''Baba, Anne ne olur gitmeyin! '' diye bir kez daha haykırdım. Babaannem beni tutmaya çalışıyordu, ama pek becerebildiğini sanmıyordum. Annem beni öperek geldiği yere doğru koşarken, sarsılarak ağlıyordum. Babam yağan yağmurun inadına ayakta dikiliyor boş gözlerle bana bakıyordu. Transa geçmiş gibiydi. Birden gelip elimi avucunun içerisine aldı ve bir şekil çizdi.
''Güçlü ol.''
Avucum yanmaya başlarken sıkı sıkı babama tutunmuştum. '' Annem nere gitti baba, nereye ! ''
Alnımdan öperek gözlerimin içine baktı, sanki son kez görürcesine.
'' Sena bunu çözebilirsin, ÇÖZ.''
Ona sarılan kollarımdan kurtulup arkasına bile bakmadan o karanlıkta kaybolmuştu. Kulaklarım uğuldamaya başlamıştı. Yer ayaklarımın altından kayarken tek bir kelime yankılanıyordu beynimde.
''ÇÖZ!''
Rüyanın etkisiyle hıçkırarak uyandım. Bunları uyduruyor olmam saçmaydı. Ama ölen anne babamı bu şekilde görmem ultra ultra saçmaydı. Silkelendim ve göz yaşlarımı sildim. Şuan buna kafa yoracak vaktim yoktu. En yakın arkadaşım 1 haftadır tuhaf davranıyordu. O güleryüzlü kedi yavrusu gitmiş, yerine gözlerinin altı mosmor olan bir cadı gelmişti.Odasından çıkmıyor, benimle görüşmüyordu. V bugün başka bir okula transfer olmuştu. Bensiz. Tuvalete bile birlikte giderken, bensiz okul değiştirmişti. Asla böyle birşeyi sebepsiz apacak bir kız değildi. Doğru dürüst konuştuğu bir ben vardım zaten. Birde abisi. Şuan gittiği okulda okuyan ve 4 sene hiç görmediğimiz abisi.
Herkesi kaybediyordum, çocukken anne ve babamı, şimdi en yakın arkadaşımı belkide ilerde babaannemi.
Kaldıramazdım. Onu kaybedersem kaldıramazdım. 18 yaşındaydım ve bu fazlaydı.
Hemen bir kot ve üstüne bir t-shirt giydim.Kaybedecek zamanım yoktu. O okulda okuyacaksa, bende o okulda okurdum. Yatılı bir okuldu, kaydımı yaptırdıktan sonra babaanneme anlatırdım. Anlayışla karşılardı, umarım.
Kahverengi kıvırcık saçlarımı topuz yaptım, artık o nasıl bir topuzsa , topuz demeye bin şahit istiyordu. Kahverengi gözlerim ise aynıydı işte. Kahverengiydi.
1 saat sonra okulun önündeydim. Şehir dışına okul yapan bu zeki adam kimdi acaba ?
Okul beyaz sarayla kapışacak kadar büyüktü.Ben ağzımı açmış bir yandan okulu incelerken bir yandanda yürüyordum ki, popomun üstüne düşmem bir oldu. Yere düştüğümemi yanayım, popomun acısınamı bilemedim. Birde yeni aldığım pantolonum hep toz toprak olmuştu, evet yanarsam buna yanayım bari.
''Küçük bir kız burada ne arıyor ?'' diyen adama döndüm. Yakasında öğretmen kartı vardı. Demekki burda öğretmendi.
Kumral saçları, beyaz gömleği ve siyah pantolonuyla benden çok büyük bir öğretmen olduğunu söyleyemezdim. Uzattığı elini tutup kalktım.
''Arkadaşım bugün bu okulda transfer oldu, bende kayıt yaptıracağım.'' dedim. Gözleri alayla parladı.
''Ben öğretmen Selim. Bu okula herkes giremez, küçük kız.'' Küçük kıza inadına baskı yapıyordu.Sana yediririm o küçük kızı diyecekken bir patlama sesi duyuldu.
Çocuğun teki yanan duvarın üstünde, donuk bakışlarla Selim hocaya bakıyordu.
Çocuğun teki okulun duvarını patlatmıştı. KOCA OKULUN DUVARINI!
Ben etrafta mayın araken Selim hocanın sesi duyuldu.
''Yiğit, sen denemekten sıkılmadın, ama ben sıkıldım.''
O anda duvarda duran çocuğun elinden çıkan ateşi farkettim. Çocuğun gözleri benimkiyle kenetlendiğinde ''Kes sesini, Selim.'' dedi.
Bir dakika abi, çocuğun eli yanıyor ve o bu kadar sakin ?
Okul duvarından atlayıp yanımıza yürümeye başladı. Hışımla çocuğa doğru koşmaya başladım. ''Elin yanıyor!'' diye bağırırken Selim hoca beni geriye çekip çocuğa doğru koştu. Çocuk yanan elini Selim hocaya tutarken, ben elini söndürecek zannettim. Ki böyle olmadı. Tekrar bir ateş patlaması olurken Selim hoca artık çocuğun dibine girmişti. Tek eliyle çocuğun kafasına dokundu.
Çocuk yere yığılırken kendi sesimi duydum;
''Neler dönüyor burda !? ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yetenek Akademisi
Fantasy''Yanan elleri bir tek bana işlemezken alev alev olan gözlerini bana dikti. O zaman sadece ellerinin değil gözlerininde ateş aldığını farkettim. Başlı başına bir yangındı ve benide yakıyordu.'' Birçok yetenek, güç, hayat. Hepsi bir okulda okurken...