Saat sabahın üçüydü. Ve ben hala uyuyamamıştım.
Kızım kesin seninle matrak geçiyo lan bu
Genellilkle gözümü kırpmadan uyurum ama bu akşam nedense (!) hiç uyuyamadım. En küçük tıkırtıda bile kapıdan bakmış, hiçliği görünce yatağıma geri dönmüştüm.
Mal gibi inandın sen de, şimdi uykuyu ara ki bulasın bi de yarın okul var. Keyfime diyecek yok.
Mutfağa gidip bir bardak su içtim. Belki rahatlatır. Hava da çok soğuk dondum yaw. Odama doğru gidiyordum ki
TAK,TAK,TAK Allahım noluyo diyemeden birisi ağzımı tutup bağırmamı engelledi. Ayağına basarak (e imzalı hareketim kullanmak lazım) karnına dirseğimi geçirdim. Sessiz bir inleme duyuldu. Yüzüne bakmak için arkamı döndüm ve derin bir 'oh' çektim. Gökhan'dı. Abime sarılarak onu mutfağa götürdüm.
"İyi misin? Çok ama çok özür dilerim."
"Önemli değil. Geçer birazdan" ama hiç geçecek gibi görünmüyordu. Yüzü bembeyaz kesilmiş, nefes alamıyormuş gibi görünüyordu. Acaba ambulans mı çağırsam. Resmen ölüm makinesiyim. Öyleyse o çocuğa nasıl bir şey olmamıştı? Ya burada abim ölüyor ben ne düşünüyorum.
İşte o anda kapı çaldı. Çaldı dediğim hissedilmeyecek kadar sessiz bir tıkırtıydı. Ya ben paranoyaklaşıyordum, ya da gerçekten kapının önünde birisi vardı.
Abimi burada bırakmayı göze alamazdım. (Aslında üvey abimdi uzun hikaye) Kolunu koluma dolayıp, aslında yüklenerek kapıya doğru ilerledim. Tam kapıyı açıyorken Gökhan'ın kafası omzuma düştü. Onun ağırlığıyla ben de ona doğru yaklaştım. Abimi bırakamayacağım için delikten bakamamıştım. Umarım kimse yoktur dedim ve kapıyı açtım.
İşte karşımdaydı. Dağınık altın sarısı saçları, o altınımsı gözleriyle karşımdaydı. Gecenin karanlığını aydınlatıyordu. İlk başta gülümsedi sonra beni görünce suratını astı. Neden ki? Yok, bana bakmıyordu. Sinirli ama çok sinirli gözlerle Gökhan'a bakıyordu. Ne olmuştu ki şimdi?
"Selam" dedim. Cevap vermedi.
"Yardım eder misin?" Dedim. Hiç tepki vermiyordu. Ne olmuştu bu çocuğa ki? Neyse kendim hallederim. Onu kapının önünde bırakarak Gökhan'ı odasına götürdüm. Umarım iyidir. Galiba uyuyakalmıştı.
Hemen kapıya geri döndüm.
Ama geriye döndüğümde ne o çocuktan, ne de ışıltısından eser vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ara Sokak (ASKIDA)
Teen FictionHani bazen dersiniz ya 'daha kötüsü olamaz' İşte ben de öyle diyordum. Taa ki, o sabaha kadar Hayatım hiçbir zaman eskisi gibi olamayacaktı. Zaten berbat olan eski hayatım gibi. Umutsuz bir aşk... Kalpsiz bir yürek... Zorunlu hayat... Kısıtlı sevgi...