jungkook kurumuş dudaklarını ıslatan gözyaşlarını dişledi bir süre. Kaşları çatılmış, saçları hiç olmadığı kadar özensiz görünüyordu.
Zihninde birkaç ay öncesine gitti ve bir davette karşılaştığı rektörü hatırladı. Adam yaklaşık iki yüz değişim öğrencisini burslu olarak üniversitesinde istediğini söylediğinde Jungkook'un aklına Jimin'den başkası gelmemişti. Ne de güzel olurdu Serçe'nin kariyeri için bu denli büyük bir adım atıp, başarılı ve mutlu olduğunu görmek..
Jungkook bu olaydan birkaç gün sonra her zaman olduğu gibi Taehyung ile konuşurken, ona bu durumdan bahsetti ve arkadaşı tam da o anda çıldırmış gibi çığlık attı. Ne kadar güzel bir haberdi bu! Biricik Park Jimin'i bu şahane fırsatı yakalamıştı ve Jungkook'un tek bir sözüyle hayallerine büyük bir adım daha yaklaşabilirdi. Böylece Park Jimin'in adı rektörün eline ulaştığında her şey sorunsuz ilerledi, çünkü genç adam gerçekten yetenekliydi. Jungkook onunla ne kadar gurur duyduğunu hatırladı..
Ortadaki tek sorunu da kısa zaman içinde yok etti. Bağlı olduğu şirketlerden birinde Taehyung için yer açmak oldukça kolaydı. Sonrasında Tae'nin bölüm başkanıyla görüşmüş, birkaç referans mektubu ve bir dolu tebrik eşliğinde bu işi de halletmişti.