Öncelikle merhabaaaa. Birkaç birşey belirtmek istiyorum. Kuzey dışındaki tüm karakterler gerçekten yola çıkılmıştır. Yani Kuzey dışındaki herkes gerçek. Ve gerçek kişilikleri yansıtılmaya çalışılmıştır. Hepsini seçme nedenlerim farklı. Başka kişilerde olabilirdi. Ama ben böyle bir kadroyla böyle bir hikaye yazmak istedim. Umarım batırmam. Destek çıkan herkese teşekkür ederim.
Hayatımda hiç bu kadar aşağılanmamaıştım. Resmen beni herkese rezil edip defolup gitmişti. Selim hoca gözlerini kapatıp hızla odadan çıktığında yerdeki pantolonumu bir çırpıda üstüme geçirdim. Selim hoca kapıdaydı. Bunu yiğite küfürlerinden rahatça anlayabilirdiniz. Yavaşça kapıyı açtım. Utancımdan hiçkimsenin yüzüne bakamıyordum. Ayrıca sinirden gözlerim dolmuştu.
'' O çocuk yüzünden evlenemeyeceğim.'' diye ağlamaya başladığımda Selim hoca ne yapacağını bilemiyor gibiydi.
Önümde durup çenemi hafifçe yüzünü görebileceğim bir şekilde kaldırdı.
'' Seninle evlenmesi için onu etki altına alabilirim.''
Elinden kurtulup 2 adım geriledim. '' Asla o manyak herifle evlenmem.''
Yeşil gözlerini kısarak güldüğünde bende gülümsedim. '' Al bakalım küçük kız. Okul forman. İşlemlerin bitti. Yetenek akademisine hoşgeldin. ''
Kararsızca ona '' yeteneğim ne peki ?'' selim hoca '' bir tahminim var, ama emin olmam gerek. Tahminim doğruysa kendini belli edecektir zaten. Git giyin. Sınıf başkanı seni şimdi alır. ''
Kafamı olumlu anlamda sallayıp , üstümü giyinmek için odaya geri girdim.
Uzun bir gün olacaktı, ha ?
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Formam etek, ceket, gömlek ve arma yerine kullanılan fiyonktan oluşuyordu. Ceket ve etek koyu lacivertken, gömlek beyaz , fiyonk ise bordonun etrafındaki mavi çizgilerden oluşuyordu.
'' Hey.'' Duyduğum sese döndüm. Ufak tefek, zayıf, sarı saçlı ve gözlüklü bir kız duruyordu karşımda. Yeşil gözleriyle güzel bir kızdı. Pek çok can yaktığına adım gibi emindim.
''Ben Gökçe. Sınıf başkanıyım. Hoş geldin.''
Elini sıktım . '' Adım Sena. Hoşbulduk.'' Elimi tutup beni bir kapıdan içeri soktu.
İçeri girdiğimizde herkes kendi halindeydi. Kimi müzik dinliyor, kimi uyuyor kimisi ise yeteneklerini kullanıyordu - hala bana tuhaf geliyordu bu yetenek işi- Gökçe kulağıma eğilip sınıfı tanıtmaya başladı.
''Şurdaki zayıf ve uzun boylu kız Nida. Gücü ise düşüncelere konuşmak.''
Gösterdiği kıza baktım. Kendi halinde gibi duruyordu ama bileğindeki ethan yazısı ilgimi çekmişti doğrusu.
'' Bak bu Arzu. Güleryüzlü ve asosyaldir. Onu daha açamadık. Hassas bir kızdır. Yeteneği iyileştirme. ''
Bahsettiği kız elinde telefonuyla müzik dinliyordu. Kolundaki izlere bakıp gözlerimi gözlerine diktim. Göz göze geldiğimizde gözlerini kaçırdı.
İnsanları iyileştirme gücü olan, ama kendini iyileştiremeyen bir kız. İroniye diyecek yoktu.
'' Köşede konuşan çocukların siyah saçlı olanı Kuzey, Pek konuşmaz . Yeteneği kanatlar. Diğer kumral ve kıvırcık olanı Batın. Kedi adam gibi birşey, onu ben bile çözemedim.''
Kıkırdadı , onun bu haline sırıtmadan edemedim.
'' Camın önündeki Ali. Sapık bir çocuk. Ama eğlencelidir. Yeteneği hızlı koşmak. Atletik takımda.''
Gülen ve gözlüklü çocuk baya mutluydu, 2 tane dövmesi vardı. Cebindeki sigara paketini ben bile burdan görüyordum.
Gökçe birden sesini kısarak bana döndü. '' Yiğitle tanışmışsınız duyduğuma göre.'' Kızarmıştı. Demek olanları biliyordu. Sessizce kafamı salladım. Adını duymak bile sinir krizi geçirmeme sebep oluyordu.
''Ondan uzak dur. Ölümcül yetenekler grubunda.''
İntikamımı aldıktan sonra suratına bakmazdım zaten.
''Tabiii.'' dedim. İntikamımı aldıktan sonra neden olmasın.
''Sen boş bir yer bul , ben geliyorum. Sınıf defterini alacağım.''
En arka sıralar favorimdi. Hızlı adımlarla en arkada suratında kitapla uyuyan çocuğun yanına yürüdüm. ''Öhö öhö.''
Kimin öksürdüğüne bakmak için kafasını eğdiğinde kitap düştü. '' Sen!'' diye bağırdım. Yüzüne yağıştırdığı sırıtışla kendisini gösterdi '' Ben ? ''
Sabah yaptıklarından gurur duyuyor gibiydi, pislik. Ayağa kalkıp kapıya doğru yürüdü, bir iki adım yürümüştü ki '' Bana baksana - ben ateşliyim- diye bağıran çocuk. Hey sana diyorum! ''
Arkasını dönüp ellerini havaya kaldırdı, sırıtışı dahada büyümüştü.
'' Bana mı dedin , puantiyeli ?''
Sinirle üstüne yürüdüm. Yerinden gram olsun kıpırdamıyordu. Dibine girene kadar devam ettim. Kısa boyuma aldırmadan yüzüne baktım. İnsanların ortasında uygunsuz bir pozisyonda olabilirdik ama bu benim iç çamaşırımı millete anlatma hakkını ona vermezdi.
'' Oyun mu istiyorsun? Pekala ateş çocuk. Oynayalım.''
Kafasını eğerek yüzüme daha da yaklaştı. Nefesini suratıma üfleyip,
'' Daha ilk günden, ateşle oynuyorsun puantiyeli. Dikkat et, yanma.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yetenek Akademisi
Fantasy''Yanan elleri bir tek bana işlemezken alev alev olan gözlerini bana dikti. O zaman sadece ellerinin değil gözlerininde ateş aldığını farkettim. Başlı başına bir yangındı ve benide yakıyordu.'' Birçok yetenek, güç, hayat. Hepsi bir okulda okurken...