Ben benden giderim elbet
Sen gitme benden.
.
UbeydAradan geçen zaman olayın akışına bırakacağına, ters istikamete doğru itekliyordu. Nasıl ayakta durmaya çabalasan sanki bir tekme daha yiyordum. Aradan geçen bir ay boyunca neredeyse dokuz defa daha gördüm. Ve ilk günkü gibi her seferinde kaçtı. Artık sabrımın son noktasında, bardağın taşma yerinde duruyordu. Ne yapacaktım nasıl iletişim kuracaktım bilmiyordum. Sadece içimde bir kor yavaş yavaş alev alıyordu. Tutuşuyordum Rabbimden istiyordum. Geceleri uzun saatler boyunca dua ediyor kuran okuyordum. Bu beşeri aşk beni uzaklaştırmıyor sayesinde bir adım daha yaklaştırıyordu. Tekrar tekrar şükür ediyordum.
Yatsı namazından sonra bizim arkadaşlar ile sohbete gitmiştik. Çok güzel geçmiş onlar da çok beğenmişti. Camiye gelmek istemeyen kişiler birer birer safta yerini alırken benim gözlerimi dolduruyordu. Şükürler olsun. Kapının önüne vardığımızda Abdullah bana bakarak konuştu.
"Yarın gideceğiz demi"
"Nereye?"diye sordum.
"Asker uğurlaması varya mehmet ile cihan'ın "
"He tamam inşallah aminli nasıl olsa gideriz. Bu arada sınavlar nasıl gidiyor çalışıyorsun değil mi?"
"Abi ya " dedi düşünceli bir şekilde biraz önceki saydıklarımı hiç takmadan konuştu.
"Özlem'e selâm söyle"
"Bak seni varya" dediğimde karşıya geçerek konuştu. Ve bağırdı.
"Bütün mahalle biliyor aşkımı seni seviyorum özlem" dedi.
"Oğlum sen manyak mısın? Hangi hastaneden kaçtın gece gece sinir ediyor ya git evine"
"Tamam abi " dedi pencereye bakarak el salladı. Tam dönerek pencereye bakmıştım ki perde çekildi.
"Bak şu kızın dersi bozulursa seni döveceğim" dedim parmağımı sallayarak
"Ya ben ne yaptım şimdi" diye söylenerek içeriye girdi.
"Sen ne yaparsın canım, sütten çıkmış ak kaşık" diye ayakkabılarımı çıkarttım. Çalmayı unuttuğum zile giderken elim kapı açıldı. Annem bana bakarak gülümsedi. Bende selâm vererek içeriye geçtim. Biraz oturma odasında oturarak annemle vakit geçirdik. Onu ihmal ettiğimi dile getiriyor o aksine cevap veriyordu. Gözünü sevdiğim kadın özlemi sorduğum da odada ders yaptığını söyledi. Başımla onaylayarak odadan çıktım. Kendi odama geçerek kapıyı kapattım. Ve defteri elime aldım.
Bir aydan beri hiç bakmıyordum dışını seviyor, içini açmıyordum. Ama artık bakacaktım en azından neden benden kaçtığını dair bir iz bulabilirdim bu dediğime kendim inanamazken defterin son sayfasını açtım ama gördüğüm yazı ile şaşkınca bakakaldım. Beni nereden tanıyordu. Sayfanın ortasında kocaman "Ubeydullah neredesin?"yazıyordu.
Peki benden neden kaçıyordu. Bu kadar beni bilirken nasıl benden uzak duruyordu. Adımı nasıl biliyordu. Sorulardan beynimin bunaldığını hissederek balkona çıktım. Derin derin nefes aldım. Başımı gökyüzüne çevirerek gülümsedim.
"En azından aynı gökyüzünün altındayız" diye içimden geçirdim. Uzun geçen gecenin ardından görevlerimi yerine getirerek uyumak için yatağa geçtim.
Sabah namazından sonra Abdullah yanıma geldi. Camiden eve doğru yürüyorduk. Bana bakarak konuştu.
"Bugün eyyüp amcanın yanına gideceğim sende gelsene""Ben gelemesem iyi olur işlerim var"
"Gel be abi" deyince onu kıramadım. Kabul ederek eve doğru geçtim. Eyyüp amcaya düşüneceğimi söylemiştim. Ama bir şey dememiştim. Durumu daha iyiydi. Kahvaltıdan sonra biraz uyumuş saat on iki civarı kalkmıştım. Abdullah ile askere gidecek olan çocuklara uğrayarak oradanda eyyüp amcaya doğru otobüse binmiştik. Eyyüp amcanın durumunun iyi olmasına çok sevinmiştim. Bu durum biraz daha vicdanımı rahatlatmıştı. Abdullah işinin olduğunu söyleyerek yanımızdan erken ayrılmıştı. Bende vedalaşmak evden çıktım. Sumeyye bana bakarak konuştu. Ben de bu arada ona iki çikolatayı uzatmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~HerDem~
Spirituelles"Her Dem olmuş yürekler, Birbirine söz vermiş gönüller, Kulak duymasa da Duymaz mı kalpler" Kendinden emin bir şekilde attığı adımın hesabını soruyordu. Kendine! Bunu kendime yapabilir miyim? Peki ya ona? Hiç sesini duymadan kavuşmayı beklediğim y...