3.bolum Sucuklu tost

26 9 1
                                    

Sıraç
Zil çaldı. Kantinde oturup sohbet ederken kafama birşey çarptı. Kafama ne çarptığnı anlamak için yere baktım. Yerde sucuklu tost gördüm. Bizimkilerde boş boş tosta bakıp anlamlandırmaya calıştılar. "Yeni gelenlere sucuklu tost şakası yapılır." Dedi bir kaç masa ilerimizdeki gruptan birisi. Grupta 4 erkek 3 kız vardı. İyi. Kız erkek sayısı eşitti en azından. Ben ayağa kalkınca hepsi ayağa kalktı. Yerdeki sucukllu tostu alıp onların masasına doğru yürümeye başladık. Masanın yanına geldiğmizde tostu rüzgara verdim.
Rüzgar
En önde durdum. Onlardanda biri en önde durdum. Boy konusunda üstünlük sağlaya biliyodum. Gülümsedim. Oda gülümsedi. Herzamanki gibi hiç beklenmedik biranda kafa attım. Sonra herzamanki gibi ortalık karıştı.

"Dedikleri kadar varmışsınız. Daha ilk geldiniz günden nasıl kavga çıkardınız." Müdür dakkalardır bizi azarlıyodu. Sıkılmaya başlamıştım. "Hele siz. Bıktım ulan sizden. Daha ilk günden..." diyip yanımizdaki grubu azarlamaya başladı. Ve oan farkettimki bu benim bir yıl önce arabayla çarptığım kızdı. Bakışlarımız kesişince onunda beni tanıdığnı farkettim. Bu kızı nasıl tanıdığım konusundada hiç fikrim yoktu. Çok sık görüşmediğim kişileri unuturdum ama onu unutmamıştım. Bakışlarını farklı bir yöne çevirdi. Bende aynısını yaptım.
"Hele sen buse. Kızı saçından tutup basket potasının diregne bağlamak bağlamak nedir. Senin o küçük beyninin içinde neler dönüyo." Dedi bağırara. "Yooook. Bunların hepsi insaflı davrandığım için bòyle oluyo. Bu sefer ceza vericem. Bugün bu listeyi tamamiyle bitiriyosunuz. İki grupta." Hepmiz birden "NE!" Diye bağırdık. "Bugün bi işler bitmezse eğer bu bütün aya yayılır. Hadi bakalım." Dedi müdür.

Barış
"Bugün bi işler bitmezse eğer bu bütün aya yayılır. Hadi bakalım." Dedi müdür. 'Ah yaktın bizi muherrem.' Dedim içimden. "Matamatik hocası görev dağılımını yapıcak. Hadi yürüyün bakalım." Dedi müdür. Bizim grup "Ha si..." dicekken hepimiz sustuk.

Hepimiz bahçede sıra olduk. Hoca bizi eşleştirdi. Beni badeyle eşleştirdiler. "... ve siz yemek haneyi temizliceksiniz." Dedi hoca. Çok güzel. Benim en nefret ettiğim yer gelip beni bulmuştu. Evde bile mutfağa çok nadir girerdim. "Hocam mutfak olmaz. Nolur bize başka biyer verin." Dedim. "Hiç boşuna ısraretme." Dedi hoca. Derin bir iç çekip kaderime razı oldum.

"Hadi bakalım zürafa. Bu gün burası sizde." Dedi şef. Bizim ekibi pek sevmez. Bunun sebebi yemek hanede yaptığmız yemek savaşlari olabilir. "Saolya. Maşallah. İyi hazırlanmışsın maşallah. Ceza aldımiz tüm okula duyruldu heralde." Dedim. "Hadi hadi kolay gelsin sana" diyip yanağmı sıktı. Elimi saçıma daldırıp ofladım. "Iyy. Şimdi bizim yemeklerimizi burdamı yapıyolar." Dedi suratıni ekşiterek. "Yok ya. Biz temizliğe gelcez diye bilerek dağıtmışlar." Diye açıklama getirdim. "He. Tamam ozaman. Şimdi görev dağılımımız ne." Dedi tek elini beline koyarak. "İlk yerleri masaların üstünü falan silelim. Sonrasınz bakarız." Dedim. Kafasını sallamakla yetindi.

Beraber masaları sandalyeri kaldırdık. Sonra silmeye başladık. Ikimizde ayrı taraflardan silmeye başladık. Aradan bir yarım saat geçmişti. Dalgın bir şekilde yerleri siliyodum. "Dur." Dedi bade. "Noldu ya." Dedim şaşkınca. "Ben orayı yeni sildim kirlettin işte." Dedi sinirle. Bana doğru ilerlerken -büyük ihtimalle benim sildiğim yere bascaktı- ayağı kaydı ve üstüme düştu. İkimizde yere serildik. Normalde olsa düşmezdim ama o an boşluma gelmişti. Benim üzerime düşmuştü. İkimizde birbirimize boş bos bakıyoduk. Neden böyle kalakalmıştım. Daha öncede birileri üstüme düşmüştü. Okyanus ceylan deniz... Sonra kız hemen doğruldu. Ben bir kaç saniye öyle boş boş bekledim. Sonra bende kendime geldim. Ayağa kalktım. "Böyle olmıcak. İkimizde aynı yerden silelim. Daha mantıklı." Dedim. "Tamam. Şu iş bitsin biyan önce." Dedi.

Yerleri, masaları ve tezgahı sildik. "Tamam. Başka ne var." Dedi bıkkın bir şekilde. Bu işlere alışık olmadığı belliydi. Zaten tipindende belli oluyodu. "Bulaşık ve tuvalet kaldı." Dedim. "Yalnız ben tuvalet falan temizlemem." Dedi yüzünü ekşiterek. "Bende temizlemem." Dedim omuz silkerek. "Bu işi bana yıkamazsın baştan söyliyim." Dedim. "Offf. Napıcaz." Dedi yorgun bir şekilde. "Tamam. Taş kağıt makas oynıyalım. Kim kazanırsa bulaşıkları yıkar diğeride tuvaletide yıkar. Uyarmı sana." Dedim. "Uyar." Dedi. "Hadi. Taş kağıt makas" dediğimde ikimizde birden durduk. Ben elimi kaya şeklinde tuttum o da kaģıt şeklinde tutmuştu. "Kazandım!" Deyip zıplayıp ellerini çırptı. "Tuvaletin temizliği" tuvaletten pompayı alıp bana uzattı "ellllerinden öper." Dedi kendini beğenmişce. Pompayı elinden alıp tuvalete girdim.

İstanbulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin