6. bölüm Simdi vitesi geri al ve uza.

29 6 0
                                    

Deniz
Dun abime yaklaşık bir saat hesap verdikten sonra yatağıma yattım. Ama birtürlü uyuyamadım. Bir kaç saatlik uykuyla duruyodum. Yani bu sinirli dalgın bir deniz demekti. Tabi bizimkilerde sabah sorguya çekti. Kısaca anlattım. Barış omzumdan tutup beni durdurdu. "Hop dikkat et." Dedi. Anlamadığmı belli eden bir bakiş attım. "Az daha direkle bir bütün oluşturuyodun." Dedi ceylan. Sonra farketimki tam önümde bir direk duruyodu. "He." Dedim kaşlarımi kaldırarak. "Buarada poyraz nerde." Dedi tuna. "Poyraz nerde?" Dedim panikle. Bir iki dakka telaşla direkle ağac arasında gidip geldim. "A doğruya. Unutmuşusum?" Dedim ellerimi birbirine çarpıp sağ elimi anlıma koydum. "Neyi unuttun?" Dediler hepsi birden. "Bugün poyrazı abim bırakmıştı. Kusura bakmayın." Dedim. Hepsi derin bir nefes aldı. Sonra yürümeye devam ettik. Yolda bir kaçkere kaldırımla burun buruna geldim. Ama saolsun arkadaşlarım yardımcı olmuştu. Sağ salim okula vardığımız hızla sinifa çıktık.
Sınıfa girer girmez kafamı sıraya gömdüm.
Busede aynı sekilde. Zil çalinca biz dişari çiktık. Buse uyduğu için onu almadık. "Uykusuzluk bulaşıcı bir şey heralde." Dedim.

Buse
Üstume dökülen suyla hızlı bir kalkış yaptım. Şaşkınlıkla etrafıma bakındım. Sonra başımda karnını tuta tuta gülen piçin teki olan aliyi gördüm. "Napıyosun lan!" Dedim bağırarak. "Ne prensesler böyle uyandırılmıyodu diğmi?" Diyip arkadaşlarına döndü. Onlar sırıttı. Sınıfta ali iki arkadaşı ve ben vardım. Ne kadar guzel bir ortam. "He yoksa öperek uyandırmamı isterdin söylede biliyim." Dedi sırıtarak. "Gerek yok. Gidip kurbağa öprim. Ama ölceğmi bilsem sana kendimi öptürtmem. Simdi vitesi geri al ve uza." de
Dedim. "Yokya gitmezsem nolur." Diyip yanıma oturdu. "Hayda. Bütün at hırsızları beni buluyo ya. Bak ben senle uğraşamam." Dedim ve ayağa kalktım. Ayağna tekme atıp "Cekil lan." Dedim. "Otur şuraya." Deyip beni sertçe sıraya oturturdu. Sanırım felç olmuştum. Artık istesemde kalkamazdım. "Siz kapıda durun." Diyip onları gönderdi. "Bak artık beni sal. 6 yıl oldu. Anla. Bırak artık. He." Dedim. "Buse artık sabrımı zorlamasan mı?" Dedi. "Allah beyin dağtırken sen şemsiyemi tuttun. Anla artık seninle asla olmıcam. İstersen işaret diliylede anlatabilirim." Dedim. Birden eliyle buğazımı sıkıp beni köşeye kıstırdı. Öyle sıkı sıkiyodu ki nefesim kesimişti. Sonra bıraktı. Gözlerimden hızla yaşlar boşalmaya başladı.
Sıraç
Kantinde otururken telefonumu unuttuğmu farkettim. "Ben telefonumu alıp geliyorum." Dedim ve kantinden çıktım. Bir kac dakika sonra sinifa vardım. Sınifta birtek buse ve tanimadiğim bir çocuk vardı.
Buse
İçeriye biri girdiğinde ali beni göğsüne bastırdı. "Şiş. Tamam ağlama." Diyip kolunu belime doladı. Sanki az önce boğazımı sıkan o değildi. "İyimisin?" Diye sordu sıraç. Belli belirsiz birşekilde kafamı salladım. Sıracın gelmesini fırsat bilerek hemen kaçtım. Bahçede kimsenin görmiğceği bir köşeye çekildim. Ağacın golgesine oturup karakara napcağmi dusünmeye başladım. Hava sicak olmasına rağmen buz gibiydim. "Napcam ben ya." Dedim seslice. Tenefüs bitene kadar orda kaldım. Zil çaldı. Elimle gozlerimi silip derin bir nefes alıp sınıfa çıktım.
Sınıfa girip yerime oturdum. Hemen kafamı sıraya gömdüm. "Buse." Diye dürttü beni deniz. Kafamı kaldırdım. "Noldu sana." Dedi yusuf. "Yok birşey ya. Uykusuzum ondandır." Dedim. "Tenefüste böyle değildın. Yok kesin birşey olmuş. Hadi anlat bize." Dedi barış. "Bak yine şu ali piçimi?" Dedi tuna. "Yok. Boşverin." Dedim. Uzun süre anlatmam için israr ettiler. Ama anlatmadım. Sonra pes ettiler." Bende tekrar kafamı sıraya gömdüm. En yakın zamanda boks derslerine gitmeliydim. Hatta bugün başlıcaktım.
Sonunda dersler bitmişti. Bu sefer tunalarda toplanmak yerine evlere dağılmaya karar verdik. Malum cuma gune haftanin yogunluğu. Eve girdigimde mutfaktan guzel kokular geliyodu. Bu demektirki evede abim var. Abim olmasa heralde ayakkabı bagcıklarımı yiğcektim. "Buse!" Diye seslendi abim. "Ben geldim." Dedim çantamı gardırobun üstüne koyarak. Mutfağın kapısınin eşiğinde durdum. "Abi sende olmasan açlıktan olürdüm heralde." Dedim. "Buse iyimisin?" Dedi abim. "İyiyim." Dedim biraz korkarak. "Buse bak besbelli birşey olmuş. Hadi anlat. Yardımcı olıyım." Dedi abim. "Yok. Abi ayakta durcak halim yok. Ben uyıyım." Dediyi ağlamaklı gözlerle abime abtım. "Of. Tamam. Çok yorgun gorünuyosun. Oyuzden serbest bırakıyorum. Ama ilk önce yemekye." Deyip yanağimi sıktı. "Tamam." Diyip yemek yedik. Abim denizlere gitti. Sonra bende yatağma yatıp uyudum.
Deniz
Sürüklenerek eve gittim. Eve girmek için kapıyi açtığımda ayağım takıldi ve yeri boyladım. Ben neden iki günde bir yere yapışıyodum. Salondakiler video oyunu oynadiklari için benim sesimi duymamislardı. Sesleri çok fazlaydı. Eve meteor düşse "Cama kuş çarptı heralde" diye düşünüp oyuna devam ederlerdi.
Kapının onünde durup "Abiler konseyi toplanmış." Dedim.

Oyunu durdurup bana döndüler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oyunu durdurup bana döndüler. "Naber
ufaklık?" Dedi alaz abi. "İyiyim alaz abi. Ama artık pek ufaklık sayılmam." Dedim dedim ciddi durmaya çalışarak. "Yine bir kavgaya karışmişsınız hemde ilk günden." Dedi aras abi. "Sizdende bişey kaçmıyo." Dedim. Güldüler. "Bu seferki sebep neydi." Dedi abim. "Eşey... Avukatım olmadan tek kelime etmem. Buse nerde?" Dedim. "O gelmedi. Çok yorgunum dedi. Buseye bişey mi oldu. Bugün çok acayipte." Dedi alaz abi. "Bilmem. Son derste bir tuhaflaştı." Dedim. "Tamam. Bisey oğrenirsen söyle." Dedi. Kafamı sallayıp odama girdim.
Rüzgar
"Topu duvara atıp tutmak dışında bir işin yok mu?" Dedi babam. Bugün herkes evlere dağıldığı icin bende eve geldim. Eve genelde uyumak için gelen biriydim. Eve erken geldiğim zamanlardada odamda durur aşağı hiç inmezdim. Yatağma yatar topu duvara atıp tutardım. Oda kapi eşiginde durur ve bana bu soruyu sorardı. "Yok." Dedim. "Oğlum bak..." babamın sözünu kestim. "Ünüversite sınavım var diğmi. Meraketme ben hallederim." Dedim umursamazca. Alışmıştım artık. "Oğlum. Bak karadağ soyadını sen devam ettirceksin." Dedi. "Soyad umrumda değil. Sadece annemin emaneti diye sahip çıkarım." Dedim. "Oğlum nezaman affetcen beni. Neden annenin ölümünden beni sorumlu tutuyosun. Yeter artık. Affet beni." Dedi babam. İlk defa konuşma buraya gelmişti. "Biraz oğluna ve karina vakit ayirmak çok mu zordu." Dedim. "Oğlum o dönemler aşırı sıkışıktım." Dedi. Yine aynı bahane. Konuşmaktan sıkılıp dışarı çıktım. Kendimi fıratlara atmayı düşündüm. Ama fırat evde yoktu. O yüzden okula gitmek daha mantıklı geldı. Artık napcaksam orda.
Deniz
Sıkılmıştım. Busede gelmemişti. Yorgun olduğnu bildiğimden yanına gitmedim. Diğerleri zaten beni görür görmez beni şutlarlardı. Cuma günleri af yoktu. Eğer biri kapılarına gelirse hemen kovarlardı. Bende yapardım. O yüzden kimse artık alınmıyodu. Odamda oturup tavanı izlemekten sıkıldığım için okula gitmeye kara verdim. Çok saçma biliyorum. Neden insan sıkılınca okula gider diğmi. Ben okulu boşken seviyorum. Resim odasına girip resim çizerdim. Resim odası dediğim eski öğretmenler odasıydı.
Rüzgar
Bu sefer hiz yapmak beni rahatlatmıcaktı. O yüzden yürümek daha mantıklıydı. Okula vardığımda bahçede bir kaç çift ve futbol oynıyan bir kaç kişi vardı. Okulu gezme fırsatım olmamıştı. Okulun en üst katına çıkıp gezmeye başladım. En üst katta sadece sınıf vardı. Onun aşağsındada. Burdan birşey çıkmıcağnı anlayınca aşağı indim. Dolaşırken müzik odasını farkettim. Gitar çalmayı çok severdim. İçeri girdim. Gitarlar eskiydi. Gerçi ne bekliyorumki. Içeri girip siyah bir gitarı elime aldım. Ve aklıma gelen ilk şarkıyı söylemeye başladım. Gitari ayarlayıp söylemeye başladım. Gitar çalip şarki söylemeyeli iki ay olmustu. Ama ben iki yıl geçlis gibi hissediyodum derin bir nefes alip söylemeye başdım.
Deniz
"Sen akşam ve sabah yıldızım gökte sen olmadan yorgun seferlerim ugruna gökyuzu biçtim korkma sen benim en sevdiğım sen benim biricik sevgillim. Inanki herseyim." Müzik odasından bu şarkıyı duydum. Bu kimse çok güzel söylüyodu. Kimin soyle diğne bakmak için sınıfa gittim. Şarkıyı söyleyen kişi rüzgardı. Bu çocuğun sesi bukadar iyimiymiş.

İstanbulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin