Panik atak

9.5K 641 47
                                    

Gece uykudan artık gidip, bayan snowdan notlara eklemişim yanlışlıkla, mazur görün gençler.

Dersten sonra odaya girdiğimde masanın üstünde siyah bir zarf vardı. Geçip tam masanın karşısına oturduğumda siyah zarfla bakışıyorduk. Yaklaşık 1 saat bakışıp, otur- kalk eyleminden sonra zarfı elime aldım. Üstünde okulun arması olan zarf, çok büyük değildi. Üstündeki mührü kopardığımda, yırtılma sesi odayı doldurdu. Yavaş hareketlerle acele etmeden açtım. İçin de sadece tek bir cümle yazıyordu ;

''Senin için geleceğim.''

Kim gelecekti, kimin için gelecekti, niye geliyordu? Önemsemedim. Belli ki biri şaka yapmak istemişti, belki de o Manyak herifin işiydi, kimbilir. Zarfı aldığım yere bırakırken, onun yatağına baktım. Bir insan hiç mi arkasını toplamazdı yahu? Yerde bira şişeleri, sigara paketleri dururken, diğer tarafta yatağın bir ucundan sarkan t-shirtler mi dersiniz , yastığın altından çıkan kulaklık ucu mu dersiniz, herşey vardı bizde. Gidip t-shirtlerini alıp kirli sepetine attım. Aynı odada yaşıyorduk, onun pisliğini bende çekemezdim. Yaklaşık bir yarım saatte onun tarafını topladıktan sonra tam anlamıyla canım çıkmıştı.

Benim tarafım ne kadar da düzenliydi oysa.

Gidip üstümü giyindim. Malum bir erkekle yaşıyordum, ve ciddi anlamda erkeklere fobi gibi birşeyim vardı. Kuzenim evde üstsüz dolaşsa dahi çığlığı basardım, ki Yiğit bey zorlasa üstsüz yatacaktı.

Kafamı olumsuz anlamda sallayıp yatağıma oturdum. Telefondan rasgele bir şarkı açıp gözlerimi kapadım. Bir yandanda eşlik ediyordum.

Gözlerimi açtığımda karşımda uzun siyah saçlı bir kız vardı. Bir çığlık kopardığımda, alayla güldü.

''sen kimsin'' dediğimde iyice sırıtmaya başladı. Olduğu yerde 1 kez dönüp ''Hep aynı sözler.''  dedi komik birşey söylemişcesine. 

''Çık dışarı, manyak mısın kızım '' dedim suratına bakarak. Yavaş adımlarla 1 tur 'da beni etrafımda döndü. '' Yazık olacak, çokta güzel bir tenin var.''  dediğinde titremeye başladım. Tüm manyaklar beni mi buluyordu, yoksa ben mi onları çekiyordum, tartışılırdı.

'' Çık yoksa çığlığı basarım.'' dedim titrerken. Geldiğinden beri arkasında tuttuğu sol elini kaldırarak bana gösterdi. Uzun ince, ucunda tahta gibi birşey olan metali ilk başta seçemedim. Hafif bana uzattığında gözlerim büyüdü, nefesim tıkandı. 

''Aslında , satır kullanmam. Ama temiz bir iş olsun istiyorum.'' deyip güldüğünde olduğum yere çivilenmiş gibiydim.

O mektup yiğitten değildi, bu kızdandı. Ve bana yardım edebilecek tek kişi yiğitken, yoktu.

''Ne istiyorsun?'' dedim. Duymamış gibi yaptı, fakat duyduğunu biliyordum. ''Neden ben?'' dedim bu sefer ağlamamaya çalışarak. O kadar güçsüzdüm ki, yapacak hiçbirşey yoktu. Ben Yiğit değildim, onun gibi güçlü olamazdım da.

Kız elinde metali bana doğru tutarak yürüdü ''Bu kadar kolay olacağınız tahmin etmezdim. Hayrola nerde şu meşalen ?''  dediğinde masanın üstündeki mektubu suratıma fırlattı. ''Sana diyorum, konuşsana!'' diye bağırdığında dolan gözlerimi gizlemek için kafamı eğdim.

Yoktu, neden yanımda olsun ki.

Tam ben bununla ilgili birşey söyleyecekken kapı büyük bir gürültüyle açıldı. 

o zaman anladım onun olduğunu. Elinde ateşi yakarken kıza güldü, daha çok sadistçe bir gülüştü bu. '' Onun saçının teline dokunursan,'' dedi kızın yüzüne bakarak. ''Seni öldürürüm.''

söylediği şeyle yerimde titredim. Gözlerimden akan yaşlar beni ele versede, yapacak birşeyim yoktu.

Kız satır'ı yiğit e doğru fırlattığında bir çığlık kopardım. Omzundan sıyıran satır, duvara tok bir sesle saplandı. Yiğit elindeki alevi kıza doğru tuttuğunda, kızın saçı alev aldı. Kızın çığlıklarına aldırmayan yiğit, kızı tuttuğu gibi odadan fırlattı ve kapıyı 3 kere kitledi.

Yavaş adımlarla bana doğru geldiğinde, pat diye yere çöktüm.

Kan.

Omzu kanıyordu.

Birden nefesim kesildi, nefes alamadım. Nefes almaya çabalarken kesik kesik soluklar alıyor, olduğum yerde küçülüyordum sanki.

Nefeslerimin arasından ''omzun.'' dedim. Nefes almaya çalışıyor, oksijenin son kırıntılarını içime çekmeye çalışıyordum. Ama pek başarılı olduğum söylenemezdi. Yanıma çöküp yere eğdiğim kafamı hafifçe kaldırdı. 

''Bana bak.'' dedi suratıma bakarak. Bakamadım, gözlerim karardı. '' Sena bana bak dedim!'' diye bağırdığında yere eğdiğim kafamı kaldırdım, ''panik atak geçiriyorsun.'' dedi anlamlandıramadığım bir duyguyla.

''kahretsin'' diyip birkaç savurduğunda , hala nefes almaya çalışıyordum

Yanaklarımdan boynuma, ordan kucağıma düşen yaşlar şiddetlenirken, etrafımı bir kül kokusu sarmıştı. Beni boğan neydi ki?

Nefesim düzene girdiğinde bir hıçkırık kaçtı dudaklarımdan . Yiğit tam karşımda bana bakıyordu.

Elimi uzatıp omzuna dokunduğum da da bir tepki vermedi. Ağlamam şiddetlenmiş, hıçkırıklarım çoğalmıştı. Neredeyse öldürülüyordum, ve yiğitin omzu kanıyordu.

Fakat beni bu kadar etkileyen öldürülmem değil, onun omzunun kanamasıydı.

Başımı iki yana salladım.

Ona birşey olmazdı, olmazdı değil mi?

kolları beni tutmak istercesine bana uzandığında ''bırak !'' diye bağırdım. Gözlerimi kapattım, acının yerini tuhaf bir boşluk alıyordu.

******

''Puantiyeli..''

''yanındayım.''

''buradayım..'' 

saçlarımın arasında dolaşan el onları hafif geri attığında irkilip gözlerimi açmaya çalıştım. Yüzü sadece birkaç santim ötemdeydi. Ona baktığımı farkedince birkaç kere gözlerini kırpıştırdı, nefesi hafifçe yüzüme çarptı, elimde olmadan gülümsedim. Uzanıp yüzüne dokundum, pirsingini değiştirmişti, sanki en önemli detay buymuş gibi.

''buradasın.'' diye fısıldadım, söylediğimin klişeliği bile umrumda değildi.

Bunun bir rüya olduğunu söyleyebilir, beni çimdiklemesini felan isteyebilirdim. Ama değildi. Hiçbir rüya bana onun o güzel kahverengi gözlerini, sıkıca tuttuğum deri ceketinin elimin altında nasıl büzüştüğü hissini veremezdi.

Düşünce yapımdaki değişikliği farkettiniz mi? Ben buna 2 uyku arasındaki panda geçişi diyorum. Zira 1 dakika sonra elim yiğit'in yüzünden düşmüş ve gözlerim yeniden kapanmıştı.

Lakin son söylediği cümle hala beynimde dönüp duruyordu;

''Hep buradaydım.''

Yetenek AkademisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin