3.bölüm: +Ouster tımarhanesi+

44 6 1
                                    

Öyküden.. .
Avcı ve üvey olduğunu öğrendiğim babam annemin boynunu kırıp atarken sadece çığlıklarla olduğum yerde bağırdım.

Üvey babam "Tatlım" diyerek bana gelmeye yeltenince deli gibi ani hareketle oradan kaçtım.

Beni yakalarsa.. .

Yakalarsa kesin sonum annem gibi olacaktı.

Nefes nefese kaldım.

Koşmaktan ayaklarım ağrımaya başlamıştı ama durmadım.

Taa ki uçurumun dibine gelene kadar!

Aklımda çılgınca bir fikir vardı yapacaktım da sadece tren'in gelmesini bekliyordum!

"Pes et öykü nasılsa seni yakalayacağım!"

"Yakalayamazsın!"

Aniden kendimi esen rüzgara bıraktığımda gelen trene atlayıp kedi gibi ayaklarımın üstüne düştüm.9 canlıyım ben bu da kanıtı.

Ardımdan şaşkınca bakan babama el salladım.

'Beni hafife alma' hıncımı çıkarırcasına içten içe ona saydırıyordum.

'Seni gavat!'

Trenden indiğimde hava çoktan kararmıştı bile!

Sanırım şehir dışındayım bunu diğer şehrin girişindeki polislerden anladım!

Tabelaya baktım bursa'ya gelmiştim!
Ama neden şehre giren çıkanları kontrol ediyorlardı?

Yoksa bir sorun mu vardı?

Onlara görünemezdim.Bir şekilde içlerine sızıp içeri girmeliydim!

Bir polis'i sessizce kıstırıp cebimdeki eterle bayılttım.

Neden eter taşıyorsun demeyin sakın.

'Annem hep kendini korumanın en iyi yolu eterle kendini savunmaktan geçer der' yani biber gazını zorla taşıdığım gibi onu da zorla taşıyorum.

Polis kıyafetlerini aceleyle giyinip bende onların arasına girdim.

Normal gözükmek için başımla selam verip gülücükler dağıtıyordum neyse ki çok oyalanmadan parmaklıklardan atlayarak bir bahçeye girdim.

Ancak birileri beni takip ediyordu ya o avcı babam yada polisler.. .

Yada bunlar benim paronayam.. .

Koşarak hızlı hızlı nefes alıp verirken aklımda tek düşünce vardı;yakalanma!

Sakın yakalanma.

Dev bir selvi bulup da tırmandığımda "kim var orada?" sesini işittim.

Korkuyla ölümü bekledim.

Geliyorlar.

O kişi veya kişiler de benim gibi ağaca tırmandılar nedense bakmaya korkuyordum.

Gözlerimi o kadar sıkı kapatmıştım ki ağrıdan zonkluyordu.

Biri omzumdan tutup beni kendine çevirdi.

Güvenli kolların etkisiyle gözümü açtım.

"Sakın korkma biz ouster'a gidiyoruz sende bizdensin sanırım! Bizimle gel."

"Ouster ne ki?"

Diğeri alayla güldü "Ouster mı ne? Dünya'nın en iyi sığınağı bizim gibi avcılardan kaçan virüslü insanların tek sığınacağı yer gel bizle!"

Uzattığı elini tuttum ve atladım.

Onlarda peşimden atladılar.

"Etrafta bu kadar avcı varken nasıl gideceğiz?" dedim.

İlk konuşan adam "O kolay,geçitlerimiz var" dedi ve yerden bir kapak kaldırdı.

Yaklaşık 20 dakika boyunca yer altında nefessiz kaldıktan sonra nihayet ouster'a varmıştık.

Kapıdan içeri girerken aklımda tek bir düşünce vardı.

'Elveda lanet dünya,merhaba ouster!'

Çocuk nezaketen elimden tutarak beni içeri aldı.

"Ouster'a hoşgeldin prenses" dedi.SON

-OUSTHER-👌(TAMAMLANDI✔️)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin