"Ama avcılar neden virüslüleri aralarına katmak istesin ki onlar için onur herşey değil miydi?"
"Bilmiyorum belli ki farklı planları var." dedi babam.
Şimdi en merak ettiğim soruya sıra geldi.
"Babam yani üvey babam ve annem arasında olan ne?"
"Üvey baban mithat esra'ya eskiden beri aşıktı ancak esra beni seviyordu.Ailesi zorla esra'yı mithat ile evlendirdi biz yasak ilişki yaşadık ve sen doğdun ama esra mithatı kandırıp "O senin kızın" dedi.Tabi ben onu terketmeseydim tüm bunlar olmayacaktı.Ama virüse yakalanmıştım ve esra'ya zarar vermekten korkuyordum onun güvenliği için ondan uzak durdum."
"Film gibi."
"Hayat filme benzer zaten."
"Neden bana hiç ulaşmadın?"
"İstedim ama cesaret edemedim.Sen bana bir zerre benzemiyorsun kızım sende annen gibi cesaretlisin! Esra asla tehlikeden kaçmazdı sende onun gibi özel birisin."
Gözlerim sulanmıştı.
O benim babamdı sözlerindeki samimiyet kalbime işleyen o sözler..
Herşey bunu kanıtlıyor.
"Baba " diyerek ona sarıldım Bende çok korkuyorum baba ne yapacağım? Ousterdaki arkadaşlarımı bu tehlikelerden nasıl koruyabilirim?"
"Annen gibi birilerini koruma hatasına düşme" derken aniden benden ayrılıp gözlerimin içine baktı.
"Git öykü kendini kurtar!"
"Yapamam kaçmak korkaklara göredir."
"Ben kaçtım bak ben korkağım bir korkağın ancak korkakca tavsiyesi olur.Tamam ne istersen yap ama dikkatli ol!" diyerek gözlerimden öptü.
"Sağol bundan sonra çok sık görüşürüz umarım ama şimdi gitmem lazım hesaplaşmam gereken birileri var."
Deniz'e beni kandırmanın bedelini ödetecektim.
Babam'ın binbir ısrarıyla o gecelik orada kaldım ama ertesi gün erkenden yola çıktım.
Ouster'a vardığımda bilerek geceyi bekledim.Deniz'in odasının bulunduğu pencereye kedi gibi tırmandım kaçamayacaksın benden!
Pencereden içeri daldığımda aniden yataktan fırladı.Bir tekmeyle onu yatağa geri yatırdım daha sonra yastığı alıp onu boğmaya kalktım.
Ölüm.. .
Bana yalan söyleme'nin cezası ölümdür!
Ama hala sormam gereken sorular var.Öfleye pöfleye yastığı kaldırıp elimle çenesini kavradım.Damağı yerinden çıkana kadar sıktım.
"Bana bak öküz ya bana gerçeği anlatırsın ya da seni şurada öldürürüm! Duydun mu beni ha!"
Korkuyla kafasını salladı,deniz mavisi gözlerinde şaşkınlık vardı.Aniden çenesini bıraktım ve derin derin nefesler alıp vermeye başladım.
Eminim dişlerim çıkmıştır çünkü gerçekten çok saldırganlaştım.
Biraz sakinleşince ve o da dinlenince sorumu sordum.
"Söyle,sen avcı mısın?"
Evet manasında kafa salladı.
"Ya diğerleri öğretmen ve çalışanlar?"
"Onlarda"
"Öğrenciler?"
"Onlar değil.Onlar piyon!"
"Ne istiyorsunuz bu öğrencilerden?"
"Onlardan birşey istediğim yok öykü! Hepsi gereksiz man kafanın teki.Ben sadece seni istiyorum."
"Neden beni?"
"Sen aradığımız kişisin.Virüslülerin en iyisisin!"
Anlamamış gibi bakmama şaşırdı.
"Hadi ama anlamış olmalısın.Cesaret sende,inanç sende!"
"Ben virüslüyüm deniz nasıl avcılara katılabilirim söylesene!."
"Tedaviyi bulduk öykü!"
"Nasıl?"
"Senin sayende! Bir masumu öldürdün hatırladın mı? O masum bir hayatı yok ettiği gibi iyileştirebilirde!"
"O şifacı mı?"
"Evet!"
"Sadece ölmeliydi ve bunu sen yaptın!
Onun kanından bir ilaç ürettik,dünyadaki hatta evrendeki tüm virüslülere yetecek miktarda ama sadece belirli kişiler kullanacak! Sen ben ve köpekler!""Niyeymiş ousterdakiler neden kullanmıyor."
"Şefimiz onların ölmesini istiyor öykü! Seni bile aramıza zor kabul etti!"
"Şefiniz kim?"
"Mithat yankı!"
Üvey babam.SON
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-OUSTHER-👌(TAMAMLANDI✔️)
AdventureTımarhane diye bilinen ouster,virüslü kişilere yardım etmek amacıyla kurulmuş bir sığınma merkezidir. Öykü Yankı,virüslü köpeklerin saldırısına uğrayana kadar ouster ile bağlantısı olmayan sıradan yaşamı olan sıradan biriydi. Birgün okuldan eve geli...