Herkes birbirine neden buraya geldiğini sırayla anlatmaya başladı. Ladin tatil için deyip kestirip attı. İlter ve İlay işe başvurmak için olduğunu söyledi.
Sonunda gözler Tuğra'ya döndü."Ben aramak için,... yani görmek için.Ben gezmeyi çok severim.Farklı yerler görmek için uğraşıyorum."dedi
Birbirlerine Ang.. ile ilgili cevaplarını bilmedikleri sorular sorarken vagona bilet görevlisi olduğu rahatça anlaşılan kısa boylu ve göbekli bir adam girdi. Kafasının ortası kel ,kel kısmın etrafı ise incecik dik saçlarla çevrili bir adamdı bu. Onun içeri girmesiyle tüm vagon tarçın kokusuna boğuldu.Giysileri 20 yıl öncesinin memur takımları gibiydi.
Sanki vagonda onlarca yolcu varmış gibi "Biletleeerr! Herkes biletlerini hazırlasın!" diye avazı çıktığı kadar bağırdı. İlter cebinden çıkardığı bileti adama doğru uzatırken "Abicim, Ang..' da bir otel varmış.Tabiat mı ne. Sen burayı biliyor musun? Ben iş için buraya kadar geldim ama trendeki kimsenin burası hakkında bir fikri yok."
Şişman adam ona kenarını yırttığı biletini geri uzatırken "Tren tam otelin önünde duracak, merak etme. Çok güzel bir oteldir, tıpkı şehrimiz gibi."Herkes dayanamayıp sorular sıralamaya başladılar;
İ:Hey bu otel büyük mü? İkimizi de işe alabilecek kadar?
U: Takılabileceğimiz güzel yerler var mı?
G: Eveeet, nereleri gezebiliriz?
T: Yol daha ne kadar sürecek?
Ve daha birsürü birbirine karışan soru...Şişman adam tekrar sesini yükselterek"Heey!Bu kadar yeter. Yarım saat sonra oraya vardığımızda tüm cevaplarınızı alacaksınız. Korkmayın, Ang...'ya gelip mutsuz ayrılan az insan olmuştur.Şimdi yakınmayı bırakın da kafanızı pencereden dışarı uzatın gençler!" dedi.
Herkes adamın komutuyla yüzünü pencereden dışarı döndü.İnanılmazdı, yol boyunca yaşlı kocaman pembe ve turuncu çiçekli ağaçlar vardı.Ağaçların yaprakları ve polenleri resmen esintiyle birlikte treni takip ediyormuş gibiydi.Sanki Dünya'nın diğer yarım küresine geçmiş gibi her yer birden bahara dönmüştü.Herkes dakikalarca çıt çıkarmadan bu güzel manzarayı seyretti. Şişman adamın dediği gibi çok güzel bir şehire gideceklerine inanmış büyülü büyülü yolu izliyorlardı.Ta ki trenden bir fren sesi, korna ve büyük bir duman bulutu çıktığını farkedene dek. Herkes birbirinin yüzüne hem cesaret verir hem de tüm kaygılarını paylaşırcasına baktı.Tren ani bir şekilde durdu ve vagonun kapısı küçük bir gümbürtüyle açıldı. Herkes kapının önünde inmek için beklerken, parlayan altın renklerle yazılmış tabelayı farketti.
* TABİAT BAHÇE OTELİ *
Hoşgeldiniz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AGOLA
FantasyNefret,kıskançlık ve ihanet. Bunlar normal dünyanın sıradanlaşmış durumları. Biz normal bir dünyada değiliz. Sıradan şeylere ihtiyacımız yok. Aslında sadece biraz sihire ihtiyacımız var. Ama eğer siz normal bir dünyada ve normal insanlarlaysanız v...