Sedye

199 5 0
                                    

Bölümün şarkısı: 

Christina Aguilera Feat A Great Big World - Say Something

Şarkı multimedyada var.

RÜZGAR'DAN

15 dk. sonra

Ambulans evin önünde beklerken ben de dışarıda bekliyordum. Ağlamamak için elimden gerekeni yapıyordum. Gözyaşlarım yanaklarımdan akarken esen rüzgarın etkisiyle kuruyordu. Ne halt ettim ben! Artık yeni bir hayata başlamak eskisinden de zor olacaktı...

MELİS'TEN

15 dk. önce 

ÇATTTT!!!!

Rüzgar kapıyı kırmadan önce ben de Demir'in yanına doğru gidiyordum. Kırılan kapının sesiyle ve korkusuyla donup kalmıştım. Hem de tam kapının önünde.

Kırılan kapıyla birlikte ben de Rüzgar da yere çakıldık. Offff! Omurgam zaten hasarlıydı o iğrenç yataktan, şimdi de yere çakıldım oldu mu? Bütün bunları derin karanlıkta söylemiştim. Gözlerimi açamıyordum. Yoksa ben bayıldım mı? Ama ben hiç bayılmam kiğ? Bayılmış olabilirdim. Ama hiçbir şey benim neler olduğunu öğrenmemi engelleyemez. Böylece dinlemeye başladım.

"Rüzgar! Rüzgar!"

"Beni bırak! Melis..."

"Olamaz! Melis! Melis! Mel..."

Demir'in bana seslenişini duyuyordum ama cevap veremiyordum. Sonunda bilincimi kaybettim ve derin karanlığa gömüldüm.

SEVİM TEYZE'DEN

Bütün akşam tıkırtılar duymuştum. Heralde çocuklar konuşuyorlardır diye sesimi dahi çıkartmadım. Ama bu ses çok büyüktü. Sanki ev yıkılıyormuş gibiydi. Anında kalktım ve misafir odasına gittim. Kapı yoktu! Eyvah! Acaba ne oldu? Hemen içeri girdim. Ağzım o anda açık kaldı ve yanımdaki koltuğa yığıldım.

Melis yerde kanlar içinde yatıyordu. Sırtındaki kemikleri neredeyse göründü görünecekti. Yüzü bembeyazdı, dudakları mosmordu. Halasına ne diyeceğim şimdi?! 

MELİS'TEN

Ambulansın sesinin duyabiliyordum. Bir süre sonra yine kendimi karanlıkta bulmuştum ama en azından duyma yetimi yitirmemiştim.

"Hala yaşıyor, ama nabzı düşük."

"Ne kadar zamanda ulaşırız."

"On dakika."

"Dayanabilir mi?"

"Belli olmaz. Siz şimdilik olumlu düşünün."

-

Sedyede gittiğimi hissediyordum. Her zaman sallanan şeylerde midem bulanmıştır. Hastaneye girdiğim andan itibaren her yer iğrenç bir hastane kokusuna büründü. -hani anlarsınız ya korkutucu, hijyenik bir koku- 

Ve sonra... Yine karanlık.

RÜZGAR'DAN

Hepsi benim yüzümden. Hepsi benim yüzümden. Hepsi benim yüzümden.

Pansuman odasında bunu tekrar edip duruyordum. Ya Melis'e bir şey olursa? Ya uzun süre yataktan çıkamazsa? Ya da... Bu ihtimali düşünmek istemiyorum. Hemşire alnımdaki kesiğe krem sürerken ifadesiz bir şekilde olanları düşündüm. Ben o kapıyı nasıl kırdım?

MELİS'TEN

Sonunda resmen göz kapaklarımı zorlayarak gözlerimi açmayı başardım. Herkes anında başıma toplandı.

Offf bir gidin ya! Midem bulanıyor zaten. Sedye yüzünden midir nedir anlamadım.

"Melis, iyi misin?" He, hastaneye geldiğim için harikayım. Çok sağol!

"Hı-hı"

"Ameliyat oldun, neyse ki iyi geçmiş." Mide bulantısının nedeni anlaşıldı.

"Ameliyat mı?"

"Evet. Bir hafta boyunca hastanede kalacaksın." Bir hafta mı? Ohooo, acaba halam biliyor mu?"

"Halam..."

"Söylemedik."

"Tek başıma mı kalacağım?"

"E..."

İçeri Rüzgar girdi. Alnında kocaman bir kesik vardı. Pek de iyi göründüğü söylenemezdi. Ben de kendimi göremiyorum ama ölü gibi göründüğüme eminim.

"Ben Melis'le kalırım." Battı balık yan gider. Bu ne şimdi ya.

Rüzgar'la bir hafta. Ama hastanede. Harika (!)

Ara Sokak (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin