O kadar yoğundum ki bölüm yazmaya bir türlü vakit bulamadım. Affınıza sığınıyorum ve sizlere uzun bir bölüm hediye ediyorum. 💜
-----Saraydaki en büyük yer burası olabilirdi. Duvarlar şaşaalı süslemelerle kaplıydı, kafanıza düşerse sizi öldürebilecek kadar büyük ve ağır avizeler her yerdeydi, klasik müziğin rahatlatıcı ritimleri tüm salonu dolduruyordu. Büyük heykellerin rahatlıkla boy gösterebildiği bir ortamda soylu olduğu her halinden belli olan insanlar kendi aralarında gruplara ayrılmış sohbet ediyorlardı.
Chaeyoung ve Namjoo'nun buraya ait olmadıkları her hallerinden belliydi.
"Prenses ve prensi göremiyorum?" Chaeyoung'un safça sorduğu soruya karşılık Namjoo kıkırdadı.
"Bunun aşkla evlenen bir çiftin düğünü olduğunu mu sandın? Yüzükleri taktıktan sonra taç giyme töreni için hazırlanmaya gitmişlerdir. İki krallığın kraliçeleri ve kralları tam karşında. Düğün aslında iki krallığın birleşmesini kutlar nitelikte."
"Baban ne zaman piyano çalacak?"
"Ah, gerçekten bilmiyorum. Birazdan çalar herhalde..."
Chaeyoung, gözlerini devirdi.
"Bahçeye çıksam sıkıntı olur mu? Burası beni boğuyor."
"Aman Tanrım! Kontes Jennie değil mi bu?" Namjoo'nun çığlığı keman ve piyanonun yüksek sesini bastıramamıştı ama Chaeyoung'un kulağına iyi gelmemişti.
"Bahçeye çıkıyorum..." Chaeyoung kendini tekrar etmişti ama Namjoo yine onu dinlemeden kontesin yanına doğru yol aldı.
Daha fazla oyalanmak istemeyen Chaeyoung, oradan uzaklaşmaya karar verdi.
***
Her tür çiçekle dolu bahçede gezerken bahar rüzgarının esintisini teninde hissetmek onu keyiflendirmişti.
Rüzgarın getirdiği ferah çiçek kokularına kendini kaptırıp gitmişken aklına geçenlerde nasıl kontrolden çıkıp Namjoo'yu ısırmayı düşündüğü gelmişti.
Çimenli yolun kenarındaki çiçeklerden bir tanesini koparmak için eğilip elini uzattığında duyduğu öğürme sesiyle irkildi.
Birisinin kustuğuna emindi fakat burnuna dolan yoğun kan kokusuna anlam verememişti.
Sesin geldiği yöne doğru seri adımlarla ilerledi. Daha fazla yaklaşıp görülmemek adına bir ağacın arkasına gizlendi ve birkaç adım uzaklıktaki iki kişiyi izlemeye başladı.
Yerde oturan sarışın bir kadın ve onun sırtını sıvazlayan genç bir adam vardı.
Chaeyoung, olayı anlamak için gözlerini kısarak ikisini iyice inceledi.
Yerde oturan kadın, dün piyanonun başında gördüğü kadına benziyordu. En azından saçları ve belinin inceliğinden dolayı benzetmişti.
Chaeyoung, kendi hafızasında bir yolculuğa çıkmışken yerdeki genç kadın tekrar öğürdü. Kanın metalik kokusunun iyice yoğunlaşmasından dolayı onun kan kustuğuna emin olmuştu.
"Tanrım... Biraz daha kusarsan öleceksin. Kendini tutmaya çalış. Neden hekimlere haber vermemi istemiyorsun?"
Sarışın kadın bir süre cevap vermedi.
Sırtını sıvazlayan adam, onun kolundan tutup ayağa kaldırdı.
Sarışın kadın biraz sendelemişti fakat hemen genç adama tutunup dengesini sağlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My All | Chaelisa
Fanfiction[Vampire+Royalty] "Sen artık en yakın arkadaşım olan Lalisa değilsin. Sen artık prensin eşi olacak yeni kraliçemizsin."