1. bölüm Kaza

218 35 8
                                    

Deniz
"Bitiyorum her nefeste. Ne halim varsa gördüm." Buse herzamanki gibi sarhoştu. Bünyesi içkiye pek alışık olmadığı halde hayvan gibi içer bizde vefalı dosları olrak onu taşımak zorunda kalırdık. "Başım dönüyo." Diye sokağın ortasında bağirmaya başladı. "Önune gelen herşeyi içtiğin için olabilir. Dedi okyanus sinirle. "Varya bizimkiler bizi böyle görürse eger ölümlerden olüm beğenelim." Dedi ceylan. "Merak etmeyin. Gormezler. Şimdi ilk buseyi bırakiyoruz. Sonra bizde evlere dağiliyoruz." Dedim. Bu tartışmayı çekemezdim. Bende buse kadar sarhoş olmasamda başım ağrıyodu.

Buse eve bıraktıktan sonra bizde evlere dağılmak yerine biraz parkta oturmaya karar verdik. Çünkü buse saolsun beynimizi patlatmıştı. Hava biraz serindi. Ama üşümüyodum. Soguk havayı severdim. "Ee. Yarin hafta sonu. Napıyoruz." Dedi okyanus. "Valla. Ben mertle bulusurum." Dedi ceylan. "Heh. Her fırsatta git onla buluş zaten. Ama bak yakalanırsan seni kurtarmaya çalışmam." Dedi okyanus. Mert bizim aşağı mahallenin çocuğuydu. Bizim mahalleyle düşmanlardı. Hele mertin grubuyla bizimkilerin arasında ayrı bir husumet vardı. Mert bizimkilere göre hic güvenilir bir insan değildi. Benimde gözum pek tutmamışti. Ama ortada birşey yokken çocuğuda suçlayamazdım diğmi? "Aşk neleri yenmiş. Mahalle düşmanlıklarını mı yenemicek?" Dedi ceylan. Cevap vermedik. Bir süre çimenlerde yattıktan sonra evlere dağıldık. Evin kapısının önüne geldiğimde başım fena halde ağrıyodu. Anahtarımla kapıyı açıp içeri girdim. "Deniz!" Dedi abim salonun kapısının onünde durmuş bana sinirli sinirli bakıyodu. "A abi?" Dedim telaşla. "Gel buraya." Dedi abim. Kafamı hayır anlamında salladım. Hızli adımlarla yanıma geldi. Ben sadece bir adım geri çekilme fırsatı bulabildim. Kolumdan tutup beni kendine çekti. Biraz yaklaşıp kokladı. Ben ise korkudan kaskatı kesildim. "Yine içtin diğmi?" Dedi sesini yükseltmemeye çalişarak. Bişey demeden sadece yuzüne bakiyodum. "Ben kać defa dedim sana içmiceksin diye." Bisey demeden yüzüne bakmaya devam ettim. "Ama busefer göstericem sana." "Na... napicaksın?" Dedim korkuyla. Kolumdan tutup banyoya götürdü. Sonra beni duşa kabinin içine sokup soğuk suyla beni ıslatmaya başladı. Şaşkınlıkla dona kaldım. Yaklaşık bir dakika boyunca beni soğuk suyla ıslattı. Bende dayanamayıp elimle suatmaya başladım. Pesedip beni ıslatmayı bıraktı. Sonra ikimizde gülmeye başladık. "Neyse. Sen duşunu al. Sonra yat." Dedi gülmekten nefes nefeseyken. Sonra banyodan çıktı. Bende ılık suyla duşumu aldıktan sonra sıcak yatağıma yattım.

"Kızım hadi saat üçoldu." Dedi annem. "Üçmü? Saat hangi ara üç oldu." Dedim yatakta sırtüstü yatarak. "Aynen. Hadi kalk bakalım. Kahvaltını et." "Of tamam. Kalkıyorum." Diyip hızla ayağa kalktım. Hizli birsekilde kahvaltımı yapıp dışari çıktım.
Tunalara doğru giderken dün babamın eve gelmediģi aklıma geldi. Merak edip aradım. Babam polisti. Eve geliş gidişleri düzensizdi.

Baba!

Kızım iyimisin?

Ben iyiyimde. Sen iyimisin?

Bende iyiyim.

Seni çok özledik. Nezaman seninle bir akşam yemeği yicez.

Bilmem. Neyse kizim. Benim işim var kapatıyorum.

Tamam iyi işler.

Öptum guzel kızim.

Diyip telefonu kattı.

Anahtarimla kapıyı açıp içeri girdim. Tuna hepimize anahtar yaptırmiştı. Nedenini sorduğumda ise "Size kapı açmakla mı uğraşıcam" demişti.
Eve hırsız girse ruhları duymıcaktı. Buseyle tuna video oyunu oynuyo yusuf ve barış pes oynuyo minayla okyanus musucally videoları cekiyolardı. Hafta sonunu genelde boyle geçirirdik. Akşamları ise doğrulukmu cesaret mi oynardık.
"Ben geldim." Dedim kollarımi iki yana açarak. "Napalım. Kırmizi halımı serelim." Dedi barış. Bir tane yastık alıp barışa attım. Oda bana geri attı. Kimsenin beni takmıcanı anlayınca tunayla busenin ortasına atladım. Buse azda ben oynıyım. Diyip kumandayı elinden aldım. Ve tahmin edin noldu. Nolcak. Tabiki tuna beni yendi. "Noldu. Beni yenceni mi sandin." Dedi burnumu sıkarak. Kucük çocuklar gibi dudağımı büzdüm. Video oyunlarinda kötüydüm ama peste iyiydim. Ama tabiki tunadan iyi değil. Tuna bunların kitabını yazmıs biriydi. Ilk yusufla maç yaptım. Tabiki yendim. Onun arkasından barışla maç yaptım. Onuda yendim. "Bu kol bozukya." Dedi barış sinirle. "Yav hehe." Dedim zıplayarak. Yanina gidip "Ay sen sinirlendin mi?" Diyip yanaklarını sıkmaya başladım. "Denız bırak ya." Yapıp ellrini yüzünden çekti. Pestende sıkılınca kızların yanına gittim. "Bu nekadar saçma bir uygulama." Dedim sıkıntıyla. "Yoğ. Bence gayet guzel." Dedi okyanus. "Neyse arkadaşlar. Ben çıkyorum." Dedi ceylan. "Nereye. Daha erken." Dedi tuna. "Yok ya. Bugün erken gidiyim. Bizimkileri kızdırmıyım." Dedi ceylan. "E tamam." Dedi tuna. "Ben nereye gittigni biliyorum." Dedim sadece onun duyabildiği şekilde. Bana dil çıkıp gitti.
Saat altıya geliyodu. Bugün abimle vakit geçirmek istiyodum. "Arkadaşlar bugün bende erkenciyim." Dedim ayağa kalkarak. "Sen neden gidiyosun?" Dedi yusuf. "Abimle ve bizim küçük afacanla bayadır vakit geçirmiyorum. Bugün eve erken gelcekti. Biraz onla vakit geçiriyim." "Tabi geçir abiciğinle. Yarın bukadar erken bırakmayız haberin olsun. Ceylanıda senide." Dedi buse. "Tabiki." Diyip evden çıktım.

Yolda müzik dinleyerek yürüyodum. Sağima soluma bakmadsn direk yola fırladım. Bunu artık birakmalıydım.
Yola firladığım sırada karşıdan bir araba geldi. Arabayı görünce donup kaldım.

Rüzgar
Yaklaşık yarım saatir kahvaltıyla tabağıyla bakışıyodum. Her sabah beni buraya zorla oturtuyodu. Yemicemi bildiği halde sırf bana işkence olsun diye. "Oğlum tabağı senin önüne bakışın diye konmadı." Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldı. "Seninle ve sevgili üvey anneciğimle yemek yemicemi biliyosun. Neden her sabah ve akşam beni buraya oturtturuyosun. Büyük zaman kaybı." Dedim sıkılgan bir tavırla. Üvey anneciğimde gozlerini tabağna çevirip yemeğni yemeye başladı. Bu konuşmanın uzıcanı anlayıp ayağı kalktım. "Neyse. Size afiyetolsun." Diyip gittim.

Yaklaşık yarım saat sonra fıratların evindeydim. Fıratin anne babası iş için almanyadalardı. Oyüzden hep fıratlarda takılırdık. Herzamanki gibi kapı açıktı. "E napıyosun gençler." Diyip kendimi bir koltuğa attım. "Rüzgar! Şu salaklar doğru düzgün cevap vermiyo. Sen anlarsın. Bu elbise nasıl." Dedi bade ellerini beline yerleştirip. "Sana ne giysen yakışır güzelligim." Dedim. Yüzunde kocaman bir gülumseme oluştu. Iltifat almaya bayılırdı. "Napalım?" Dedim. "Havuza girelim." Dedi şimay. Herkes onaylayınca havuza girmeye karar verdik.

"Ay pardon. Yanlışlıkla oldu." Sıraç. Herzamanki gibi aytacı suya atmıştı. Hepimiz kahkalarla gulerken fıratta onu attı. Sonrada kimse onu atmasın diye kendi atladı. Sezlongtan kalkıp bende suya atladım. Kızlar çoktan suya girmişti bile.

Havuz eğlencemiz bittikten sonra herkes bir köşeye sindi. "Arkadaşlar ben gidiyorum." Dedim. "Görüşürüz." Dediler. Bende görüşürüz dedikten sonra evden çiktım. Beni rahatlatan şeylerden biri arabaydı. Arabaya binip son hızda ilerleyince rahaliyodum. Arabayla giderken biranda yola biri fırladı. Firene basıp durmaya çalıştim. Ama duramadım. Kiza carptım. Bir iki saniyelik şokun ardindan hemen inip kızın durumuna baktım. "İyimisin?" Dedim telaşla. Kız doğrulmaya çalışıyodu. Oturmasına yardım ettim. Görünürde bir yarası yoktu. Sadece anlınım sağtarfı biraz morarmıştı. Ama belki kırığı olabilir diye düşünüp bileğini kontorol etmek için elimi bacağına uzattım. "Höst" diyip bacağını geri çekti. "Kırığın varmı diye bakcam." Dedim. "İyi tamam." Diyip bacağını uzattı. Kollarıni birbirine bağlayıp yüzünü yana çevirdi. Yavaş hareketlerle kırıği varmı diye kontürol ettim. "Tamam. Kırığın yok. İyimisin?" "İyiyim iyiyim." Diyip hızla ayağa kalktı. Dengesini toparlayamadı. Tam düşcektiki onu tuttum. "Böyle hızlı kalkılırmı?" Dedim. Bişey demedi. Kendine gelince telefonunu ve kulaklığni alıp gitti.

İstanbulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin