Ertesi hafta okula ve eve iyice alışmış, benimsemeye başlamıştım.
Taehyung ufak çaplı bir depresyon dönemine girmişti çünkü tavlamaya çalıştığı iş arkadaşı ona şu zamana dek karşılık vermeyen ilk kişiydi. Ben onun heteroseküel olduğunu düşünüyordum fakat Taehyung buna ihtimal dahi vermiyor, eski çapkınlığını kaybettiğini söyleyerek yakınıyordu.
Bunun yanı sıra Jungkook ile bir haftadır her gün akşam yemeği yiyor, sohbet ediyorduk. Aramızdaki çekim git gide daha da yoğun hale geliyor, cinsellikten ibaret olmaktan çıkıyordu. Bir haftadır ufak öpücüklerden ileri gitmemiş, yalnızca keyifli vakit geçirmiştik. Bu sayede onun yanında eskisi kadar utangaç olmamaya başlamıştım ve her şey yolundaydı. Yalnızca Jungkook'un aramızdaki şeye isim vermek adına bir sonraki adımı atmasını bekliyordum, çünkü bunu yapmak için hâlâ utangaçtım.
Salı sabahı erkenden okula gitmiş, üç saatlik dersin sonunda Natale ile yemek yemiştim.
Oldukça eğlenceli ve nazik biriydi. Üstelik yıllardır burada yaşamış olduğundan, gezmem gereken onlarca yer saymış ve bana her birinde rehberlik edebileceğini bile söylemişti.
Son günlerde okul sonrasını gezerek değerlendiriyor, bazenleri Tae'yi de yanımıza alarak eğleniyorduk. Bu koca eyaleti keşfetmek zevkli ve heyecan vericiydi.
Bol bol sohbet edip radyoda çalan şarkılara eşlik ettiğimiz uzunca bir araba yolculuğunun sonunda, bugünkü gezi durağımıza varmıştık.
Taehyung müzelerde sıkıldığı için, o olmadığı zamanlarda müzelere gitmeyi tercih ediyorduk ve Natale bizim için Nethercutt Müzesi'ne rezervasyon yaptırmıştı.
Müze oldukça zengin ve zarif bir dekorasyona sahipti. Aslında ilgim olmasa da, klasik araba koleksiyonları gerçekten büyüleyici görünüyordu.
Natale bana neredeyse her araç hakkında eşsiz bilgiler veriyor, ona karşı oluşan hayranlığımı katlamaya devam ediyordu.
Bol bol gülüşüyor, sohbet ediyor ve fotoğraf çekiyorduk.
Fazlasıyla eğlendiğimiz bir geziden sonra geri dönmek için yola çıkmış, hava karardığında malikanenin önüne varmıştık.
Araba devasa kapının önünde durduğunda Natale etrafta gözlerini gezdirdi.
"Vay canına." dedi kaşlarını havalandırarak. "Oldukça zengin olmalısın."
İlk defa beni eve bırakmak için yaptığı ısrarları kabul etmiştim.
Kıkırdayarak sahte Rolex'imi gösterdim. "Pek zengin sayılmam." Elimi kapıya doğru sallayarak "Sahibi ben değilim. Atölyesini kiraladım." diye de ekledim.
Gülümseyerek başını salladığında ortamda oluşan sessizliği dağıtmak amacıyla boğazımı temizledim.
"Her şey için teşekkür ederim. Çok güzel bir gündü."
İçten bir gülümseme sunarak bana biraz yaklaştığında malikanenin otomatik kapısı gürültüyle açıldı.
Bahçedeki lambalardan yansıyan ışık gözlerimi kamaştırırken Natale yaklaşmayı keserek içeriye göz attı.
Jungkook elleri cebinde, porno yıldızlarını aratmayacak kadar seksi bir şekilde kapıya yürürken dudaklarım heyecanla aralandı. Giydiği uzun palto esen rüzgarın etkisiyle uçuşuyor, dalgalanan saçlarına uyum sağlıyordu.