TÖRT

3 1 0
                                    

HAYAT 4
Her gün olduğu gibi bugünde şirketten çıkarken tüm çalışanlar ona hayranlıkla bakıyor, önüne atılıp milyonlarca kağıdı imzalatmaya çalışanlar yüzünden sadece 2 dakikalık yol 20 dakika oluveriyordu.Ama o tüm bunlara rağmen açık havaya çıkmayı başardı. Derin bir nefes aldı ve arkasını dönüp bu gencecik yaşında kurduğu o koca şirketin ön yüzü tamamen camdan oluşan binasına belki de son kez bakarcasına baktı.Henüz 25 ine bile girmemişti ancak bırak yaşıtlarını, onun hocalarının bile yapamayacağı işler yapabilmişti. Ama o bırakın bu durumdan gurur duymayı bunu umursamıyordu bile.Onun için daha önemli bir mesele vardı. Yıllardır çözmeye çalıştığı bir sır. Ve tüm bu şirketler,buluşlar o sırrı çözme yolunda oluşmuş küçük basamaklardı.Tüm temiz hava ciğerlerine dolarken tren istasyonuna doğru sürdü pahalı aracını.Annesi ölmüştü,babası ölmüştü. O kanseri yenebildikten sadece 2 hafta sonra annesini ve babasını kaybeden çıldırmış bir genç olmalıydı. Yoksa yeryüzünde varolup olmadığını bile bilmediği bir çiftlik için tren bileti alıyor olması saçmalık olurdu. Tüm düşüncelerini bölen bir ses:
"Bayım, hey beyefendi" diyince irkildi ve nihayet düşüncelerinden kurtuldu.
"Aa,evet. Ben şey.. Bir bilet almak istiyorum, tabi eğer varsa."
"Nereye gitmek istiyorsunuz efendim"
"Ang... şehrine,orayı biliyor musun?"
"Ah evet, ama oraya pek insan gitmez. Dağlarla çevrili biliyorsunuz,pek gelişmiş sayılmaz. Sizin için oraya bir sefer var mı kontrol edeyim. Ne zaman gitmek istersiniz?"
"Siz hangi günler ve saatlerde olduğunu söylersiniz seçmem kolay olacaktır."
"Ah tabi, ancak şey yalnızca bugün tek bir sefer var. Bir dee,mmm 1 ay sonra."
"Nee, bu ay içinde sadece bugün mü? "
Kadın kafasını salladı.
"Bugün ki sefer saat kaçta?"dedi.
Kadın önündeki tabloya tekrar baktı ve:"Yarım saat sonra " dedi ifadesiz bir yüzle. Nasıl olabilirdi,gitmeli miydi yoksa kalmalı mı. Gözlerini kapattı."Tamam,alıyorum"dedi.
Emindi,gözlerini açtı. Kadın ona ismini sordu. "Tuğra Han TEKİN" dedi güçlü bir ses tonuyla.Ona bileti uzatan kadına parayı verirken ilk kez yıllardır aradığı kardeşlerine bu kadar yakın hissetti kendini. Görevlinin gösterdiği karanlık bir koridorun sonundaki perona ilerlerken asistanını aradı. Ondan şirketi o yokken idare etmesini ve hesabına şirket hesabından bir miktar para yatırmasını istedi.Hayli büyük bir miktar. Neyle karşılaşacağını,nasıl bir yere gittiğini bilmiyordu. Sonunda karanlık bitti ve perona ulaştı. Ayda bir kez olan bu sefer için burada pek çok yolcu bekliyordu ama sadece 3 genç kız ve 2 de erkek vardı. Ama kırmızı saçlı olan baya seksiydi.Gözünü o çekici kızdan alıp henüz diğer yüzlere bakacaktı ki yaklaşan trenin önce sesleri duyuldu sonra bacasından çıkan dumanın ağır kokusu geldi. Duman çıkaran tren kalmış mıydı,ilkelce. Şirkete dönünce bu konu hakkında düşünmeliydi.
"Hey,bu bir tren olamaz ahbap. Bu yalnızca bir vagon olabilir."dedi bir erkek sesi. O sesin yakınından gelen kızların sesinin ne dediği anlaşılmasa da kahkaları duyuluyordu.
"Tanrım,haklıymış. Bu oldukça küçük bir tren." diye düşündü treni görür görmez. Tam önünde duran trenin kapısından içeriye ilk adımı atan o olmuştu.Burası,kahve kokuyordu.
...

AGOLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin