Mesaj

116 7 5
                                    

Telefon elimden kayıp yere düştü. Daha neler olduğunu anlayamadan ben de yere çöküp telefonuma bir şey olmuş mu diye baktım. –Iphone 5 boru değil-

Mesaja bir daha baktım. Ve bir daha. Ve bir daha. Kimdi bu? Ve nereden öğrenmişti? Ben kimseye söylememiştim ki!

Mesaj yazdım:

Yanlış kişi galiba. Kimsiniz?

Gönder’e bastım.

Ve mesajımın yanında kırmızı bir ünlem belirdi. Tabii ya! Alnıma geçirdim. Gizli numaraya mesaj gönderilir mi?

O sırada telefonum yeniden titredi:

Kafaya darbe alınca beyin hücreleri ölüyormuş. Bil istedim.

Hı? Hemen ayağa fırladım ve etrafa bakındım. Kimse yoktu. Şans mı desem artık. Zaten bu kişinin yaptığı aptallık. Zaten ona mesaj gönderemiyorum. Gizli numaranın üzerine tıkladım ve ‘bu kullanıcıyı engelle’ düğmesine bastım.

“ZRIING!”

Hemen telefonuma baktım ben onu engellememiş miydim. Sonra ses yeniden duyuldu. Harika. Kapıyı mesaj zannettim.

İşte o anda kafama dank etti: Halam! Hemen kapıya koştum ve açtım. Ama kapıdaki halam değildi. Rüzgar’dı.

Elinde telefonunu tutuyordu ve gergin görünüyordu. Kafasını kaldırdı ve bana baktı. Gerçekten kızgındı. Elindeki telefonu yüzüme salladı ve “Bu ne demek açıklar mısın?!” diye yüzüme kükredi. Hemen telefonu elinden kaptım.

Gizli numaradan üç mesaj vardı:

Sana çok ilginç bir şey söyleyeyim mi? (13:30)

Bir kız var. Kahverengi saçlı, kahverengi gözlü. Sana deli gibi aşık... (13:40)

Tanıdık geldi mi? Peki ya şunu söylesem: bu kız senin yan komşun. (14:00)

Mesajları görünce öylece durdum. Yapacak hiçbir şey kalmamıştı. Artık oyun bitmişti. Ortada oyun yoktu ki bitmiş olsundu. Son. The end. Zaten eninde sonunda böyle olmayacak mıydı?

Çok sakin bir şekilde telefonu Rüzgar’a geri verdim. Nedense hiçbir şey hissetmiyorudum. Kalbime bir bıçak saplıymış meğerse bunca zaman boyunca. Şimdi o bıçak da yerinden çıkarılınca kanın akmasını ve ölmeyi bekleyeceğim.

Rüzgar yüzüme baktı. Belki de bu onu son görüşümdü. Beni omuzlarımdan tuttu ve kendine çekti.

...

Ve öptü dememi beklemeyin gerçekten. Benim hayatımda mucizeler yok. Ve beni delicesine sarsmaya başladı. Ben ise kapının önünde öylesine duruyordum. Ben tepki vermeyince beni ittirdi. Yere düştüm. Ama hala bir tepki veremiyordum. Sadece öyle duruyordum. Dilim tutulmuştu sanki.

“Ne?! Bir açıklama yapmayacak mısın? Bu doğru mu!” diye bağırdı. Cevap vermedim.

“Ben duyuyor musun Melis?! Ha! Duyuyor musun!?”

Kendini zar zor tuttuğunu görebiliyordum. Ama vücudum çalışmayı bırakmıştı sanki. Beynim çalışıyordu ama sadece tek bir iş yapıyordu. Bütün bunların hayal olmasını dilemek...

Sonunda dayanamadı ve kapıyı yüzüme çarpıp gitti. Ben de kendi yalnızlığımla orada kalakaldım.

_______________________________

Diğer Kitaplarım: Yaz Güneşi, Sahte Sevgili, Peri Masalı 

Ara Sokak (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin