Güçlü

133 7 3
                                    

Halam kapıyı son gaz yumruklamasaydı kapının çaldığını bile farketmemiştim. Resmen yıkılmıştım. Hayatım tıpkı bir jenga oyunu gibiymiş. Ben ilk bloğu aşk olarak koymuşum. Şimdi o blok çekilince de bütün bloklar yavaş çekimdeymiş gibi kafama düşüyordu.

Ayağa kalkana kadar ağladığımı farketmemiştim. Hemen tezgahtan peçete aldım ve gözlerimi sildim. Sonra da hemen kapıyı açtım.

“Hoşgel-“

“Ya Melis sen neredesin?! Bilmiyor musun sanki ağabeyin burada hasta onu getiriyouz! Hem ben seni aramadım mı hazır ol geliyouz diye? Bu evin hali ne ha! Bir de uyumuşsun utanmadan! Gözlerin şişmiş! Hemen geç içeriye de ağabeyinin çarşaflarını değiştir!”

Halam bana binbir türlü emir verirken hiç sesimi çıkarmadım. Dediği herşeyi yaptım. Gıkımı bile çıkarmadım. O da anlamış olacak ki sadece emir verdi. Hiçbir yorum yapmadı.

Eve büyük bir sessizlik çökmüştü. Yarın okul vardı. Yatağıma uzandım ve tavanla yüzleştim. Bugün olan her şey hafif boyası dökülmüş olan tavanda göründü. Tekrar gözlerimi kapadım ve uyumaya çalıştım.

Saat üç olmuştu. Ve ben hala yatakta dönüp duruyordum. Ne zaman gözlerimi kapatsam aynı şeyi görüyordum: Rüzgar kapıyı çalıyor, bana anlamadığım bir şeyler bağırıyor. Hiçbir şey yapamıyorum, orada öylece duruyorum. Hareket etmek istiyorum ama olmuyor. Sonra da çekip gidiyor.

Gözlerimi açtım. Damla damla terlemiştim. Saat altı olmuştu. Şimdide okul zamanıydı. Hayatımın en güzel gecesiydi (!) Okul için yavaş yavaş hazırlandım. Güçlü olmalıydım değil mi? Belli etmememliydim üzüldüğümü. Güçlü insanlar böyle yapardı değil mi? Zaten fazladan zamanım olduğundan saçlarımı maşayla dalgalandırdım ve şişmiş olan göz altlarıma kapatıcı sürdüm.

İnadım inat! Sen beni bir kere bile dinlemedin ki! Ben sana açıklayabilirdim her şeyi! Şimdi göreceksin benim nasıl güçlü birisi olduğumu! Ben öyle bir erkek için ağlayacak kızlardan değilim. Eh..Yani... En azından olmayacağım.

Bu yüzden bugün biraz makyaj yapmaya karar verdim. Göz kalemi, rimel, parlatıcı. Tamam. Bitti. Aynadaki görüntüme baktım. Bu kesinlikle ben değildim. Okuldaki diğer kızlara benzemiştim.

Kahvaltı bile etmeden dışarı çıktım. Kapıda kiminle karşılaşmamı istersiniz? Rüzgar’la. Dememi bekliyorsunuz hep. Zaten görseydim bile dayanamazdım. Realist bir hayatım var. Öyle kitaplardaki gibi toz pembe değil. Rüzgar’ı ara ki bulasın (arayan kim? -,-) Çocuk rüzgar oldu gitti.

Okul insan kaynıyordu. Ama gözüm sadece kumral saçlara takılmıştı. Kesinlikle bir daha yüzüme bakmayacaktı. Tamam,  bana ilan-ı aşk yapmasını falan da beklemiyordum. En azından komşuyduk. En azından arkadaş olabilirdik. Belki?

O sırada iç sesim devreye girdi: Aptal! Aranızda bir şey var mıydı ki de arkadaş olabilirdik diyorsun!?

İç sesim haklıydı. Kendi kendime gelin güvey olmuştum. Belki, bir gram da olsa onun da benden hoşlandığını zannetmiştim. Yanılmışım.

Okul çok sakin geçti. Hiçbir şey olmadı. Taa ki son periyoda kadar.

Tam matematik öğretmenimiz sıkıcı bir denklem anlatıyordu ki kapı tıkladı. Bütün gözler bunu bekliyormuş gibi kapıya döndü. Gelen nöbetçi öğrenciydi.

“Eee. Şey. Dersinizi böldüğüm için özür dilerim. Acaba Melis Görkem bu sınıfta mı?”

Bütün gözler bana döndü. Matematik hocam beni önce bir süzdükten sonra cevapladı:

“Evet, neden?”

“Sekreterlikten çağırılıyor.”

“Neden? Acil mi? Konu işliyoruz.”

“Nedenini söylemediler ama acilmiş, eşyalarını toplasın gelsin dediler.”

“İyi peki tamam. Melis, notları arkadaşından alırsın. Ödev de sayfa 63.”

Hemen ajandama notlarımı aldıktan sonra eşyalarımı topladım ve  sekreterliğe gittim. Adımı söyledikten sonra bana verilen  kağıdı aldım. Yazı halamdandı:

Bu akşam annen ve baban geliyor. Doğru düzgün giyin. Bunu aldığın an hemen eve gel, temizlik yapacağız.

Ne! Annem ve babam gelmişlerdi demek! Özlemedim değil de, hayatım yıkılacak. Bu sefer kesin. Annem, babam, ben, halam, Gökhan, aynı evde.

Siper alın!

____________________

Diğer Kitaplarım: Yaz Güneşi,  Sahte Sevgili, Peri Masalı

Ara Sokak (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin