"Atları hazırlayın!"
Prenses Lalisa, sabahın erken saatlerinde tüm sarayı ayağa kaldıracak kadar bağırdığında herkes ona itaat edip harekete geçmişti.
Lalisa, arkasından olanları izleyen baş nedimeye dönüp işaret parmağını sanki bir çocuğu azarlıyor gibi kaldırdı.
"Eğer onun kaçmasına yardım eden tek bir kişi bile olduysa onu idam ettiririm. Emin ol Jisoo, eğer bu kişi sen olsan bile lafımın arkasında dururum."
Jisoo gözlerini Lalisa'ya dikmişti fakat o kadar ifadesizdi ki ne düşündüğü anlaşılmıyordu.
"Birinin yardım ettiğini düşünmüyorum. Bana kalırsa Chaeyoung'un kaçma sebebi sizi ve prensi öğrenmiş olması..."
Lisa tek kaşını kaldırdı "Dün gece onunla birlikteydin!" Yükselen sesi tüm saray koridorunda yankılandığında Jisoo iç geçirdi.
"Majesteleri, yıllardır size hizmet ediyorum. Sizin zaafınızı size karşı kullanacak değilim. Bundan bir çıkarım olmaz."
"Zaafım? Chaeyoung benim zaafım değil!"
"O yüzden mi sabahın erken saatlerinde atların hazırlanmasını ve yola çıkılmasını emrettiniz? Üstelik sizde aramaya katılacaksınız."
Lisa histerik bir kahkaha attı.
"Tanrım! Burada durmuş sana kendimi kanıtlamaya çalışıyorum..."
"Majesteleri, atlar hazır! Yola çıkmak için sizin emrinizi bekliyoruz." Arkalarından gelen erkek sesiyle ikisininde dikkati dağıldı.
Lisa son kez Jisoo'ya dönüp "Yanlış şeyler düşünme ve Chaeyoung'un da yanlış şeyler düşünmesine izin verme. Şimdi gidip onu bulacağım ve sen de bir daha onun yanına yaklaşmayacaksın. Anladın mı beni?" Sesi yumuşak bir tonda çıkıyor olsa da şuan sinirden delirdiği yüz ifadesinden ve dişlerini sıkmasından belliydi.
Arkasını dönüp çekip gittiğinde Jisoo arkasından bakakalmıştı. Eğilmeyi bile unutmuştu. Lalisa'nın gün geçtikçe artan kıskançlığı ile nasıl baş edeceğini düşünürken bir nedime onun tam yanında durdu.
"Onu ilk kez böyle sinirli gördüm. Sence Chaeyoung iyi midir?"
Jisoo, yanındaki nedimenin sorduğu soruya bıkkınlıkla cevap verdi:
"İyi olmasını umuyorum. Dışarısı kana susamış vampirlerle doluyken ne yapmıştır kim bilir..."
Yanındaki nedime kısık bir sesle
"Fakat... Chaeyoung da bir vampir değil mi?" Dediğinde Jisoo cevap vermeden oradan uzaklaştı.
***
Chaeyoung sanki yeni uyanmış gibi yavaşça aralamıştı göz kapaklarını. Dün gece beşinci ölümü gerçekleşmişti. Her dirildiğinde kendini daha da dinç hissetmesi onun ölüp huzura kavuşma düşüncelerini biraz daha yok ediyordu.
Kahverengi tonlarında döşenmiş odaya göz gezdirdi. Büyük boy bir yatakta yatıyordu, koyu kahverengi perdeler sayesinde güneşten korunuyordu. Sanki bu odanın sahibi her şeyin farkındaymış gibi onu karanlığa hapsetmişti.
Çıplak ayakları soğuk zemine değdiğinde bir anlığına titremişti, ağır adımlarla kapıya yöneldi.
Bomboş uzun koridoru yürürken etrafında şöyle bir bakındığında koridor boyunca uzanan, karanlıkta bile çok rahatlıkla seçilen kırmızı halı ve duvarlarda asılı olan kime ait olduğunu bilmediği adamların çizimleriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My All | Chaelisa
Fanfiction[Vampire+Royalty] "Sen artık en yakın arkadaşım olan Lalisa değilsin. Sen artık prensin eşi olacak yeni kraliçemizsin."