Bir insan düşünün çok sevmiş..
Allah için sevmiş ama nasibi değilmiş.
Bir insan düşünün çok üzülmüş..
Ama imtihanı buymuş.
Bir insan düşünün paramparça olmuş.
Ama geçecekmiş.
Bir insan düşünün yıllar sonra ancak unutabilmiş.
Şimdi şimdi çok farklıymış.
Zaman diyormuş her şeyin ilacı...●
Eyyüp amca ile birlikte otururken çalan zil sesi ile saliha ablam gelmiştir diyerek koşturdu. Bende yanlız kalmışken konuşmaya başladım.
"Ilaçlarını aldın mı" dedim.
"Aldım oğlum Allah razı olsun" dedi.
"Cümlemizden sen iyi olda mühim değil"
"Kız içinde çok üzülüyorum" dedi.
"Okul mevzusu mu?"diye sordum.
"Evet çalışmak istiyor ablasına yük olmak istemiyormuş" dedi. Bir an düşündüm. Ne yapacaktı bu küçücük kız kıyamadım benimde durumum çok güzel olsaydı da yardım edebilseydim dedim içimden eyyüp amca içimi okurcasına konuştu. "Elinden geleni yapıyorsun oğlum fazla yük olduk sana da senin de durumun ortada" dedi.
"Keşke daha çok yapabilsek" dediğimde acı ile gülümsedi. Öyleydi keşke daha fazla yapabilseydim. Evin çoğu yerinde defter oluyordu. Hep farkediyordum ama sormuyordum. Üzerinde farklı farklı resimler vardı. Çay resmine bakarak gülümsedim.
"Oldukça güzel resim çiziyor" dedim."Öyle" dedi başka cevap vermedi. Bende bir şey sormadım. Saat de baya ilerleyince ellerinden öperek ayrıldım.
Hayatta böyle insanlar vardı. Ama biz çok nankördük. Onlar okula gidemiyordu, biz okumak istemiyorduk. Onların yiyecek yemeği yoktu, biz burun kıvırıyorduk. Kıyafet, gezmek, yemek, her şey girerdi bunun içine, nankörlük seviyemizi belirleyemiyorduk. Gün geçtikçe artıyordu. Bize şükür gerekti her halimize şükür gerekliydi.
Oradan otobüse binerek diğer şükür sebebine doğru ilerledim. Yetimhaneye giderken çocuk sayısı kadar çikolata alarak yoluma devam ettim. Onları mutlu etmek çok güzeldi. Pırlanta gibiydiler. Çocuk olmak güzeldi. Her çocuk özeldi.
Derse girdiğimde yine beni parlayan gözler ile karşıladılar. Çok şükür, gülümseyerek içeriye seçtim ve coşku dolu sesimle konuştum."Selamun aleykum arkadaşlar"
"Aleykum selaam" diye uzadı son harfler bu arada bende masama geçerek sandalyeme oturdum. Ellerimi birleştirerek yüzlerine baktım. Allahım çok tatlıydılar ya küçücüklerdi. Sıraları, kendileri ama o zekaları nasıl da büyük adam gibi konuşuyorlardı. "Nasılsınız" diye sordum. Hep bir ağızdan cevabımı alınca güldüm.
"Iyiyiz öğretmenim siz nasılsınız" dediler.
"Bende iyiyim elhamdülillah sizi görünce daha çok mutlu oldum"
"Öğretmenim bir şey sorabilir miyim?"dedi tolga "Sor bakalım?"dedigimde "Özlem abla da iyi mi?"driye sordu. Küçücük çocuk yaşından başından utanmıyor diyeceğim ama benim dediğim laf saçma olacak adı üstünde küçük çocuk. Küçücük çocuktan kardeşimi kıskandığımı itiraf edemiyordum. Ama abi olmak çok farklıydı. Ve babam olmadığı için omuzundaki yük daha da kaldırılması zor olanındandı.
"Iyi iyi selami var" dedim. Cidden sabah Tolga'ya selâm göndermişti.
"Ya canım" dediğini duydum. Gülerek derse başladım. Onlar için aldığım boyama elif be testini herkese dağıtarak yerime geçtim.
Ilk bitiren Elif olmuştu. Yanıma gelerek gösterdi."Öğretmenim ben bitirdim" dedi.
"Bakalım bakalım nasıl olmuş elif hanım" dedim.
"Bu hangi harf diye sormaya başladım"
"Be"
"Bu?"dedim düşündü.
"Fe" dedi. Bir kaç tane geçince kendi harfini elif harfini sordum. Gözlerini şaşı yaparak durdu. Şu an gülmemek için kendimi zor tutuyordum. (Medya)
"Hocam o benim" dedi gülerek gülerken tuttuğu karnını yiyesim geldi.
"Bak sen" dedim bende o ise yine kıkırdayarak cevabını verdi.
"Öğretmenim yaaa" diyerek yerine geçti.
Eğlenceli dersten sonra çocuklarla vedalaşarak evin yolunu tuttum.
Çocuk olmak güzeldi.
Çocuk kalmak daha güzeldi.
Onlarla oynamak gülmek, yeri geldiğinde gözlerinin dolması güzeldi.
Onların eksik yanı olmak güzeldi.
Onlara bakarak şükür etmek güzeldi. Çocuklarla hayat güzeldi...Eve geldiğimde mutlulukla içeriye geçtim. Nedensizce mutluydum. Evde biraz durduktan sonra namaz için camiye geçtim. Genel olarak ezan okuduktan sonra çıkmıyor cemaatle namaza katılıyordum. Ayakkabılarımı giyerek dışarıya çıktım bu arada telefonum çalmaya başladı. Arayan annemdi.
"Efendim annecim" dedim.
"Selamun aleykum oğlum, Özlem hâlâ gelmedi bir baksan diyorum"
"Aleykum selâm" dedim ve devam ettim.
"Tamam annem ben giderim" diyerek telefonu kapattım.
"Tamam annem ben giderim" diyerek telefonu kapattım. Yolda yürürken bir yandan da Özlem'e kızıyordum.
"Ne diye telefon kullanmaz ki bir insan neden yani neden kullanmaz."
Kursun önüne geldiğimde zili çalarak bekledim. Kapının açılma sesini duyunca içeriye geçtim. Ve danışmaya ilerleyerek sordum.
"Kolay gelsin Özlem Doru burada mı?"
"Bir dakika" diyerek bir tuşa bastı. Ve bekledi bende arkamı dönerek kapıya doğru bakmaya başladım.
Birkaç dakika sonra Özlem kapıya doğru gelirken gördüm. Yanındaki kişilere el sallayarak bana dogru geldi.
"Bir dakika" diyerek ayrıldı. Önüne gelen bir dakika diyordu hayır olsun. Özlem yanıma geldiğinde birlikte yürümeye başladık. Ona yan bakışla baktım önüme döndüm. Bana bakarak konuşmaya başladı.
"Merak ettin mi?"diye sordu. Saatime baktım akşam ezanına yirmi dakika vardı.
"Annem etti haliyle bende telaşlandım" dedim ve devam ettim.
"Telefon kullanmıyorsun ki ulaşalım "
"Abi istemiyorum konuştuk bunları"
"Nasıl bir insan telefon istemez ya" dedim.
"İstemiyorum" dedi. Kolumu uzattım o da koluma girerek devam etti. Sokağa geldiğimiz de ikimiz de ayrıldık. Ben sağa geçtim, o sola.
Ezandan sonra yolda yürürken aklıma bir ayet geldi.
Necm Süresinin 39. Ayetinde buyurluyor ki;
"İnsana ancak çalıştığının karşılığı vardır"
Bölüm sonu.
Oy ve yorum lütfen.
Bakın güzel yorumlarını ile beni mutlu ederseniz iki günde bir bölüm yayınlarım.
Not: Bu bir tehtid değildir. :)Hadis 4:
-Allahu Teala muhakkak ki sizin suretlerinize ve mallariniza bakmaz. Fakat kalplerinde ve amellerininize nazar buyurur.Allah'a emanet olun♥
(Düzenlenmiş ve ekleme yapılmıştır.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~HerDem~
Spiritual"Her Dem olmuş yürekler, Birbirine söz vermiş gönüller, Kulak duymasa da Duymaz mı kalpler" Kendinden emin bir şekilde attığı adımın hesabını soruyordu. Kendine! Bunu kendime yapabilir miyim? Peki ya ona? Hiç sesini duymadan kavuşmayı beklediğim y...