SEKİZ

1 0 0
                                    

İçeri girer girmez tarçın kokusu iyice burnuna gelmeye başladı.'Ne lanet bir koku bu böyle.' diye geçirdi içinden İlter.Gözleri odanın farklı yerlerindeki antika vazolara, tablolara ve hiç bitmeyecekmiş gibi duran mumlara kaydı ister istemez. Tam ortada duran,üzerinde altın renkli harflerle *Resepsiyon* yazan masaya ilerledi.Koca bir kavanozun içinde duran garip şekilli kurabiyeleri gördü. Tarçın kokusunun sebebi belliydi artık. Hemen kavanozun yanında bir zil vardı. Onları karşılayan birinin olmadığı görünce kuvvetlice zile bastı.

Zile basmasıyla masanın arkadasında pembe bir takım giymiş, yolunmuş gibi duran sarı saçlarıyla bir kadın belirdi.
"Hoşgeldinizz, hoşgeldiniz.Kusura bakmayın, henüz tatil sezonu olmadığı için misafir beklemiyordum.Size nasıl yardımcı olabilirim?" dedi kadın.

"Ben iş arıyorum, iş ilanınızı görüp geldim."

"Ne yani hepiniz iş için mi geldiniz?" dedi kadın gülümseyerek.
Umay:" Hayır, ben ve arkadaşlarım otelinizde bir oda ıstiyoruz."

Kadın gülümsedi ve:"Tabi, o zaman önce misafirlerimizle ilgilenelim olur mu? dedi İlter'e bakarak. İlter hafifçe başını salladı.Kadın Umay'a kaç kişi olduklarını ve kaç gün kalacaklarını sordu."3 kişiyiz", "Mmm, bir süre kalacağız.Belli değil" dedi Umay.Kadın üçünün isimlerini not aldı, onlara geniş bir evi ayarladığını söyledi ve anahtarı uzattı.

"Beyzaaaa, Beyzaa. Gel misafirlerimize odayı göster." diye seslendi. Kapı açıldı ve içeri sapsarı uzun saçları olan güzel bir kız girdi. İlter etkilenmişti.Kız herkesin yüzüne bakıp gülümsedi.Sonra kadın "Onlara büyük evi gösterir misin Beyzacım? Sonra da Vuslat Hanımı ara ve trenin artık geldiğini söyle, olur mu? Hadi acele et, herkes yorgun duruyor."

Beyza'nın o masum yüz ifadesi birden şaşkın bir hale bürünmüştü."Tamam." dedi sadece ve Umay ve arkadaşlarına yolu gösterdi.

Şimdi kadın gözlerini İlay ve Tuğra'ya çevirdi :" Peki ya siz, 1 oda mı 2 oda mı istersiniz?"
İkisi aynı anda atıldı.
"İş!"
"Ben tekim!"
Kadın gülümsedi,"Kusura bakmayın, buyrun genç adam. Size de bir ev ayarlayalım." dedi. Tuğra'da kaç gün kalacağının belli olmadığını söyledi. Kadın sevinmiş gibiydi.Ona da bir anahtar verdi. Ve hangi ev olduğunu tarif etti. Tuğra bir şeyler sormak istercesine kadına baktı ve sadece teşekkür edip kalacağı eve doğru ilerledi.


Sonunda kadın İlay ve İlter ile ilgileneceğe benziyordu. "Evet gençler,anlatın bakalım.Nasıl bir iş arıyorsunuz?" dedi.
İlter önce İlay'ın konuşmasını izin verdi.Bu iş İlay için çok önemli gözüküyordu.

İlay: " Şey, ben muhasebeciyim ve gazete ilanınızı gördüm."
Kadın :" Peki ya sen ?" dedi İlter'e.
"Ben de güvenlik görevlisi ilanı için gelmiştim."
Kadın derin bir nefes aldı:
"Bakın çocuklar sizi şuan işe alamam ama..."
" Nee !" diye bağırdı İlay.Dışarı da kuvvetli bir şimşek çaktı.Kadın dikkatini tekrar toplayıp konuşmaya başladı:

"Bakın, söylediğim gibi henüz tatil sezonu değil ve size maaş ödeyemem. En az 1 ay daha var." dedi.
İlter İlay'ın yüzüne baktı,çaresiz ve sinirli gözüküyordu.
"O zaman ne diye ilan veriyorsunuz!" diye bağırdı İlay.

Kadın hala sakin gözüküyordu:
"Bakın,buraya sezon dışında tren seferi pek olmaz.Gelebileceğinizi düşünmedim ama sakin olun. 1 ay boyunca burda size bir ev veririm.Zaten gitmek isteseniz de tren bulmanız çok zor.Yapacağım tadilat işlerinde yardımcı olursunuz, geriye kalan vaktinizde tatil yaparsınız. Ben de size kalacak yer ve yemek veririm. Otel dolmaya başlayınca da ikiniz de işinizin başına geçersiniz ha olmaz mı?"

İlter şaşırmıştı,"Nasıl tren olmaz?"
Kadın sadece "Yok." dedi.
İlay kadına dönüp "Tamam." dedi.Nasıl bu kadar çabuk ikna olmuştu. İlter biraz düşündü. 1 ay parasız kalırsa çocuklara nasıl para yollardı. *Bu sefer kendini düşün* dedi içinden bir ses.'Kal ve tatil yap, ve bu salak zenginler burda kalıp çalıştığını düşünsünler,sonra bulduğun bir trene atla ve burdan kırtul.' diye düşündü içinden.
"Tamam,olur." dedi.

Kadın yine sevinmiş gibiydi.:
"Yalnız size tek bir ev ayarlayabilirim.Merak etmeyin 2 küçük odası var."
İkisi de başını salladı. İlter kadının uzattığı anahtarı aldı.İlay'ın bir oh çektiğini hissetti.Ikisi aynı anda kadının tarif ettiği odaya doğru gitmek için kapıya yöneldiler.
İlter İlay'a döndü :
"İyi anlaşmamız gerekecek."
"Kesinlikle, ama sanırım zor olacak."dedi samimi bir gülümsemeyle.Öyle güzel gülmüştü ki İlter'in içi ısındı.
Malikanenin kapısını açtıklarında Güneş ışığı ve gökkuşağının renkleri yüzlerine vurdu.
Yağmur durmuştu.

AGOLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin